• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
8 Haziran 2025 Pazar
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Gündem Güncel

24 yıl geçti: ‘Tanış ve Deniz’in akıbeti açığa çıkarılmadı

23 Ocak 2025 Perşembe - 09:37
Kategori: Güncel, Manşet
24 yıl geçti: ‘Tanış ve Deniz’in akıbeti açığa çıkarılmadı

Gözaltında kaybettirilen Serdar Tanış ve Ebubekir Deniz’e dair verilen AHİM kararı üzerinden yıllar geçmesine rağmen uygulanmadı

Şirnex’in (Şırnak) Silopiya (Silopi) ilçesinde, 25 Ocak 2001 tarihinde çağırıldıkları İlçe Jandarma Komutanlığı’ndan bir daha geri dönmeyen Halkın Demokratik Partisi (HADEP) İlçe Başkanı Serdar Tanış ve parti yöneticisi Ebubekir Deniz’in akıbetleri 24 yıldır açığa çıkarılmadı.

Dönemin Şırnak Jandarma Alay Komutanı Levent Ersöz ve Silopi İlçe Jandarma Komutanı Süleyman Can’ın sorumlu tutulduğu olayla ilgili ailelerin başlattığı hukuk mücadelesi ise sürüyor. İç hukuk yolları tüketildikten sonra başvurulan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Türkiye’yi 2 Ağustos 2005’te mahkum etti.

Türkiye, 2005’te verilen mahkumiyet kararından sadece tazminat ödeme maddesini uygularken, yaşam hakkı ihlali ve adil yargılanma hakkı ihlalinden hangi bir yaptırımda bulunmadı.

Bunun üzerine aileler, 7 Ocak 2020 tarihinde tekrar AİHM’e başvuruda bulundu. Türkiye İnsan Hakları Vakfı da (TİHV) Türkiye’nin AİHM’in kararını uygulamaması üzerine Avrupa Bakanlar Komitesi’ne şikayette bulundu. Aradan geçen 5 yıla rağmen halen AİHM’den ve Avrupa Bakanlar Komitesi’nden herhangi bir yanıt gelmedi.

Ebubekir Deniz’in kızı Ceylan Deniz babasının, Serdar Tanış’ın kardeşi Hakim Tanış ise ağabeyinin akıbeti için mücadele ediyor.

‘Komutanlığa girdi ver bir daha da haber alamadık’

Ceylan Deniz

Babası Ebubekir Deniz kaybettirildiğinde 5 yaşında olduğunu söyleyen kızı Ceylan Deniz, ilk zamanlarda babasının işe gittiğini sandığını belirterek, ailesinin de uzunca bir süre babasının başına gelenleri kendisinden saklandığını söyledi. Ceylan Deniz, “Babamın evden çıktığında işe gideceğini ve akşam geri döneceğini düşünüyorduk. Akşam dönmeyince bize bir telefon geldi. Ve babamın gözaltına alındığını ve daha bırakılmadığını söylediler. Sonra ki gün gözaltına alındıklarını ve bir daha da bırakılmadıklarını her yere beyan ettik. İlk on günlük süre zarfında beyanımızı reddettiler. Üzerine çok düştüğümüz için sonradan ‘evet geldiler, ifade verdiler ve sonradan çıktılar’ iddiasında bulundular. Bu beyanlarımızı her mahkemede dile getirdik. Babam Merkez Komutanlığı’na girdi ver bir daha da haber alamadık” dedi.

Aradan geçen 24 yıllık süre zarfında adalete olan inançlarının kalmadığını dile getiren Ceylan Deniz, “Devlet ailelere mutlaka bir açıklama yapmalıdır. En azından babamızın bir mezarı olmalı. Kaybettirdiniz, işkence yaptınız veya ne yaptıysanız bunu söylemek zorundasınız. Aileler olarak yas sürecini yaşayamadık. Babamın gittiği günden bu yana bir yas var. Bir kaybedilme var ama bir mezar ve ailelerde kabullenme yok” diye belirtti.

‘Takipçisi olacağız’

2012 yılında Dargeçit’te bir mezar bulunduğunu ve babasına ait olabileceğini düşündüğü için ailecek bölgeye gidip süreci takip ettiklerini anlatan Ceylan Deniz, “Babam olabilir diye DNA verdim. Düşünebiliyor muşunuz? Bir insanı kaybediyorsunuz ve bu kişi hayatınızda en çok sevdiğiniz babanız, mezar taşına sahip olabilmesi için çaba sarf ediyorsunuz. Bu gerçekten çok acı verici bir durumdur. Bizi mezar bölgesine götürdüler, mezar kazıldı ve gözümüzün önünde bir parça çıkarıldı. Çıkarılan parçayı Adli Tıp Kurumu’na götürdüler ve sonrasında ailelerden DNA istediler. Polis ablukasında DNA vermeye götürdüler. Aylarca babama ait olması umuduyla bekledim. DNA sonucunun bize ait olmadığını bile gazetecilerden öğrendim. Bir evrak, açıklama ya da telefonla bilgi almadık. 24 yıl çok uzun bir süre ama bize her gün babamın gittiği ilk gün gibi geliyor. Çünkü kapanmış ve üstü örtülmüş bir yasımız yok. İnsanların taziyesi 3 gün sürer ve biter. Hafta da bir mezar ziyaretinde bulunurlar. Ama biz her akşam yemeğine oturduğumuzda ‘Babam nerede? Gelecek mi? Sağ olabilir mi? Öldürüldü ise nerede? Failleri kim? Kim yapmış olabilir? Hangi süreçlerden geçmiş olabilir?’ diye ailecek bunları düşünüyoruz. 24 yıl değil, yüzyıllar sürse bile bu davanın peşini bırakmayacağız. Akıbetleri ortaya çıkana kadar davanın takipçisi olacağız” diye konuştu.

‘Ailelerin gideceği bir mezar yok’

Hakim Tanış

Dosyanın avukatı ve aynı zamanda Serdar Tanış’ın kardeşi olan Hakim Tanış, verilen hukuki mücadele sonucunda dosyanın yeniden AİHM’e taşındığını kaydederek, “Bir insan babasını da, annesini de, eşini ve çocuklarını da kaybedebilir. Bazen onları anmak için bir mezar taşına sahip olur ve içini döker. Ama ne yazık ki ne Serdar Tanış’ın ailesinin ne de Ebubekir Deniz ailesinin gideceği bir mezarı yok. Bu çok kötü ve tarif edilemez bir duygu. Ağabeyim Serdar Tanış ve Ebubekir Deniz gözaltında kaybedildikten sonra hukuki süreçleri rahmetli Tahir Elçi ve nice avukat meslektaşımız her anlamda gereken hukuki mücadeleyi yürüttü. Dosya hukuki boyutuyla AİHM’e taşınmıştır ve oradan da hukuki bir başarı elde edilmiştir. Türkiye, yaşam hakkı ihlalinden, adil yargılanma hakkı ihlalinden ve bir sürü ihlalden ötürü mahkum edilmiştir” dedi.

‘AİHM kararı uygulanmadı’

Türkiye’nin AİHM’in verdiği kararı uygulamadığını ifade eden Hakim Tanış, faillerin korunduğunu belirtti. Dosyada, Türkiye’de hukukun tekrardan işlenmediğinin altını çizen Hakim Tanış, “Ne yazık ki Türkiye’deki hukuki ve resmi kurumlar söz konusu sanıkları veya failleri her zaman ki gibi dokunulmazlık zırhıyla koruyup kollamıştır. Bu nedenle adalet özelde bu dosya ve diğer faili meçhul dosyalarda olduğu gibi hiçbir şekilde sağlanmamıştır. Özel yetkili mahkemeler kapandıktan sonra dosya Silopi’ye geldi. Silopi Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından tekrardan bir soruşturma yapıldı. Ancak faillere dokunacak herhangi bir hukuki soruşturma ve araştırma yapılmadan dosya hakkında takipsizlik kararı verildi. Silopi Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından verilen takipsizlik kararına karşı Anayasa Mahkemesi’ne hukuki başvuru yaptık. Sonuç alamayınca dosyayı tekrardan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (7 Ocak 2020) götürdük. Dosyayı göndermeden önce de Avrupa Bakanlar Konseyi’ne şikayet yoluna başvuruldu. AİHM’in vermiş olduğu kararın maddi tazminat boyutu uygulandı ama failler ve hukuki boyutu çerçevesiyle Türkiye’deki yargı makamları yine sessiz kaldı. Kısacası adalet duygusu hiçbir şekilde tecelli etmedi. Anayasada yer almamasına rağmen, herhangi bir dokunulmazlık zırhına haiz olmayan bu ‘faili meşhur’ kişiler, dokunulmazlığın zırhına kapılarak koruyup kollanmıştır. Bu da, Türkiye’deki hukukun ne denli işlendiğinin apaçık bir örneğidir” ifadelerini kullandı.

‘Barış için yüzleşmek gerekiyor’

“Bir mezar taşına dahi sahip olamamak bir devlet için utançtır” diyen Hakim Tanış, faillerin açığa çıkması ve adil bir şekilde yargılanması için hukuki mücadelelerini sürdüreceklerini kaydetti. Tanış, “Ölmüş veya öldürülmüş bir insana saygı duymak gerekiyor. Kim olursa olsun herkes defnedilmeyi hak eder. Türkiye’deki bazı gelişmeleri yakından izliyoruz. Türkiye’de bir barışın olabilmesi için hakikatlerimizle yüzleşmemiz lazım. Kürdistan’daki yaşanan faili meçhul dosyaların sonuçlanması gerekir. Gerçek bir barışın, bir hukukun olabilmesi için bu tür acı olaylarla da yüzleşmek gerekiyor. Hukuk önünde faillerin hesap vermesi gerekiyor. Faillere ilişkin herhangi bir cezai yaptırım uygulanmadığı için ve daha doğrusu adalet duygusu sağlanmadığı için AİHM’e başvuru yaptık. Nefes aldığım sürece bu davanın takipçisi olacağım” dedi.

Kaynak: MA

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Cezaevlerinde tutsaklara yönelik hak ihlalleri artıyor

Sonraki Haber

Kaburga ve dişleri kırılan tutsağın durumu kötüleşiyor

Sonraki Haber
Kaburga ve dişleri kırılan tutsağın durumu kötüleşiyor

Kaburga ve dişleri kırılan tutsağın durumu kötüleşiyor

SON HABERLER

Barış bir mücadele sorunudur

Kürt siyaseti oyun kurucudur

Yazar: Yeni Yaşam
8 Haziran 2025

Sevk-sürgün rüzgarı yeniden esiyor

Barış adımları beklentisi sonbahara ertelendi

Yazar: Yeni Yaşam
8 Haziran 2025

Çığlık amacına ulaşmıştır!

Çığlık amacına ulaşmıştır!

Yazar: Yeni Yaşam
8 Haziran 2025

Göral: Yeni bir hat oluşturulmalı

Göral: Yeni bir hat oluşturulmalı

Yazar: Yeni Yaşam
8 Haziran 2025

Jin Dergi’nin yeni sayısı yayında

Jin Dergi’nin yeni sayısı yayında

Yazar: Yeni Yaşam
8 Haziran 2025

DEM Parti, DBP ve KNK’den 1 Mayıs mesajı

DEM Parti’den bayram ziyaretleri: Gündem süreç

Yazar: Yeni Yaşam
7 Haziran 2025

Abdullah Öcalan’ın ‘Özgürlük Sosyolojisi’ Arjantin’de okuyucu ile buluştu

Abdullah Öcalan’ın ‘Özgürlük Sosyolojisi’ Arjantin’de okuyucu ile buluştu

Yazar: Yeni Yaşam
7 Haziran 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır