JES’lere karşı isyan büyürken, Avrupalılar dahil tüm sermaye örgütleri JES’leri destekliyor
AKP iktidarı süresince enerji üretim biçimleri dönemsel özellik gösteriyor. İlk yönelim HES’lerle başlamıştı. Temel amacı enerji üretmekten çok sermaye kesimlerine birikim alanları yaratıldı. Bankalarca desteklenen enerji santrallerinin tamamı aldıkları krediler için yeniden yapılanma talebinde bulunuyor ve 47 milyar dolara ulaşan borçlara yeni borçlar ekleniyor. İrili ufaklı tüm sermaye çevreleri yaratılan bu yağmadan pay kapmak adına önce HES’lere bugün ise Jeotermal Enerji Santralleri’ne (JES) yönelmiş durumda. Sermaye kesimlerinin iddiası olan JES’lerin ‘temiz enerji’ vurgusu artarak devam ederken, Avrupa Jeotermal Enerji Konseyi Genel Sekreteri Philippe Dumas’ın yaptığı açıklamada, Türkiye’de jeotermal enerji kurulu gücünde 10 yıldan kısa sürede 1000 megavatı aşan bir kapasiteye ulaştığını belirten övgüler düzmesi dikkat çekiyor. Diğer yandan Ege Bölgesi’nde JES’lere karşı büyük bir tepki ortaya çıkmış durumda.
Sermayenin ağzı sulanıyor
Avrupa Jeotermal Enerji Konseyi Genel Sekreteri Philippe Dumas, “‘Garanti tarifeleri’ açıklandığında herkesin Türkiye’nin jeotermaldeki gelişmesinde kilit faktörün bu tarifeler olduğunu ve ‘elverişli bir çevre’, artan elektrik talebi, kaynağa ilişkin bilgi birikimi ve projelerin oluşturulmasında yer alan aktörler Türkiye’deki jeotermal sektörünün hızlı büyümesinde etkili oldu” diye belirtti. Türkiye jeotermal sektöründe yakalanan ivmenin daha üst seviyelere çıkarılabileceğini belirten Dumas, “Gelecekte Türkiye’de artık 1600 megavatlık değil, bunun birkaç katı büyüklüğünde kurulumlardan bahsedeceğiz. Türkiye için mesele artık bu kurulumu artırmak değil. Potansiyel çok büyük ama jeotermalin elektrik üretimindeki payı küçük. Bu pay en az yüzde 10 seviyesinde olmalı” değerlendirmesinde bulundu.
Süreç yeniden hızlanacak
Uluslararası Jeotermal Birliği Başkanı Aleksander Richter ise Türkiye’nin jeotermal enerjide üreticilerden servis şirketlerine ciddi bir büyüme yakaladığını söyledi. Richter, Türkiye’de tartışılan kaynak riski, santrallerin işletimi ve çevresel etki gibi konuların diğer ülkelerde de tartışıldığını belirterek, “Çevresel etkinin azaltılması, santrale komşu toplulukların sürece dahil edilmesi önemli faktörler” dedi. Garanti tarifelerine ilişkin mevcut belirsizliğin de risk oluşturduğunu anlatan Richter, “Garanti tariflerinin devamına ilişkin açıklamaların gecikmesi sektördeki büyümeyi yavaşlattı. Geçen yıllarda yıllık yaklaşık 200 megavatlık kapasitenin eklendiğini gördük. Garanti tarifeleri açıklanır açıklanmaz, sürecin yeniden hızlanacağını düşünüyorum” diye belirtti.
Süreç yeniden hızlanacak
Uluslararası Jeotermal Birliği Başkanı Aleksander Richter ise Türkiye’nin jeotermal enerjide üreticilerden servis şirketlerine ciddi bir büyüme yakaladığını söyledi. Richter, Türkiye’de tartışılan kaynak riski, santrallerin işletimi ve çevresel etki gibi konuların diğer ülkelerde de tartışıldığını belirterek, “Çevresel etkinin azaltılması, santrale komşu toplulukların sürece dahil edilmesi önemli faktörler” dedi. Garanti tarifelerine ilişkin mevcut belirsizliğin de risk oluşturduğunu anlatan Richter, “Garanti tariflerinin devamına ilişkin açıklamaların gecikmesi sektördeki büyümeyi yavaşlattı. Geçen yıllarda yıllık yaklaşık 200 megavatlık kapasitenin eklendiğini gördük. Garanti tarifeleri açıklanır açıklanmaz, sürecin yeniden hızlanacağını düşünüyorum” diye belirtti.
İzmir’de binler sokaktaydı
Sermaye heyacanla gelecek senelere hazırlanırken insanlar, doğa, tarım arazileri, nehirler ve yeraltı suları daha da fazla zehirlenecek. Bu duruma tepkiler ise her geçen gün artıyor. İzmir’in yüzölçümünün yüzde 8’ine denk gelen ve toplam 95 bin 330 hektarlık alanı kapsayan JES’ler için İzmir Valiliği tarafından Çeşme, Karaburun ve Urla’dan Tire, Ödemiş, Menemen, Foça’ya kadar 16 ilçede 33 jeotermal sahanın ihalesi yapıldı. İhalenin yapılacağını duyan çevre örgütleri ve köylüler ayağa kalktı. İzmir Konak Meydanı’nda, “Jeotermal istemiyoruz”, “Havama, suyuma, toprağıma dokunma” sloganları eşliğinde duyurulan ihale protesto edildi. EGEÇEP’in çağrısıyla bir araya gelen, aralarında İzmir Barosu, İzmir Ziraat Odası, İzmir Düşünce Topluluğu, Ödemiş, Çeşme, Foça, Karaburun ve Karşıyaka kent konseylerinin de bulunduğu çok sayıda örgüt temsilcisi, köylüler ve yurttaşlar eyleme destek verdi.
EKOLOJİ SERVİSİ