27 Şubat günü Beyoğlu’nda bir otel salonunda saatler önce tarihsel bir gün ya da ana tanıdık etmek için bekliyorduk. İki salonda tıklım tıklım doluydu. Öcalan’ın çağrısının yapılacağı saat ise 17 sıralarıydı. İmralı Heyet Öcalan’la üçüncü görüşmeyi yapmak için İmralı Adası’na gitmişti. Ve orada Öcalan’ın yapacağı çağrı, beklediğimiz yerde dünyaya duyurulacaktı. Ben ve diğer bekleyenler bu tarihi ana tanıklık etmek için oradaydık. PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın çağrı metnin başlığı; ‘Barış ve Demokratik Topluma Çağrı’ idi. Bu metni Öcalan İmralı Adasında DEM Heyetinin bulunduğu ortamda okumuştu. Yine Çağrı Öcalan tarafından okunurken İmralı Ada Hapishanesinde Öcalan ile birlikte kalan Hamili Yıldırım, Ömer Hayri Konar ve Veysi Aktaş’ta tarihi ana tanıklık ettiler. Ardından Öcalan tarafından okunan bu metin heyet tarafından getirilip beklediğimiz otel salonunda bizim huzurumuzda, okunarak canlı yayınlar eşliğinde dünyaya duyuruldu. O anda bende konuklar arasında, o tarihi ana tanıklık etmenin kıvancını yaşadım.
Diğer konuklardan farklı olarak biz dört arkadaş,hem açıklamayı beklerken hem de çağrı okunurken farklı duygu ve düşünceler taşıyorduk. Öcalan’ın çağrısı üzerine “Barış ve Demokratik Çözüm” grupları adı altında 1999 yılında Türkiye’ye gelmiştik. Tutuklanmıştık. Ben on üç buçuk yıl cezaevinde kaldıktan sonra tahliye olmuştum. Yine diğer bir özgünlüğüm de devletlerarası komplo sürecinin İtalya-Roma ayağında Öcalan’ın yanında 50 güne yakın kalmıştım. Öte yandan Öcalanı onlarca yıldır takip eden ve daha değişik zamanda karşılaşan biriyim. Hal böyle olunca benim bekleyişimin özgünlüğü daha fazla farklılıklar taşıyordu. Öcalan’ın yaşamına çok yakından tanıklık eden biriyim. Haliyle bu durum Öcalan’la daha derin duygusal ve düşünsel bağlarımın oluşmasına, soru işaretlerine neden oluyor ve olmaktadır. Dolasıyla benim daha heyecanlı olmama yol açmaktadır.
1999 yılında, 16 Ocak’ta, bir cumartesi günü Öcalan’dan ayrıldık. Öcalan Roma’dan Moskova’ya gitti. 26 yılı aşkın bir zaman geride kaldı. 26 yıl sonra Öcalan bir foto ile de olsa çok yakınıma geliyor ve ben bunun heyecan, sevinç, endişe gibi duygular karmaşasını yaşıyorum. Ekrana yansıtılan fotoyu adeta donarak seyrettim. Aradan uzun yıllar geçmiş tabii. 26 yıl az değil. Bu 26 yılın içerisinde yaşı ilerlemiş. Bendeki ilk izlenim yaşın rağmen dinç görünmesi. Bu dik ve kararlı duruşu, elindeki metni tutuş şeklinden anlaşılıyor. Yine bu kararlılığın atacağı tarihsel adımın başarısına inanan bir duruşun içinde olmasından kaynaklandığını hissediyorum. Zira Öcalan’ı yakından tanıyan biri olarak hissiyatımın gücü gelişmiştir; o açıdan o resimdeki duruşundan Öcalan’ı duyumsamam kolaylaşıyor.
Öcalan tarihsel hamlesinden sonuç alma konusunda emin olan bir duruş sergiliyor. O duruş beni ziyadesiyle heyecanlandırdı, başarma konusunda fazlasıyla cesaretlendirdi. Bana Öcalan’ı tarif et dense; inanç, emek, yoğunluk, anlam, hissiyat, umut, cesaret ve başarma iradesidir derim. O resimden bunları yeniden hissettim, fazlasıyla sevinç duydum ve mutlu oldum. Yine biyolojik olarak önceden daha kiloluydu. Kiloları azalmış. Yaşına rağmen beklediğimden daha dinç ve estetikti. Kendi sağlığını iyi korumuş, kendisini dinç tutmuş. Aslında bu Öcalan’dan beklediğimdir. Çünkü Öcalan’ın çok disiplinli olduğunu bilen biriyim. 24 saatini iyi planlayan, zamanını çok tasarruflu kullanan biridir. Zira Öcalan için zaman çok çok değerli ve önemlidir. Zamana önemli bir değer olarak bakar. Bir dakikasını bile boşa harcamaz. Çünkü dakikalar bile Öcalan için değerlendirir. Demokrasi için, özgürlük için zamanı doğru ve yetkin değerlendirir. Bunlar için yoğunlaşır, bunlar için büyük emek harcar. Resimde gördüğüm Öcalan zindan koşullarında, İmralı Ada tutsaklığında, tek kişilik hücrede kendini zinde tutmuştur. Öcalan’ın sinüzit rahatsızlığından ötürü nemli ortamlarda yaşamaması gerekir. Fakat 26 yılı aşkındır aşırı nemli olan Marmara Denizi ortasında İmalı Adasında tutulmaktadır. Ama zinde ve dinç kalmayı başarmıştır.
Marmara Denizi’nin ortasında bir ada hapishanesinde kendisini çok zinde tutmak için mücadele eden, biyolojik bünyesini korumak için yoğun bir çaba içerisinde olduğunu çok rahat gördüm. Peki Öcalan’ı buna iten nedir? Yani niye bu kadar zinde kalıyor, niye kendisini zinde tutuyor? Çünkü Öcalan bir büyük amaç ve dava insanıdır. Öcalan sadece Kürtlerin özgürlüğünü hedeflemiyor; genelde de insanlığın demokratik ve özgür geleceği için yaşayan ve mücadele edendir. Buna inanan, bunun için olağanüstü efor harcayan, o yüzdenden bünyesini sağlıklı tutmak içinde gerekli çaba ve emeği ortaya koyduğu anlaşılmaktadır. Sporlarını yapmaya, uygun beslenmeye çalıştığı görülebilmektedir. Sade yaşar, sade beslenir. Ki orası cezaevi koşullarıdır; sağlıklı beslenmek için gerekli besinleri bulup tüketmesi de zordur. Aslında Öcalan’ın buna ihtiyacı da yoktur. Çok çeşitli yiyecek tüketmez. Dengeli beslenmenin nasıl olması gerektiğini iyi bilmektedir. Besinleri dengeli almaya özen gösterir.
26 yıl önce Öcalan’dan ayrılmıştım. 26 yıl sonra Öcalan’ı yeniden görmekle umudum ve beklentim çok fazla güçlendi. İlk anda acaba rüya mı görüyorum? Bu gerçekleşebilir mi? Koşullar buna müsait mi? Bunlara çok girmeden ilk resmi gördüğümde bende yaratılan şey, Öcalan’la tekrar fiziksel olarak buluşabileceğimdir. Bu sürenin çok uzak olmadığını, birkaç saat önce çekilen bir resimle bana ulaştığına göre, demek ki fiziksel buluşmam yakındır, kişisel umudum budur. Evet, bunun gerçekleşebileceğinin rüyasını gördüm.
27 Şubat günü Öcalan en ağır tecrit koşularında keskin bir dönemecin tarihsel adımın başlangıcını yaptı. Kürt toplumunun Öcalan’ın bu adımına en yüksek seviyede cevap verecek kudrette olduğuna kuşku duyulamaz. Öcalan da buna kesin inanmaktadır. 51 yıllık geçmişe bakıldığında bu anlaşılırdır. Çünkü geçmiş geleceğin aynasıdır özdeyişi bunu anlatmaktadır. Yine Öcalan’ın “Biz tarihin başlangıcında tarih günümüzde gizlidir” çarpıcı tespiti bize yarının olacaklarını göstermektedir. Öcalan, 27 Şubat günü tarihsel hamlesini yaparken en başta halkına, genelde ise halklara, demokrasi ve özgürlük isteminde olan insanlığa duyduğu derin güvendir. O güven Öcalan’ı özgürlüğüne kavuşturacak ve benim Öcalan’la buluşma rüyamda gerçekleşmiş olacaktır. Öcalan’ın fiziksel özgürlüğü mutlaka başarılacaktır.