Dünya genelinde belirlenen ‘Plastik kirliliğine son ver’ temasıyla düzenlenen panelde, 2050 yılında 34 milyar ton plastiğin yeryüzünde olacağını ifade edildi
İzmir’de bulunan ekoloji örgütleri ve kent konseyleri, 5 Haziran Dünya Çevre Günü dolayısıyla bir dizi etkinlik düzenledi. Etkinlikler ilk olarak İzmir Mimarlar Odası binasında yapılan panelle başladı. Panelde konuşmacılar olarak Avukat Arif Ali Cangı, Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Ali Osman Karababa, Kimya Mühendisi Ertuğrul Barka ve Çevre Mühendisi Arzu Yücel yer aldı.
İlk olarak konuşan Kimya Mühendisi Ertuğrul Barka, 2050 yılında 34 milyar ton plastiğin yeryüzünde olacağını ifade etti. Deniz canlılarında plastik maddelere rastlandığını belirten Ertuğrul Barka, “Kapitalist-ekonomik sistemde de plastik atıklarla geri dönüştürülme çözüm olamaz. Plastik atıklarda çoğu zaman yakılıyor veya başka şekilde doğaya karışıyor. Bize fotoğraflar geliyor, bakıyoruz kabloları, plastikleri yakıyorlar ve onlar havaya karışıyor. Her yıl 350-400 milyon ton plastik atık üretiliyor ve doğanın ne hale geldiğini tahmin ediyorsunuzdur ve 2050 yılına kadar bu 4 katına çıkacak. Türkiye’de de plastik atık oranı son dönemlerde arttı. Plastik atıkların çok ciddi bir şekilde denetiminin yapılması gerekiyor” dedi.
‘Plastik her aşamada kirlilik üretiyor’
Ardından konuşan Çevre Mühendisi Arzu Yücel de başta ekolojik yıkım olmak üzere önlem almak için bilimde köklü değişimlerin olması gerektiğini söyledi. Arzu Yücel, “Mesleğimi doğayla bir bağ kurmak hedefiyle icra ediyorum. Bir insan doğayla bağ kurmadan, nasıl harekete geçecek? 1950’lerde hayatımıza girdi ve 120 milyonu buldu. Biz diyorduk bu plastik kaybolur, çözülür ama dünya gündemine girdi ve bililer bunun artacağı yönünde. Plastik her aşamada kirlilik üretiyor; üretiminde, sözde geri dönüşümünde ve mikro çözümünde. Plastik en çok karbon üreten cisim. Bunlar doğrudan bağışıklığımıza saldıran şeyler. Geri dönüşümler hep gündem de. Ki bu güne kadar da çok azı geri dönüştürüldü gerisi yakılıp, denize döküldü” ifadelerini kullandı.
‘Plastik, ekosistemin sağlıksızlaşmasına yol açıyor’
Halk Sağlığı Uzmanı Ali Osman Karababa da “Dünya’daki en zararlı türüz. Plastiğin üretimi 1950 yılında beri sürekli artan ve bu sürecin sürekli artacağını ifade ediyor veriler. Tabi ki bu beraberliğinde kirliliği getiriyor. Bu aynı zamanda ekosistemin sağlıksızlaşmasına ve insanların yaşamaları için temel gıdalarını etkiliyor. Okyanusta şuanda 171 trilyon plastik var. Sucul alana atılan tüm plastikler sucul canlılar tarafından yutulur. Şuan bizim en büyük sorunumuz iklim krizi ama plastik kirliliği de beni korkutuyor. Türkiye yüksek düzeyde sucul alanlara plastik kirlilik üretiyor” diye konuştu.
‘Yaptırımlar yine ekonomik’
Son olarak konuşan Avukat Arif Ali Cangı, bir hakkın korunması için hukukun olması gerektiğini vurguladı. Dünya Çevre Günü’nün bu yılki temasının “Plastik kirliliğine son vermek” olduğunu anımsatan Cangı, “Torbalı ovasında birçok plastik üreten fabrika var ve bunlar yemeğe bile karışıyor. Biz kendi ürettiğimiz plastikten çok dışardan gelenle ilgileniyoruz. Ne yazık ki şuan ki dönemde plastiğin azaltılması için var olan bir uluslararası mevzuat yok ve olanlarda çok yetersiz. Plastik üretiminin azaltmasını sağlayacak hukuksal yaptırımlarda ekonomik yaptırımlardır ve bunun en net örneği poşetlerin ücretlendirilmesidir. Yine bir başka mevzuat Tarım ve Orman Bakanlığı’nın ‘Türk Gıda Kodeksi ile Temas Eden Plastikler’ genelgesi ve bunda da yine ekonomik bir yaptırım var. Biraz önce anlatıldı mikroplastiklerin nelere yol açtığı. Bu kapsamda bilim insanlarının çalışma yapması gerekiyor. Plastik kirliliğine son verebilmek için daha çok mücadele, daha çok direniş, halkların direnişi gerekiyor” diye kaydetti.
Yürüyüş ve açıklama
Soru-cevap şeklinde biten panelin ardından kitle, Alsancak Türkan Saylan Kültür Merkezi önüne doğru yürüyüşe geçti. Burada önce müzik dinletisi ardından ise basın açıklaması gerçekleştirildi. Yürüyüşte “İklimi değil, sistemi değiştir”, “Kentte ekolojik yıkıma ve talana karşı dayanışma var, direniş var”, “İzmir yaşam alanları tarafız, muhatabız” pankartları açılırken, “Haydi İzmir geleceğine, havana, toprağına sahip çık”, “Sermayenin değil hukukun yanında olacak doğru kararı bekliyoruz”, “Aliağa dünyanın çöplüğü olmayacak” dövizleri taşındı. Yürüyüşte sık sık “Havama, suyuma, toprağıma dokunma”, “İklimi değil, sistemi değiştir” sloganları atıldı.
Açıklamada İzmir Kent Konseyler Birliği Başkanı Hamit Mumcu, “Bugün suyumuz, toprağımız, havamız kirlenmiş durumda. Kentlerimizde hava kirliliği boyutları giderek artıyor. Yeşil alanlarımız yok denecek kadar azaldı. Kaz Dağları, Murat Dağı, Munzur Dağı, İkizdere, Akbelen Ormanları ve adını buraya sığdıramadığımız daha pek çok yerde yürütülen ekolojik yıkım projeleri, artarak devam ediyor. Bizler Çevre mücadelesinin aynı zamanda bir yaşam mücadelesi, sağlık mücadelesi, hak mücadelesi, emek mücadelesi, adalet mücadelesi, demokrasi mücadelesi olduğunu biliyoruz. Bu mücadele içerisinde bilim, mühendislik ve planlama ışığında kamu ve halkın yararına, kentimizde, ülkemizin her köşesinde varız, var olacağız” şeklinde konuştu.
Kaynak: MA