14 Temmuz Büyük Ölüm Orucu panelinde o gün gerçekleştirilen direnişin önemine dikkat çekilerek, demokratik toplumu kurmak için mücadelenin büyütülmesi gerektiği belirtildi
Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi’nde yaşanan işkence ve insanlık dışı uygulamalara karşı 14 Temmuz 1982’de PKK’nin öncü kadroları Kemal Pir, Hayri Durmuş, Akif Yılmaz ve Ali Çiçek öncülüğünde başlatılan “Büyük Ölüm Orucu”nun 43’üncü yıl dönümü dolayısıyla Amed’de panel düzenlendi. Özgür Kadın Hareketi (TJA), MEBYA-DER, TUAY-DER, 78’liler Girişimi, DBP, DEM Parti tarafından düzenlenen “14 Temmuz direniş ruhuyla ‘Barış ve Demokratik Toplum’a inşaya” başlıklı panel ÇandAmed Kongre Merkezi’nde gerçekleşti.
“Adı bir parti ama tepeden tırnağa yeni bir yaşam” yazılı pankartın açıldığı paneli çok sayıda kişi takip etti. Moderatörlüğünü DEM Parti Gençlik Meclis üyesi Sultan Yorulmaz’ın yaptığı panelde TJA adına Emine Caynak, 78’liler Girişimi adına 1’nci Barış Grubu üyesi Mehmet Şirin Tunç ve 30 yıllık tutsaklığın ardından tahliye olan Veysel Avcı konuşmacı olarak yer aldı. Panel saygı duruşu ve ardından atılan “Şehid Namirin” sloganlarıyla başladı.
Ardından 14 Temmuz “Büyük Ölüm Orucu” direnişini konu alan sinevizyon gösterimi gerçekleşti. Sinevizyon’da Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın fotoğrafları alkış ve sloganlarla karşılandı.
TJA’lı Emine Caynak direniştekilerin hikayelerini anlattı. “Biz öyle bir tarihin sahibiyiz ki cezaevlerini onların direniş mirası olarak aldık” diyen Emine Caynak, Kürt kadınlarının öncülüğünde PKK’nin silahlarını dünyanın gözü önünde ateşe verdiğini belirterek,“Bugün PKK bu duruşuyla diktatörlükleri yıktı. Bu süreci böyle okumalıyız” dedi.
Küllerinden doğuş ve Amed Zindanı
Mehmet Şirin Tunç ise, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın mücadelesinin “Kürdistan sömürgedir” sözüyle başladığını belirterek, 52 yıldır bu direnişin sürdüğünü ve dünyanın Kürt halkını tanıdığını ifade etti. 1940 ve 1970’lerin Kürt halkının tarihinin baş aşağı gittiği süreç olduğunu ve halkın “Kürt’üm” diyecek halinin bile olmadığını belirterek, 70’lerde Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın “Kürdistan tarihi bir baş aşağı gidiş içindedir. Ya yeniden küllerinden doğuş gerçekleştirecek ya da silinip gidecektir” dediğini hatırlattı. Ondan sonra Kürt halkının küllerinden yaratıldığını belirten Tunç, Esat Oktay gibi bilinçli gönderilenler eliyle Kürt halkının mücadelesinin Amed Cezaevi’nde yok edilmeye çalışıldığını söyledi.
Cezaevi direnişinin Kürdistan tarihinde önemli bir dönüm noktası olduğunu söyleyen Tunç, Amed Zindanı’nın kıvılcımının dağlarda yankılandığını belirtti. Kaba şiddetten çıplak işkenceye kadar her türlü işkencenin Amed zindanında yer aldığına değinen Tunç, Mazlum Doğan, Dörtler ve 14 Temmuz direnişçilerinin hikayelerini ve direnişlerini anlattı.
Tunç, Esat Oktay Yıldıran’ın Kemal Pir’e “Sen Türk’sün senin ne işin var bu Kürtlerin içinde” dediğini ve Kemal Pir’in de “Ben Türkiye ve Türklerin kurtuluşunu da Kürtlerin kurtuluşunda görüyorum” diyerek cevap verdiğini söyledi. Mehmet Hayri Durmuş’un son sözlerinde “Halkına borçlu” diye mezar taşına yazın dediğini hatırlatan Tunç, “Bizler de şehitlerimize borçluyuz” şeklinde konuştu. Mücadelenin zindan direnişi ruhuyla bu düzeye geldiğinin altını çizen Tunç, “Yeni düzeye göre tüm arkadaşların çalışması, bunun güce dönüşmesi için gecemizi gündüzümüzü koymalıyız” diyerek konuşmasını sonlandırdı.
‘Şehitlere bağlılık’
Silahsızlanmanın savunmasız kalma anlamına gelmediğini belirten Veysel Avcı, 14 Temmuz direnişçilerinin bedenleri dışında bir şeylerinin olmadığını belirterek, “Demek ki örgütlü, inançlı insan en büyük silahtır. Herkes bu Demokratik Toplum’un katılımcısı öncüsü olarak sürece bakmalıdır” diye konuştu. Avcı, öncülerin sadece anılmaması onların pratiklerinin hayata geçirilmesi gerektiğini de söyledi.
PKK’nin sorumluluğu topluma bıraktığını belirten Avcı, “Bunu yapabilirsek günümüze ve geleceğe ışık olabileceğiz” diye konuştu. Bilinçlenmeyle ancak örgütlü birey olunabileceğine işaret eden Avcı, bu ruhla mücadele edilmesi gerektiğini belirterek, şehitlere gerçek bağlılığın böyle sürdürelebileceğini söyledi.
Ferhat Kurtay’ın kardeşi Rabia Kurtay ise yaptığı konuşmada, “Gençlerimizin mücadelesine bağlıyız. Bu sürecin barışla sonuçlanmasını istiyoruz” dedi.
Panel, “Şehid namirin” ve “Biji serok Apo” sloganlarıyla son buldu.
Kaynak: MA