Her yılın sonunda yeni bir yılın başlangıcında insanlar umut içinde isteklerini talep ederler. Yeni sene için de özlemini duyduğumuz konuları arzuluyoruz. En önemlisi insan gibi yaşamak en büyük arzumuz. Ülkemizde maalesef bu arzularımızın çok gerisindeyiz ve daha kötüsünü yaşamak korkusunu yaşıyoruz. Ülkenin iç sorunları gün geçtikçe artıyor. Bu günlerde uyuşturucu kullanan ünlüler operasyonları ile güne başlıyoruz. Uyuşturucu yaşının ortaokul seviyesine geldiğini dile getiriyorduk. Sedat Peker’in açıklamalarıyla bu uyuşturucu trafiğinin nasıl olduğunu öğrendik. Mersin limanına gemiyle tonlarca uyuşturucunun başka bir ülkeden geldiğini biliyoruz. Bilmediğimiz bu uyuşturucunun kime geldiği hakkında bir açıklama yapılmaması. Şimdi bu operasyonlardan sonra Escobar kimdir sorusunu sormaya başladık. Bu durumda 2026 için çocuklarımızın geleceği için uyuşturucu baron veya baronlarının yakalanması ilk arzumuzdur.
Dört kişilik bir ailenin aylık gideri 106 bin TL olarak yansıtıldı. Asgari ücretle çalışan anne ve babanın maaşının iki katına tekabül ediyor. Yaşam koşullarının iyileştirilmesi yeni yılda beklentimiz. Geçmişte zor şartlarda yaşadıklarımızı gelecekte yaşamamak umudumuzu da korumak istiyoruz. Siyasi atmosfer bu zorlu koşullarda halka neler verecek endişeyle beklemek istemiyoruz. İç siyasette zorlu günler yaşayan iktidar dış siyasette de zor bir durumda. Bugünlerde Suriye’de yaşananlardan dolayı önemli çıkışlar ve gelişmeler de yaşanıyor. Türkiye’den Şam’a giden heyetin açıklamaları savaşın tekrardan alevlenmesine neden olacak. Suriye’nin istikrarı Türkiye’nin istikrarıdır söylemi iktidarın Suriye sorununa nasıl baktığının ifadesidir. 10 Mart mutabakatının yıl sonuna kadar uygulanması için verilen sürenin bitmesine çok az bir zaman kaldı. Bir yandan İmralı görüşmeleri devam ederken barış için umut varken bu kadar acele etmenin nedeni nedendir. Aklımıza gelen erken seçimler için bir adım olarak da değerlendirilebilir. Ömer Çelik’in iktidar sözcüsü olarak yaptığı açıklamalarda savaşa doğru gidildiğini görebiliriz. Savaş ile hiçbir şekilde çözüm olmayacağı ve bugüne kadar da olmadığı halen anlaşılmadı mı? Savaşsız bir yıl arzuluyoruz.
Ötekileştirmenin verdiği sonuçlar toplumsal alanlara da yansımış durumda. Futbol sahalarında Kürt siyasetçi Leyla Zana’ya küfür etmek acizlikten başka bir şey değildir. Sporun barışa katkısını ileriye taşımak varken böyle seviyesiz sesleri duymayı arzu etmiyoruz. Her kesimden insanın seyrettiği bir maçta bu ahlaksız küfürler kime ne kazandırır. O küfür eden kişilere herhangi bir soruşturma açılmadı, işin en dikkat çeken yönü de bu. Cezasızlık olduğu müddetçe bu gibi olaylar yaşanmaya devam edecektir.
2026 yılının arzuladıklarımızın gerçekleştiği bir yıl olmasını temenni ediyoruz. Uyuşturucu, savaş, yolsuzluk, kumar, hukuksuzluk ve kadına şiddetin olmadığı, adalet, demokrasi, barış ve refah düzeyi yüksek bir topluma doğru yol aldığımız bir yıl olmasını diliyoruz. 2026 yılı bize bu iki seçenekten hangisine tanık olacağımızı gösterecek.









