Aşağıda imzası bulunan, 1960’ların radikal feministleri ile hâlihazırdaki aktivistler olarak bizler, bir süredir, kadınların ezilmişliğinden fayda sağlayanlar olarak erkeklerin ve eril egemenlik sisteminin adını anmaktan kaçınan “toplumsal cinsiyet kuramı” nın akademideki ve anaakım medyadaki yükselişinden endişeliyiz.
Batı’da kadınlara saldırı
Hâlihazırda moda olan toplumsal cinsiyet kavramına meydan okumaya cüret eden bireylere ve örgütlere yönelik, bazıları fiziksel olan tehditleri ve saldırıları öğrendiğimizde bu endişemiz dehşete dönüştü. Yakın geçmişteki gelişmeler şöyle: ABD’de kendisini radikal feminist olarak da adlandıran bir çevre örgütü, toplumsal cinsiyete yönelik siyasi çözümlemeleri nedeniyle saldırıya uğradı. Birleşik Krallık, ABD ve Kanada’daki feminist konferanslar, kadınların kendi kurtuluşlarını, erkeklerden – E>K (erkekten kadına) transgender insanlar da dahil– bağımsız örgütleme hakkını savundukları için, sözleşmeyle verilmiş mekanlarından uzaklaştırıldı.
Etkinlikler tehdit altında
Derin Yeşil Direniş [Deep Green Resistance (DGR)], yayınlarının kuir aktivistler tarafından tahrif edildiğini ve trans aktivistlerin DGR üyesi bireyleri kundaklama, tecavüz ve cinayetle tehdit ettiğini bildirdi. Kitapçılara DGR’nin eserlerine yer vermemeleri için baskı yapıldı ve söyleşi etkinlikleri, kuir/transgender aktivistlerin protestolarından sonra iptal edildi. Londra, Portland ve Toronto’daki “RadFem” konferanslarda aktivistler, programda yer alan konuşmacıları, toplumsal cinsiyeti feminist bir siyasi bakış açısından çözümlemeye cüret ettikleri için nefret söylemiyle ve/ya da transfobik olmakla suçladı. Birbirlerinden bağımsız hareket etseler de benzer bir dili kullanan hem E>K transgender kişiler hem de “erkek hakları” grupları, kadınların ezilmişliğine karşı ve kurtuluşu adına mücadele vermek için çağrısı yapılan RadFem 2013 konferansına dahil edilmeyi talep ediyorlar.
Cinsiyet rolleri
Radikal feministlerin sadece kadınları içeren konferansları örgütleme ve geleneksel “toplumsal cinsiyet rolleri”ni eleştirme hakkı için mücadele etmek zorunda olduğu noktaya nasıl düştük? Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları’nın yükselişi sorunun bir parçası olabilir. Dil düşünmek, anlamak, işbirliği ve ilerlemek için muhteşem bir insan aracıdır; bu nedenle insanlar kendilerini ezenlere karşı özgürlük ve adalet için mücadele ettiklerinde sözcüklerin –dilinkullanımının ve kötüye kullanımının mücadelenin bir parçası haline gelmesi anlaşılırdır. Özgün haliyle “toplumsal cinsiyet” terimi, İngilizce “seks [cinsiyet, cinsellik…]”in birçok anlamı olması nedeniyle iletişim sorunlarını aşmanın yararlı bir yolu olabilirdi.
“Seks” türlerin yeniden üretiminin yanı sıra cinsel hazzı beraberinde getiren edimlere ve birçok bitkinin ve hayvanın iki gözlemlenebilir kategoriye basitçe betimsel ayrımına –“cinsiyetler”- atıfta bulunur. “Cinsiyet” yerine “toplumsal cinsiyet”i kullanmak, feministlerin sadece cinsiyetler arası cinsel ilişkilerin değil, cinsiyetler arası her türden toplumsal ilişkilerin ve farklılıkların adaletsiz olduğunu görünür kılmasına yardım etmektedir. “Toplumsal cinsiyet” büyük çoğunluğu siyasi, iktisadi ve kültürel olarak kadınlar için dezavantajlı olan cinsiyetler arası yapay, toplumsal olarak oluşturulmuş farklılıkları da kapsar.
Post-modernizmin etkisi
“Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları”, 1960’ların sonu ve 1970’lerin başında alan çalışmasından yükselen kadınların kurtuluşu çözümlemesini [grassroots women’s liberation analysis] yerinden etti. Kadınların ezilmişliğinin temel sebebinin “cinsiyet rolleri” olduğu şeklindeki nötr fikrin kadınların kurtuluş hareketinin bazı kesimleri tarafından aceleyle benimsenmesi, “toplumsal cinsiyet rolleri”nin ve “toplumsal cinsiyet ezilmişliği”nin yeni —ama aynı nötrlükteki— diline dönüştü. Post-modernizmden fazlasıyla etkilenmiş bu programlardan kaynaklanan “yeni” akademik kuramın muazzam desteğiyle “toplumsal cinsiyet kimliği”, bir sınıf olarak biyolojik kadınların, yeniden üretim kapasiteleri nedeniyle, erkekler ve kapitalistler tarafından ezildiği ve sömürüldüğü kuramını —tamamen reddetmediğinde— boğdu. Kadınlar, kendi ezilmişliklerine karşı sadece kadınlardan oluşan gruplarda, transfobi suçlaması ile afişe edilmeksizin örgütlenemez hale geldiler. Fakat, Birleşik Krallık’tan radikal feminist “Fire in My Belly”nin kişisel bloğunda yazdığı gibi, “Radikal feministler, adil bir toplumda, bireyin ‘toplumsal cinsiyet kimliği’nin, değiştirilemez olan biyolojik cinsiyeti hiçe sayamayacağını kabul eder.”
Geleneksel roller
Geleneksel cinsiyet/toplumsal cinsiyet rollerini doğal ya da kalıcı görmüyoruz. Aslında bu “rol”leri eleştirmek kadınların kurtuluşu için meşru ve zorunludur. Radikal feminist çözümleme ve aktivizm, erkek egemenliği [sistemi] altında erkekler ve kadınlar arasındaki eşitsiz iktidar ilişkilerine odaklanır; maddi faydalar, ezilen grubun (kadınlar) aleyhine, ezen gruba (erkek) gider.
Erkek egemenliği sistemi, trans topluluğunun üyeleri tarafından internette canlı bir biçimde betimlendiği üzere, uyum sağlamayan erkekleri ve kadınları acımasızca cezalandırıyor. Toplumsal cinsiyet kimliğini değiştirmek bireysel düzeyde bazı sorunları hafifletebilirse de, siyasi bir çözüm değildir. Dahası, “toplumsal cinsiyet”e meydan okumak yerine, onun kültürel, iktisadi ve siyasi izlerini benimseyip pekiştirerek, herkes için, hatta geçiş aşamasındaki kişi için dahi, bir çözümün altını oyduğu emin şekilde savunulabilir.
Geçiş, birçok insan için çok fazla ıstırabın eşlik ettiği, derin şekilde kişisel bir meseledir ama bir feminist strateji ve hatta bireysel bir feminist duruş bile değildir. Tek başına geçiş, cinsiyetler arası eşit iktidar mücadelesine yardım etmez.
Özgürce konuşma hakkı
“Toplumsal cinsiyet”in lağvedilmesi gerektiğine tüm feministler katılmıyor, ne de pornografi ya da fahişelik ya da iktisadi yapımızın radikal bir dönüşümü ya da diğer bir dizi sorun üzerinde birbirimizle anlaşabiliriz. Ama hareketimizin, ciddi görüş farklılıklarını, konuşarak ve görüş belgeleri yayınlayarak açıklamak ve tartışmak gibi bir tarihi vardır; fiziksel saldırılar, şiddet uygulama tehditleri ve bu gibi çözümlemelerin sansürlenmesi değil. DGR ve RadFem, toplumsal cinsiyet sorunu üzerine özgürce düşünme, konuşma ve yazma hakkı için direnmektedir.
Radikal feminizme katkı
DGR’nin toplumsal cinsiyet çözümlemesine tamamen katılmasak da, bunu radikal feminizme önemli bir katkı olarak karşılıyoruz ve üzerlerine çektikleri tehditlere ve saldırılara karşı durmak için gösterdikleri cesarete saygı duyuyoruz. RadFem’in, feminist toplantılarından, E>K trans insanlar da dahil erkekleri dışlama ve feminist bakış açısından toplumsal cinsiyeti çözümleyen konuşmacıları davet etme hakkını savunuyoruz. CounterPunch internet sitesini de, DGR metinlerini yayınladığı için takdir ediyoruz, ki bu sebeple, transfobik oldukları gerekçesiyle Jacobin internet dergisi de dahil çeşitli çevrelerden saldırıları üzerlerine çekmişlerdir. Toplumsal cinsiyetten kurtuluşu sabırsızlıkla bekliyoruz.
“Toplumsal cinsiyetten kurtuluş” hareketi, destekçilerinin amacı ne olursa olsun, kadınları ezen toplumsal cinsiyet kültürünü ve kurumlarını güçlendirmektedir. Bu çözümlemenin transfobik olduğu nosyonunu reddediyoruz. Kadınların hem bireysel hem de kurumsal biçimleriyle erkek egemenliği tarafından ezildiği şeklindeki radikal feminist ilkeyi benimsiyoruz. Bağımsız bir güç olarak örgütlemenin ve deneyimlerimizin temel hakikatlerini ezenlerin kulaklarından uzakta konuşmanın radikal feminist stratejisini desteklemeye devam ediyoruz. Kadınların kurtuluşuna doğru ilerlemek için bu ilkelerin ve stratejilerin esas olduğunu savunuyoruz.
*Beş ülkeden 37 radikal feministin açık bildirisi
Carol Hanisch (NY), Kathy Scarbrough (NJ), Ti-Grace Atkinson (MA), ve Kathie Sarachild (NY) tarafından başlatıldı. Roberta Salper (MA), Marjorie Kramer (VT), Jean Golden (MI), Marisa Figueiredo (MA), Maureen Nappi (NY), Sonia Jaffe Robbins (NY), Tobe Levin (Germany), Marge Piercy (MA), Barbara Leon (CA), Anne Forer (AZ), Anselma Dell’Olio (Italy), Carla Lesh (NY), Laura X (CA), Gabrielle Tree (Canada), Christine Delphy (France), Pam Martens (FL), Nellie Hester Bailey (NY), Colette Price (NY), Candi Churchhill (FL), Peggy Powell Dobbins (GA), Annie Tummino (NY), Margo Jefferson (NY), Jennifer Sunderland (NY), Michele Wallace (NJ), Allison Guttu (NY), Sheila Michaels (MO), Carol Giardina (NY), Nicole Hardin (FL), Merle Hoffman (NY), Linda Stein (NY), Margaret Stern (NY), Faith Ringgold (NJ), Joanne Steele (NY) tarafından da imzalandı.
*Bu bildiri ilk kez Pandagon’da yayınlandı.
www.dunyadanceviri.wordpress.com sitesinden alınmıştır.
Çeviren: S. Erdem Türközü