Parıltılı havai fişek patlamalarından uzak gerçek yeni yıla Trump’la birlikte girilecek. Trump’ın yeni başkanlığı eskisinin basit bir tekrarı olmayacaktır. Kapitalizmin içinde bulunduğu durum yeni bir değişimi zorluyor; aynı zamanda çok kutuplu dünyadaki güçler dizilişi de sancılı bir değişim süreci içine bir kaç yıldır girmiştir.
Ukrayna savaşı sonrası Avrupa’daki durum yeni yılla birlikte önemli değişimlerin eşiğine gelecektir. Ortadoğu bölgesinde cehennemin kapıları bir kez daha açıldı. Güney Asya ve Pasifik bölgesinde ise gerilim yükseliyor, Trump’la birlikte dünyadaki gerilimin odak noktası Pasifik bölgesine taşınabiir.
Batı dünyası Soğuk Savaş yıllarını çoktandır geride bıraktı ve o günlerin bazı önemli özellikleri de geride kaldı. ABD’nin “güvenlik şemsiyesi” artık eski anlamını yitirdi. Hatta bunu Fransa “NATO’nun beyin ölümü gerçekleşti” diyerek formüle etmişti. 90’lı yılların başlarındaki Körfez savaşlarından beri ABD “güvenlik şemsiyesi”nin faturasını Avrupa’nın özellikle Almanya’nın önüne defalarca koydu. Ancak sorun çözümlenmedi. AB’nin motor gücü Almanya, özellikle birleştikten sonra bazı büyük harcamalara girmek zorunda kalsa bile AB’nin tartışmasız en büyük gücü haline geldi.
ABD körfez savaşları ve Irak’ın işgali ile enerji musluklarını tamamen kontrol altına alınca, özellikle Almanya kendi doğusu ile ilişkilerini yoğunlaştırdı. Rusya ile enerji anlaşmaları Atlantiğin diğer yakasını fazlasıyla öfkelendirdi. AB içindeki bazı önemli ülkeler Rusya’nın dostluğunu yadırgamaz oldular. Ancak beyin ölümü gerçekleşmiş NATO bu gidişe karşı yoğun bir stratejik kuşaymaya girişti. Rusya Ukrayna savaşı ile ABD oyunu bozdu. İlk şok ile Avrupa çılgınlar gibi Rusya ile savaşa girişmiş olsa da, sonra tablo değişmeye başladı. Bu savaşa silah sağlama histerisi ve Rusya ile enerji bağlarını koparıp ABD’nin ayağının altına düşerek Almanya AB’nin motoru olma bir yana artık dünya güçler dengesindeki parlak yerini kaybederek krizlerle boğuşur hale geldi.
Trump burada hangi rolü oynayacaktır? ABD ne Rusya’nın ne de özellikle Almanya’nın yeniden güçlü bir şekilde ayağa kalkmasını istemez. Bu gerçeklik AB içindeki gerilimleri yükseltecektir. Öte yandan Rusya, Çin ile birlikte Küresel Güneyin güçlendirilmesi adımlarına hız vermek zorundadır.
Ortadoğu’da ABD ve İsrail en güçlü günlerini yaşar hale geldiler. Elbette bölgenin tarihi ve özellikleri düşünülürse herkes bu günlerin uzun sürmeyeceğinin tedirginliği ile yaşamaktadır. ABD için hedef Suriye’nin bir daha ayağa kalkamaması ve İran’ın yeniden güçlenmemesidir. Öte yandan İsrail ile Suudi Arabistan’ın, Aksa Tufanı ile yarım kalan uzlaşmasının sağlanması gerekiyor. Elbette bu uzlaşma ortalık yıkıldığı için hemen gerçekleşecek değildir. Tersine İsrail’in bu kadar güçlenmesinin Arap dünyasında yeni korkular yaraması kaçınılmazdır.
HTŞ yönetimini ABD iki kez ziyaret etti, Almanya ve Fransa fazla gecikmeden Colani’ye gittiler. Son gelişmeler bölge dengelerini değiştirecektir. Suriye’de taşlar henüz yerine oturmamıştır. Ayrıca ABD ve İsrail taşların ne ölçüde yerine oturmasını istediği de belirsizdir. Trump’ın Suriye’den çekilme isteği ile saha gerçekliği arasındaki gerilim güçlü bir şekilde devam edecektir. Trump, savaş çok masraflı olduğu için istemiyor, ancak bol bol silah satmak istiyor. Bu çelişki bakalım nasıl bir yol izleyecek!
Son olarak Pasifik bölgesi, güney Asya, somut konuşursak Çin sorunu Trump yıllarının en zorlu sorunu olacaktır. Aslında yeni dünya güçler dengesinin yeniden kurulacağı bölge burasıdır. Dünya ekonomisinin ağırlığı buraya kayıyor. Yine bu alanda en son teknikle üretimin yapılacağı ve yeni enerji kaynaklarının devreye gireceği Petrol’den sonrasının rekabeti burada yaşanacaktır. 2022’de ortasında Temsilciler Meclisi sözcüsü Nancy Pelosi’nin Tayvan ziyareti gibi provakasyonlar yapılacak mıdır? Yoksa Trump gümrük savaşları ile mi yetinecektir? Ne olursa olsun dünyanın bu yeni ağırlık merkezindeki bir hareket kaçınılmaz bir şekilde dalga dalga dünyaya yayılacaktır.
Bu bilek güreşinin kendini en gerilimli biçimde göstereceği alanlardan birisi de Latin Amerika kıtasıdır. Buradaki “sol ve pembe dalgaların” yolunun iyice kesilmesi Trump için önemlidir. Ayrıca yarı iletken üretimindeki rekabetin ham maddesi Lityum gibi değerli madenler bu kıtadadır. Şili, Arjantin ve Bolivya bu anlamda hedef tahtasındadır. Ayrıca hem 21. Yüzyıl sosyalizmi ve hem de petrol zengini olması nedeniyle Venezüela da Trump’ın hedeflerinden birisidir.
Yeni yıla Trump ile giriliyor. Savaşsız bir dünya vaad eden Trump’ın silah satmak için gerilime ihtiyacı vardır. Bu yaman çelişki bakalım Trump döneminde nasıl işleyecektir!