• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
26 Aralık 2025 Cuma
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2025
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2025
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Gündem Güncel

2025: Umutlu ama belirsiz bir yıl

26 Aralık 2025 Cuma - 00:00
Kategori: Güncel, Manşet, Panorama 2025

2025 yılının siyasi ortamını iki ayrı kanaldan yürüyen gelişmeler belirledi. Bir yanda geçen yılın ekim ayından başlayan ve Abdullah Öcalan’ın öncülüğünde gelişen ‘Barış ve Demokratik Çözüm’ süreci, diğer yanda ise iktidarın ana muhalefete saldırıları  

Ender Öndeş

2025 boyunca Kürt sorunu ve Abdullah Öcalan öncülüğündeki süreç Türkiye siyasetinin merkezinde yer aldı. 2024 yılının 1 Ekim’inde MHP lideri Devlet Bahçeli’nin Meclis’te DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan ile partili milletvekillerinin elini sıkmasıyla siyasal ortam hareketlenirken, Bahçeli’nin sonraki açıklamaları, işin ciddi olduğunu ortaya koydu. Nitekim yine Bahçeli, iki hafta sonraki grup toplantısında ilk kez “umut hakkı”ndan söz etti, Öcalan’a “TBMM çatısı altına gelip konuşması” çağrısında bulundu.

Öcalan’dan ilk açıklama

Bunun üzerine KCK ve PKK yöneticilerinden, DEM Parti’den peş peşe İmralı’yı adres gösteren ve “Öcalan’ın özgürlüğü ve muhataplığı” çerçevesinde her türlü görüşmeye ışık yakan açıklamaları geldi. Bu arada, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan da, “Cumhur İttifakı’nın uzattığı elin değerinin muhatapları tarafından anlaşılmasını ümit ediyoruz” sözleriyle Bahçeli’ye olan desteğini ifade etti.

23 Ekim’de Öcalan’ın yeğeni DEM Parti Riha Milletvekili Ömer Öcalan’ın İmralı ziyaretinde ise Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, “Tecrit devam ediyor. Koşullar oluşursa bu süreci çatışma ve şiddet zemininden hukuki ve siyasi zemine çekecek teorik ve pratik güce sahibim” dedi. KCK Eşbaşkanı Besê Hozat da, “Önder Apo hazırdır. Biz de Önder Apo’nun iradesinin arkasındayız” dedi.

İlk tartışmalar

Kürdistan ve Batı’da peş peşe kayyım atamaları ve Federe Kürdistan’da, Suriye’de bombardımanların sürdüğü koşullarda birbiri ardına bu açıklamalar yapılırken, nihayet 28 Aralık’ta resmi bir görüşme için İmralı Heyeti üyeleri Pervin Buldan ve Meclis Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder, İmralı’ya gitti. Görüşmede Öcalan, “Sayın Bahçeli’nin ve Sayın Erdoğan’ın güç verdiği yeni paradigmaya, ben de pozitif anlamda gerekli katkıyı sunacak ehil ve kararlılığa sahibim” mesajı verdi. Ardından MHP’den ve CHP lideri Özgür Özel’den de olumlu açıklamalar geldi. Böylece, yeni yılla birlikte süreç artık resmi olarak başlamış oldu. DEM Parti İmralı Heyeti, Öcalan’ın mesajlarını aktarmak için Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş ve partilerle görüşmelere başladı. Ayı günlerde Erdoğan ise bir yandan “Şayet, gerekli çağrı yapılır, terör örgütü ve bağlantılı yapılar da adımları atarsa kazanan Türk’üyle, Kürt’üyle tüm Türkiye olacaktır” derken, diğer yandan tehditlerini sürdürüyordu.

PKK’den açıklamalar

Yeni yılın ilk görüşmesi 22 Ocak’ta gerçekleşti. İmralı Heyeti, Öcalan ile görüştü ve görüşmeye PKK/KCK cenahından yine temkinli, tecridin kaldırılması gerektiğini vurgulayan açıklamalar gelirken, 12 Şubat’ta ilk kez PKK’den resmi olarak, “Önder Apo’nun beklenen açıklamasıyla yeni bir süreç başlayacaktır” açıklaması manşetlere düştü. Ancak aynı günlerde Sêrt ve Wan belediyelerine birbiri ardına kayyımlar atanıyor, Rojava’ya bombardımanları sürüyor, ‘Kent Uzlaşısı’ bahanesiyle HDK’ye operasyonlar yapılıyordu.

Tarihi çağrı

Öcalan’ın tarihi çağrısı tam da bu günlerde, 27 Şubat’ta geldi. İmralı’ya giden 7 kişilik heyetin aktardığı mesajında Abdullah Öcalan, açıkça “PKK kendini feshetmelidir” derken, aynı zamanda, “Şüphesiz pratikte silahların bırakılması ve PKK’nin kendini feshi, demokratik siyaset ve hukuki boyutun tanınmasını gerektirir” cümlesiyle sürecin çerçevesini çiziyordu. Mesajın açıklanmasının hemen ardından, 1 Mart’ta PKK Yürütme Konseyi’nin ateşkes ilan etmesi ise hareketin Öcalan’a duyduğu güvenin ifadesiydi.

Bu arada Mart ortalarında İmralı Heyeti, yeniden siyasi partileri ziyarete başlarken, DEM Parti, DBP ve TJA, “Barış ve Demokratik Toplum İçin Halk Buluşmaları”na başlıyor ve kısa sürede 50 bin kişiye ulaşarak, süreç hakkında halkı bilgilendiriyordu. Aynı günler, sürekle bombardıman altında olan PKK’nin kongresinin nerede yapılacağı tartışmalarına da sahne oluyor, Murat Karayılan, kongrenin toplanması için saldırıların durması gerektiğini söylüyordu. Çünkü ateşkes, iktidar tarafından adeta yok sayılıyordu. Öyle ki, 13 Mart’ta açıklama yapan HPG Basın İrtibat Merkezi, ateşkes kararlarına rağmen Türkiye’nin 2 günde 715 saldırı düzenlediğini belirtiyordu.

Önder’in kaybı

2025 yılının Newroz’u da tam bugünlere rast gelirken, milyonlar Newroz alanlarında Öcalan’ın özgürlüğünü haykırıyor, hükümete “adım atın” çağrısı yapıyordu. Bu arada, 10 Nisan’da heyet, ilk defa Erdoğan’la görüşmüş, Sırrı Süreyya Önder görüşmeden sonra , “Çok pozitif bir görüşme oldu” demişti. Tam da bugünlerde, 15 Nisan’da Heyet üyesi Sırrı Süreyya Önder, geçirdiği kalp krizi nedeniyle hastaneye kaldırıldı. Uzun süre direnen Sırrı Süreyya Önder, 3 Mayıs’ta yaşamını yitirdi.

Kongre ve sonrası

Nihayet 12 Mayıs’ta PKK, resmi açıklamayla, 12. Kongresi’nin sonuç bildirgesini duyurdu ve  “Çalışmaları sonlandırdık” dedi. Ali Haydar Kaytan ve Rıza Altun’a adanan Kongre’de, sürecin Abdullah Öcalan’ın rolünü oynaması, demokratik siyaset hakkı ve sağlam bütünlüklü bir hukuki güvenceyi gerektirdiği vurgulandı. 13 Mayıs’ta Öcalan’dan, kongre kararlarını saygı ile karşıladığı mesajı gelirken, Bahçeli, “Tarihsel sorumluğu üzerine alan PKK’nın kurucu önderi Abdullah Öcalan’a, DEM Parti’nin eş genel başkanlarına şükranlarımı sunuyorum” dedi. Ancak bütün bunlar olurken iktidardan ciddi adımlar gelmemesi halkta tepkiyle karşılanıyordu.

‘Umut Hakkı’ unutuluyor

26 Haziran’da Pervin Buldan ve Mithat Sancar, Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş ile görüştü. Sancar, sürecin hukuksal güvenceye alınması için Meclis’in hayati rol oynayacağını vurguladı. 1 Temmuz’da ise Avrupa Özgürlük ve Barış Platformu (EFFP), Öcalan ile görüşmek için “Abdullah Öcalan’ı ziyaret etmek istiyorum” kampanyası başlattı. Yine 6 Temmuz’da Öcalan’la görüşen İmralı Heyeti, ertesi gün de AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile görüştü. Ancak özellikle ‘Umut Hakkı” konusundaki olumsuz durum devam etti. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ne “ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası” ile ilgili yeni bir “eylem planı” sunan Türkiye, Abdullah Öcalan’ı “umut hakkı”ndan muaf tuttuğunu tekrarladı.

Silêmanî’de tören

9 Temmuz’da İmralı’dan bu kez görüntülü bir açıklama geldi. Öcalan ve tutsak arkadaşlarının yer aldığı videolu mesajda Abdullah Öcalan, “Silahın değil, siyasetin ve toplumsal barışın gücüne inanıyorum” çağrısı yaptı. İki gün sonra ise, 11 Temmuz’da Besê Hozat öncülüğündeki Barış ve Demokratik Toplum Grubu, Silêmanî kenti kırsalında bulunan Şikefta Casenê’de silahları imha töreni düzenledi. Burada yapılan açıklamada “Önderliğe güven” öne çıktı.

Komisyon kuruluyor

Bütün bu gelişmelerin ardından 5 Ağustos’ta Meclis’te Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu ilk toplantısını gerçekleştirdi. HPG komutanlarından Murat Karayılan, komisyona önemli rol düştüğüne işaret ederek, “Baş müzakerecimiz Önder Apo’dur, bunun için de Önder Apo’ya başvurmalarını umuyoruz” açıklaması yaptı. Komisyon, süreçle ilgili öneri ve görüşleri almak için çeşitli kesimleri dinleme aşamasına geçti. Partilerin verdiği kurum ve kişi listeleri üzerinden komisyona gelen kişi ve kurumlar görüşlerini sunmaya başladılar. Bu dönemeçteki en ciddi kriz ise, 21 Ağustos’ta Komisyon’a konuşan Barış Anneleri’nin Kürtçe konuşmasının engellenmesiydi. Bu yasak Kürt kamuoyunda yoğun bir tepkiye yol açtı.

Öcalan başmüzakerecimizdir

Eylül ayı içerisinde de karşılıklı açıklamalar ve Kürt tarafının iktidarın adım atması, Öcalan’ın özgürlüğünün sağlanması üzerine talepleri devam etti. Sürece dair adım atması gereken tarafın Kürtler değil devletin olduğunu belirten Duran Kalkan, “Önder Apo’nun siyaset yapmasının önü açılsın, özgür siyaset yapabilir hale gelsin, demokratik siyasi çalışma yürütür hale gelsin, her şey değişir” dedi. Yine Kürdistan Özgürlük Hareketi üyesi Hêlîn Ümit ve KCK Yürütme Konseyi üyesi Mustafa Karasu, “Önder Apo’nun muhatap alınması gerekiyor” dedi.

Suriye’ye takılıp kalma

12 Eylül’de Bahçeli, “Barış tek kanatlı bir kuş değildir. Barışı uçurabilmek için ikinci kanadının da olması gerekiyor. Barışın tek kanadı Öcalan tarafından gerçekleştirilmiştir” açıklaması yaptı. Ama aynı Bahçeli, “QSD ve YPG’nin Suriye yönetimi ile 10 Mart tarihinde imzaladığı mutabakat zaptına riayet ve gereğini harfiyen yapması, aksi halde askeri müdahalenin kaçınılmaz hale geleceği herkesçe bilinmelidir” açıklaması yapıyordu. Daha sonraki süreçte de AKP ve MHP cenahından Rojava’ya yönelik baskı ve tehditler devam edecekti.

İmralı’ya gidiş tartışmaları

Meclis komisyonunun Abdullah Öcalan’ı ziyaret etmesi meselesi Ekim ayının en ciddi sorunu oldu. Heyet üyesi Pervin Buldan, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın da “Komisyon bir an önce İmralı’ya gelmeli” dediğini belirtirken, CHP’nin çekimser açıklamaları dikkat çekti.

Oysa aynı günlerde, süreci kolaylaştırmak için adımlar atan Kürt cephesi yeni bir aşamaya geçiyor, 26 Ekim’de Türkiye’deki tüm güçlerini geri çekmeye başladıklarını duyuruyordu. Açıklamada, “12. Kongre kararlarına bağlıyız. Bunların pratikleşmesi için hukuki ve siyasi yaklaşımlar gecikmeden gösterilmelidir” vurgusu yapılırken, Mustafa Karasu, “Özgürlük yasaları ve Önder Apo’nun özgür çalışır durumda olması sürecin kritik noktasıdır” dedi. Yine Kürt Hareketi 17 Kasım’da güçlerini Zap alanından da çekti.

CHP’nin tutumu

Ancak bütün bu kolaylaştırıcı adımlara rağmen Öcalan’la görüşme sorunu uzun süre tartışmalara neden oldu. Ekim’den başlayarak Kasım ayı ortalarına dek süren tartışmaların konusu bu merkezde oldu. Erdoğan, “Bütün tarafların dinlenmesini çok kıymetli buluyoruz” derken, Bahçeli de “kimse gitmezse bizzat kendisinin İmralı adasına gidip Öcalan ile görüşeceği” çıkışını yaptı. Yine aynı günlerde, DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, “Öcalan’la görüşülmeden bu süreçte yol alınamaz” diyor, bir yandan da DEM Parti, “umut hakkına” dair yasal düzenleme için Meclis Başkanlığı’na kanun teklifi sunuyordu.

Nihayet 21 Kasım’da Komisyon İmralı ziyareti gündemiyle toplanırken, CHP Meclis Başkanvekili Murat Emir, ziyarete katılmayacaklarını söyledi. Yapılan oylamada AKP, MHP, DEM Parti, TİP, EMEP olumlu oy kullandı. Yeni Yol Grubu ise çekimser oy kullandı. Sonraki günlerde CHP’nin tutumu DEM Parti ve Kürt halkı tarafından eleştirildi ve CHP’nin eski kodlarına döndüğü vurgusu yapıldı.

Tutanaklar sorunu

Nihayet Meclis komisyonu 24 Kasım’da İmralı’ya giderek, Abdullah Öcalan ile 2 saat 50 dakika süren bir görüşme gerçekleştirdi. Görüşme Kürt kamuoyunda “artık muhataplık ilişkisinin resmileştiği” şeklinde yorumlandı ve büyük heyecan yarattı ama daha ertesi gün tutanakların şeffaflığı ciddi bir tartışma olarak ortaya çıktı. Komisyon 4 Aralık’ta Abdullah Öcalan ile yapılan görüşme sonrası toplandığında tutanaklar okunmadı ve bunun yerine MİT tarafından hazırlanan bir özet metin okundu. DEM Parti ve CHP tepki gösterirken, DEM Parti temsilcisi Gülistan Kılıç Koçyiğit, okunan ‘özet’in spekülatif olduğunu belirtti. Aralık ayının bir önemli dönemeci de 6-7 Aralık’ta İstanbul’da düzenlenen “Uluslararası Barış ve Demokratik Toplum Konferansı”ydı. Konferans, birçok ülkeden gelen konuklarıyla Öcalan’ın paradigmasının tartışılmasına sahne oldu.

2026’dan beklentiler

Böylece, Komisyon bütün dinlemeleri bitirerek raporların hazırlanıp sunulması ve tartışılarak ortak bir rapora dönüştürülmesi, oradan da yasal perspektiflerin üretilmesi aşamasına gelmiş oldu. Bu aşamada DEM Parti raporunda, özellikle ‘bütüncül hukuk’, ‘demokratik entegrasyon’, ‘barış yasası’ ve ‘umut hakkı’ konularına dikkat çekilerek hukuksal zemin inşasına dikkat çekilirken, AKP ve MHP metinlerinin güvenlikçi, CHP’ninkinin ise Anayasal statü ve hukuksal düzenleme perspektifinden yoksun olduğu görüldü.

Böylece gelinen noktada, bütün raporlar Meclis’e ulaşırken, komisyonun görev süresinin uzatılması ve tüm raporların değerlendirilerek tek bir metin üretilmesi aşamasının 2026’da gerçekleşeceği anlaşıldı.

CHP’ye siyasi darbe

2025’in bir başka temel politik gelişmesi ise, iktidarın Mart ayından başlayarak CHP’ye yönelik taarruza geçmesiydi. Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer, Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat ve Beykoz Belediye Başkanı Alaattin Köselerle işe başlayan saldırıda, önce İBB Başkanı ve CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun diploması 18 Mart’ta iptal edilirken, 19 Mart’ta da 100’e yakın partiliyle birlikte gözaltına alındı. İmamoğlu ve birçok kişi 23 Mart’ta tutuklandı, aynı gün CHP’nin cumhurbaşkanlığı ön seçimlerinde 15 milyondan fazla kişi İmamoğlu’na oy verdi ve sayısı milyonlara varan büyük protesto eylemleri başladı, yüzlerce kişi gözaltına alındı.

Daha sonra da, ikinci, üçüncü, dördüncü dalgalar halinde tutuklamalar geldi. Temmuz ayında toplam 16 başkan cezaevindeydi. Aynı süreçte bir yandan da siyasi baskıyla bazı CHP’li belediye başkanları AKP’ye geçmeye zorlandı. Bu arada Özel’in seçildiği CHP Kurultayı ve İstanbul İl Kongresi’ne yönelik yargı süreçleri başlatılırken, bir yandan İmamoğlu’nun davalarına yenileri eklendi, diğer yandan da CHP İstanbul İl Başkanlığı’na Gürsel Tekin kayyım olarak atandı ve polis zoruyla il merkezine girdi, ancak CHP hızla kongre yaparak Özgür Çelik’i yeniden başkan seçti. Bu süreçte CHP sürekli kurultaylarla ve mitinglerle iktidarın hamlelerini yanıtladı. Son olarak 28-30 Kasım’daki 39. Olağan Kurultay’da Özgür Özel dördüncü kez genel başkan seçildi.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Wan’da kavgada bir kişi hayatını kaybetti

Sonraki Haber

Komünal demokrasiyi yeniden yapılandırmak

Sonraki Haber

Komünal demokrasiyi yeniden yapılandırmak

SON HABERLER

Erdîş’te yangın: 15 kişi hastaneye kaldırıldı

Yazar: Yeni Yaşam
26 Aralık 2025

Türkiye’de infaz hukukunun çöküşü: 326 tutsak tahliyeden mahrum

Yazar: Heval Elçi
26 Aralık 2025

Küresel fabrika: Türkiye kapitalizminin yeni yönelimleri

Yazar: Bedri Adanır
26 Aralık 2025

Tuzla’da ölüm düzeni değişmiyor

Yazar: Heval Elçi
26 Aralık 2025

Komünal demokrasiyi yeniden yapılandırmak

Yazar: Bedri Adanır
26 Aralık 2025

2025: Umutlu ama belirsiz bir yıl

Yazar: Aziz Oruç
26 Aralık 2025

Wan’da kavgada bir kişi hayatını kaybetti

Yazar: Yeni Yaşam
25 Aralık 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2025
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır