Adalet Komisyonu Üyesi Dilan Kunt Ayan, 11. Yargı Paketi’nin reform değil, baskı ve kontrol düzenlemesi niteliğine dikkat çekerek, daha da otoriterleşmeye hizmet ettiğini vurguladı
DEM Parti Riha Milletvekili ve Adalet Komisyonu Üyesi Dilan Kunt Ayan, 11. Yargı Paketi’nin toplumun farklı kesimlerinin adalet taleplerini karşılamadığını, hak ve özgürlükleri daraltan düzenlemeler içerdiğini ve demokratik çözüm yollarını tıkayan bir anlayışla hazırlandığını söyledi.
ANF’ye konuşan DEM Parti Riha Milletvekili ve Adalet Komisyonu Üyesi Dilan Kunt Ayan, tutsakların temel haklarının ve toplumun adalet talebinin görmezden gelindiğini, kapalı bir taslakla karşılık verildiğini belirtti.
Dilan Kunt Ayan, “Her bir yargı paketi geldiği zaman toplumun beklentisi, aslında adalet duygusunun karşılanması üzerine oluyor. Ağaçları yok edilen köylüden cezaevinde hakları gasp edilenlere kadar toplumun birçok kesiminin adalet beklentisi olan paketlerden bahsediyoruz. Maalesef görüyoruz ki; iktidar, bu taleplere gözünü kapatan bir taslakla karşımızda duruyor. Bu paket de yine aslında toplumun beklentilerini karşılayan bir paket olmadı” dedi.
Siyasi tutsaklar yine dışında kaldı
Dilan Kunt Ayan, düzenlemenin reform değil, baskı ve kontrol mekanizması olduğunu vurgulayarak şunları söyledi: “Devletin yetkisini tekrardan genişleten, yurttaşın hakkını daraltan bir çerçeve olduğunu görebiliyoruz. Tek tek bu maddelere baktığımızda kısmen de olsa hak ve özgürlükleri yer yer daralttığını, ceza maddelerini genişlettiğini, soyut kavramlarla yeni maddeler ihdas edildiğini; internet ve sosyal medya üzerindeki denetimi yoğunlaştırdığını, gösteri ve yürüyüş hakkının sınırlarının kontrol edilemez ve büyük takdir yetkilerine bırakıldığını; avukatlık mesleği gibi savunmanın en kutsal yerinde duran bir mesleğin, disiplin kurularının barolarında yetkisine giren yerleri kamu idaresi bakımından daralttığını; kişisel veri ve ekonomi üzerindeki gözetimlerinin arttırıldığını ve sonuç olarak da bir Covid düzenlemesi getirildiğini görüyoruz. Siyasi tutsakları bunun dışında bırakan, ayrımcılığa giden bir yerde olduğunu görebiliyoruz. Tüm suçlarla ilgili üç yıllık denetim getiriyor fakat örgütlü suçlarla ilgili ceza alan kişileri kapsam dışında bırakıyor. Bu da yasanın ayrımcı saiklerle yapıldığını ve eşitsizliği gidermediğini gösteriyor.”
Sokağı susturmak isteyen bir düzenleme
Dilan Kunt Ayan, gösteri ve yürüyüş hakkına dair şöyle bir düzenleme getirildiğine dikkat çekti: “TCK 223 yeniden yazılıyor ve cebir ve tehdit şartı ortadan kaldırılıyor. Hukuka aykırı herhangi bir davranış deniyor mesela madde 21’de. Hukuka aykırı herhangi bir davranış o kadar soyut bir kavram ki ucu bucağı yok. Bir işçinin hakkını alabilmesi için yol kapatma eylemi ya da traktörlerle eylem yapması, kadınların yürüyüşte yolu kapatması, öğrencilerin kampüsteki eylemi bile bu maddeye dayanarak cezalandırılmayla karşı karşıya gelebilir. Bu düzenleme, aslında sokağı susturmak isteyen bir anlayışın ürünü. O yüzden tehlikeli ve sakıncalı bulduğumuz bir madde.”
Sansür ve savunma üzerinde tehdit
İnternet ve sosyal medya üzerindeki sansür yetkisini de genişlettiğini kaydeden Dilan Kunt Ayan, “İçeriğin internet ortamından çıkarılması, yani bir kişinin söyleminin yalnızca siteden değil, tamamen kaldırılmasına dönük bir düzenleme var. Bu BTK’ya müdahale yetkisini tanıyan bir yerde. Bu da hak ve özgürlüklerin daraltıldığı ve sansürün yetkisinin fazlasıyla genişletildiği bir düzenleme” dedi.
Savunma hakkının adaletin kalbi olduğunu anımsatan Dilan Kunt Ayan, “Haliyle disiplin suçlarının meslek örgütlerinden bağımsız bir şekilde ele alınmasını doğru bulmuyoruz. Çünkü avukatlık mesleğinin bağımsızlığı zayıflarsa yurttaşın da adalete erişimi zayıflar. Disiplin suçlamasına dair avukatlık kanunundaki değişiklik ancak Merkezi Barolar Birliği’nin ve yereldeki baroların ortak kolektifi ile yapılmalıdır. Bu konuda barolardan bizler de görüş istedik” şeklinde konuştu.
Rejimin daha da otoriterleşmesine zemin
Özetle bu yargı paketlerinin, rejimin daha da otoriterleşmesine, antidemokratik uygulamalara zemin hazırlamaya hizmet ettiğini savunan Dilan Kunt Ayan, şunun da altını çizmekte fayda olduğunu söyledi: “Sürece dair bu paketten beklentilerimizin olmadığını ifade edelim. Kürt sorunun demokratik yollarla çözülmesinin önündeki engel paketlerle değil, başlı başına süreç yasalarıyla mümkün. Paketlerle bu sorun giderilemez, ancak ve ancak köklü değişikliklerle. Örneğin TMK’nın tamamen kaldırılması, TCK’da değişikliklerin yapılması, geri dönüş yasalarının yapılması gerekli. O yüzden bu pakette elbette ki bizim beklentimiz Kürt sorununa dair çözümleri, yasaları yapmak değil; toplumun bütününün adalet bekleyişine dair çözümler yaratması ve her kesiminin adalet talebini karşılayan bir yerde olmasıdır.”
Kaynak: ANF
