Kendisini hedef alan Bakan Safran’a cevap veren yazar Erdoğan, ‘Dünya edebiyatının geleceğe kalacak isimleri olan bir yazarın evine özel harekat polislerini yollayan bir hükümetin bakan yardımcısısınız’ dedi
Yazar Aslı Erdoğan, Milli Eğitim Bakanı (MEB) Yardımcısı Mustafa Safran’ın kendisini hedef alan söylemlerine karşı bir mektup kaleme aldı. Mustafa Safran’ın “Böyle zamanlar için parlatılmış bir zavallının zırvaları. Yazık” sözlerine tepki gösteren Erdoğan, mektubunda, “Milli Eğitim Bakanlığı’nı temsilen konuşan bir şahsın, kendi ülkesinin, kendi dilinin, dünya ölçeğinde başarılar kazanmış bir yazarına bu şekilde hitap etmesini yakışıksız buldum” ifadelerini kullandı.
‘Beni aşağılamışsınız’
“Sayın Bakan Yardımcısı, beni aşağılamak uğruna ‘böylesi günler için parlatılmış’ deyimini kullanırken, aslında beni değil, edebiyatıma önem veren pek çok kişi ve kurumu aşağılamışsınız” diyen Erdoğan, “Bunların arasında, Simon de Beauvoir, Avrupa Sanat Ödülü, Vaclav Havel, Sait Faik Ödülü’nün de aralarında bulunduğu 20’nin üzerinde ödül jürisini, kitaplarımı yayınlayan Actes Sud ve Penguin’in de dahil olduğu 30’dan fazla yayıncıyı, dünyanın önde gelen yazarlarını (Günter Wallraf, İan Mc. Ewan) sayabilirim. Bütün bu kurumların ve şahısların, hepsinden öte on binlerce okurun Türkiye’yi karalamak gibi bir niyetle kitaplarıma değer verdiği iddianız abartılı değil mi? Farklı diller konuşan, farklı politik görüşlere ve edebi beğenilere sahip, hiç tanımadığınız on binlerce okur hakkındaki iddialarınızı hangi belgelere dayandırıyorsunuz?” diye belirtiyor.
‘İlk ödülü 23 yaşımda aldım’
Mektubunda, 2016 yılında evinin 40 polis tarafından basıldığını ve kitaplarınının ‘didik didik’ arandığını hatırlatan Erdoğan, kütüphanesinde kendisinin kaleme aldığı ve on bir dile çevrilmiş eserlerinin bulunduğunu belirtti. Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “Actes Sud, Gyldendal gibi saygın yayınevlerince yayınlanmış, farklı ülkelerde yılın kitapları arasına alınmış, La Scala gibi önemli tiyatrolarda sahnelenmişti. İlk edebiyat ödülünü 23 yaşında almış, dünya edebiyatının geleceğe kalacak 50 ismi arasında gösterilmiş bir yazarın evine özel harekat polislerini yollayan, onu ağırlaştırılmış müebbet talebiyle yargılayan bir hükümetin bakan yardımcısısınız! Size düşünce ve ifade özgürlüğünden söz açmanın umutsuz bir çaba olduğunun farkındayım. Ama bakanlığınızın adında geçen ‘Eğitim’ sözcüğüne inancınız varsa, eleştiriye biraz daha açık, edebiyata, kültüre, ama hepsinden öte düşünce özgürlüğüne saygılı olmakla yükümlüsünüz. Bu yükümlülüklerin farkına varmadığınız sürece, bu linç toplumunun üzerine toz kondurmadığınız eğitim sistemimizden nasıl doğduğunu açıklayamayacaksınız. Bence bu açıklama, sırtını iktidara, bürokratik konumlara, hatta kolluk gücüne dayayan herkesin bir yazara hakaret sandığı sözcükleri sıralamasında yatıyor. Ben bir yazar olarak sizlere sadece ayna tuttum. Bir aynayı öfkeyle kırıp parçalamaksa ne yazık ki kimsenin gerçek yüzünü değiştirmiyor.”
İSTANBUL