15 Şubat 21 yılı geride bıraktık. 15 Şubat 1999’da Abdullah Öcalan uluslararası bir komplo sonucu Türkiye’ye teslim edildi. Komplo ABD liderliğinde gerçekleştirilen bir NATO ve emperyalist operasyondur. Komplonun amaç ve hedefleri vardı. Geniş anlamda Ortadoğu’yu yeniden dizayn etmekti. O dizayn içinde Kürtlere yer yoktu.
15 Şubat’ın Türkiye açısından anlamı neydi? Öcalan teslim edildiği zaman Türkiye’de adeta ulusal bayram ilan edildi. Şovenizm şahlandırıldı ve Kürt sorununun halledildiği varsayıldı. “Baş koparıldı, gövdenin dağılacağı” düşünüldü.
Aradan 21 yıl geçti. Gerçekten bu beklenti ne kadar karşılandı? Bugünden bakıldığında durumun hiç de sanıldığı gibi olmadığı açıktır. Kürt sorunu daha da büyüyerek, bölgesel ve uluslararası karakter kazanarak daha da karmaşık bir hal aldı.
ABD’nin amacı açıktı: Türk-Kürt savaşı çıkararak Türkiye’yi kendisine muhtaç hale getirmek ve bölgenin dizaynında kullanmaktı. Yine Öcalan faktörü Ortadoğu dizaynında istenmeyendi ve ortadan kaldırılması hedeflenmişti. Yani ABD bir kuşla iki kuş vurmak istemişti.
Zamanın Türk devlet yetkililerinin bunları anladıkları pek söylenemez. Nitekim dönemin başbakanı Ecevit sonraki yıllarda, “Amerika Apo’yu bize neden verdi? Anlamış değilim” dedi. Anlamadıkları şeyler; Suriye’de, İdlib’de, Libya’da dışa vuruyor ve devlet temsilcileri ne yapacaklarını şaşırmış durumda.
Buradan da anlaşılacağı gibi Türk devleti süreci okuyamamış ve gelecek tehlikeleri görmemiştir. Günümüzü de okuyamamakta ve sorunlar ağırlaşmıştır. Küresel ve bölgesel güçler Kürt sorununun tarafı haline gelmişlerdir.
Türk devleti dengelere oynayarak Kürtleri denklem dışı bırakacağını varsaydı. Uzun zaman bunu başarabileceği algısını da yarattı. Bir ABD’nin kapısını çaldı. O olmadı Rusya’ya gitti. Son günlerde ise hem Rusya hem de ABD ile oynamaya çalışıyor. Rusya ile ilişkileri gerilince ABD hemen gül attı. Rusya Türkiye’yi kaybetmek istemez ama her istemini de yerine getirecek anlamında da değil. Türkiye’yi NATO içinde adeta bir koç başı gibi değerlendiriyor. ABD ise yanına çekme isteminde. Ancak Türkiye için ABD ve Rusya’nın savaş yapacakları öngörüsü de realist değildir. İdlib’in ısınması sona doğru gidildiğini de gösteriyor. 2020 yılı hızlı başladı, hızlı da bazı sonuçlar getirebilir.
Öcalan 21 yıldır tek kişilik bir hücrede yaşamaktadır. Tam tecrit içinde tüketileceği düşünüldü. Ancak yaptığı çalışmaların ortaya çıkardığı sonuçlar daha da güçlü ve çözümleyici kapasitede olduğu açıktır. Çalışmaları komployu boşa çıkarma, Türk ve Kürt savaşının önüne geçmeye çalışmış ve önemli oranda da başarmıştır. Avukatları ile yaptığı hemen her görüşmede ve mahkeme savunmalarında tek amacının “bir Türk ve Kürt savaşının önüne geçmek, demokratik ve özgür bir Türkiye’nin inşasında rol oynamaktır” demiştir. Dış müdahaleleri etkisizleştirmek istemiştir. Bu doğrultuda demokrasi ve devlete çağrılar yapmış ve pratik adımlar da atmıştır. Ancak bu çağrıları devlet nezdinde karşılık bulmamış ve bir zafiyet olarak görülmüş, değerlendirilmiştir.
AKP iktidarı döneminde kimi pratik adımlar atılmış. Ancak onlar daha çok AKP’nin devletin sosyal dokusuyla olan uyumsuzlukları giderme amaçlı olmuş ve oyalama oyunu kurmuştur. Samimiyetten uzak diyaloglardır. Ve sonuç alınmadığı gibi sorunu derinleştirmiştir.
Türkiye’nin mevcut tutumu adeta güncelleştirilmiş son dönem Osmanlı yaklaşımı oluyor. İttihat Terakki hükümeti, Osmanlı sınırları içinde bulunan halklar sorununu siyaset yöntemi ve demokratik esaslara göre çözmeyi reddetmiş, Almanya ile birlikte savaşa girerek daha büyük hedefler gerçekleştirmek istemiş. Ancak onlar irrasyonalistti ve gerçekleşme şansı yoktu. Sonuçta Osmanlı tarih sahnesinden çekildi.
Türkiye’nin de yönü demokrasi ve özgürlüğe çevrilemezse, benzeri sonucun gerçekleşme olasılığı yüksektir. Akıl geçmiş yaşanmışlıkları tecrübe edebiliyorsa akıldır. Tarihi yaşanmışlıklar ve özelikle Öcalan’ın 21 yılık esareti aklın yolunu göstermesi açısından zengin deneylerle yüklüdür. Özgürlükten yana demokrasi güçlerinin önünde duran temel ödev Türkiye’yi onun bunun kapısını çalan değil, halklarıyla buluşmuş ve sorun çözen kapasitesini açığa çıkarabilmektir.
Demokratik temelde başta Kürt sorunu olmak üzere toplumsal sorunu çözme yeteneğini kazanmış Türkiye, Ortadoğu örnekliliğini oluşturacaktır. Suriye’de, İran ve Irak’ta Kürt sorununun çözümünde önünü açacaktır. Bölge merkezinde yer alan bu dört ülkenin demokratikleşmesi, Filistin sorununu da diğer sorunların da önünü açacak ve emperyalistleri bölgemizden çıkarabilecektir. 15 Şubat komplosunun tam aşılması Öcalan’ın özgürleşmesi ve Türkiye’nin demokratikleşmesidir.