19 Aralık Cezaevi Katliamı’ndaki işkencenin izlerini hala bedeninde taşıyan Barış Kaya, Leyla Güven’in mücadelesinin önemli olduğunu belirterek, “19 Aralık’ta faşizm tutukluların iradesini teslim alamadı, bugün de alamıyor” dedi.
“Hayata Dönüş Operasyonu” adı altında 2’si asker 30’u tutuklu toplam 32 kişinin yaşamını yitirdiği 19 Aralık Cezaevi Katliamı’nın üzerinden 18 yıl geçti. Siyasi tutukluların F Tipi cezaevlerine karşı başlattıkları ölüm orucunun 60’ıncı gününde, 19-22 Aralık tarihlerinde cezaevlerinde yapılan operasyonlara; 8 jandarma komando taburu, 37 bölük asker, binlerce çevik kuvvet ve ceza infaz memuru katıldı. Yüzlerce tutuklunun sakat kaldığı katliamın tanıklarından Barış Kaya, o günler ile şu an cezaevinde yaşananları Mezopotamya Ajansı’ndan Ruken Demir’e anlattı.
Katliam sürecinde Ankara Sincan Cezaevi’nde kalan Kaya, 1996 yılında girdiği cezaevinde ağır işkencelere maruz kaldı. Sincan’da tutuklulara yapılan müdahalede sakatlanan ve geçici hafıza kaybı yaşayan Kaya, 2001 yılında engelli olarak çıktı.
‘4 kişi öldü, 10 gün komada kaldım’
Yaşamı boyunca sosyalizm için mücadele ettiğini söyleyen Kaya, o dönemi şu sözlerle anlattı: “İnsanlar, bugün olduğu gibi gözaltına alınıp cezaevlerine konuluyordu. Devlet, 19 Aralık’ta cezaevlerindeki tutsakları; kepçe, bomba ve silahlarla işkence yaparak katletti. Yaptıkları katliamları televizyonlarda herkese gösterdiler. Amaç, geri kalan herkesi susturmak ve tutsakların mücadelesini bastırmaktı. İlk olarak; İzmir Buca Cezaevi’nde kaldım. 20’li yaşlardaydım. O dönem 4 devrimci tutuklu firar etmişti. Bunun intikamını almak için özel timler çatıları yıkarak içeriye girmek istedi. İtfaiye suyuyla üzerimize su attılar. 4 saatin ardından içeri girdiler. ‘Ne mutlu Türküm diyene’ sözleriyle özel tim üstümüze basarak yürüyüş yaptı. 4 yoldaşımızı katlettiler. Ben de ağır yaralanıp 10 gün komada kaldım.”
‘Doktor gözetiminde işkence’
Kaya, 1998 yılında Buca Cezaevi’ndeki 6 tutukluyla beraber apar topar bir şekilde Amasya Cezaevi’ne götürüldüğü sırada 300 gardiyan ve askerin saldırısına uğradığını dile getirdi. Kaya, sözlerine şöyle devam etti: “Asker büyük kilit ve zincirlerle kafalarımıza vurarak işkence yaptı. En son, kendimden geçince Buca Devlet Hastanesi acil servisine götürdüler. Doktor kalmam gerektiğini söyledi. Asker ‘hayır kalamaz’ dedi. Beni oradan alıp zorla ringe koyup Amasya Cezaevi’ne götürdüler. İndiğimizde kötü olduğum için arkadaşlarım beni battaniyeye sardı. Ardından Aydın E Tipi Kapalı Cezaevi’ne götürdüler. Aydın Cezaevi’nde ölüm orucunun 60’ıncı gününde askerler yine kepçelerle cezaevine girmek istedi. Biz direndik. Bana tedaviyi dayatıyorlardı, ben kabul etmiyordum. 3 gün boyunca doktor gözetiminde işkence ettiler. Daha sonra Ankara Sincan Cezaevi’ne götürdüler. Orada bütün askerler sıraya girip bizi dövmek için birbirleriyle tartışıyordu. Sonra bir asker beni bir odaya koydu ve yere yatırıp üstüme oturdu. Vücudumun bir bölümü kaloriferin sıcak olan yerine değdi ve yandı.”
‘Bile bile serum verdiler’
180 gün ölüm orucunda kaldığını ve kan kusmaya başladığını ifade eden Kaya, askerlerin kendisine zorla müdahale etmek istediğini söyledi. 181’inci günün gecesinde askerlerin odayı basarak kendisini çarşafa sarıp yerde sürükleyerek zorla hastaneye götürdüklerini dile getiren Kaya, “Doktor, ‘Bu ölüyor’ dedi. Arkadaşlarım her olasılığa karşı beni hazırlamıştı. Kapalı bir yerde müdahale etmek istediler. Onlar açlık grevinde olan ve B1 vitamini almayan birine serum verildiği taktirde beyine hasar verileceğini biliyorlardı. Bunu bile bile bana serum vermek istiyorlardı. Direndim; fakat onlar kolumu kesip damarımı dışarı çıkarıp zorla müdahale ettiler. Ardından benim hafızam gitti. Sonra cezaevinde yatamaz diye tahliye oldum. 5 yıl boyunca aralıksız tedavi gördüm. Yüzde 64 engelli raporum var. Beynimde hasar oluştu. Devlet eliyle engelli oldum” dedi.
‘Tutukluların tek silahı bedenleridir’
Her zaman direnmeye devam edeceklerinin altını çizen Kaya, 19 Aralık’tan bu yana baskıların devam etiğini ifade etti. PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması için 40 gündür açlık grevinde olan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in mücadelesinin çok önemli olduğunu dile getiren Kaya, “Tutukluların tek silahı bedenleridir. Çünkü tutuklunun elinde başka bir şey yok. Herkes gözünü kulağını kapatsa da cezaevlerinde şu an direnişler var. Devrimci tutsaklar kendilerini feda etmekten çekinmezler. Leyla Güven’in sesini duyurmak için her şey yapılmalıdır. 19 Aralık’ta faşizm tutukluların iradesini teslim alamadı, bugün de alamıyor. 19 Aralık’tan bu yana cezaevlerinde şartlar değişmiş değildir. Ancak, biz doğru bildiğimizi söylemeye devam edeceğiz. Biliyoruz ki umut her zaman direnenlerden yanadır” diye konuştu.