31 yılda 17 cezaevine sürülen ağır hasta tutsak Cemil İvrendi’nin tahliyesinin 2’nci kez ertelenmesine tepki gösteren kızı Dilan İvrendi, ‘’Yıllar geçti, yollar uzadı, kentler değişti, mevsimler geçti, ben büyüdüm, babam yaşlandı ama zulüm bitmedi, tutsaklık bitmedi’ dedi
31 yıllık tutsaklık sürecini 17 cezaevinde geçiren, şimdi Kırşehir S Tipi Cezaevi’nde tutulan ağır hasta tutsak Cemil İvrendi’nin sağlık durumu ciddiyetini koruyor. İki kez tahliyesi ertelenen Cemil İvrendi’nin kızı, bitmeyen tutsaklığa isyan etti. Babası tutuklandığında 6 yaşında olan Dilan, tahliyesinin ertelenmesine tepki gösterdi. Dilan, “Yıllar geçti, yollar uzadı, kentler değişti, mevsimler geçti. Ben büyüdüm, babam yaşlandı ama zulüm bitmedi, tutsaklık bitmedi” dedi. Büyüdükçe içeride kurduğu hayallerini ve özlemlerimi dışarıya taşıdığını belirten Dilan İvrendi, şunu ifade etti: “Küçükken ‘babam çıkacak, beraber oyun oynayacağız’ derken, büyüyünce ‘babam çıkacak, barış, özgürlük gelecek’ dedim.”
‘Heyecandan uyuyamadım’
Babasının tahliye olacağı umuduyla çoğu gece heyecandan uyuyamadığını ve günlerce hazırlık yaptıklarını anlatan Dilan İvrendi, “Babam takım elbiseyi çok seviyordu. Gittim babama takım elbise, parfüm, pijama, ev içi terliği, banyo terliği aldım. Beyaz takım elbisesini üzenle ütüleyip astım. Babam keledoş yemeğini çok seviyor diye annem keledoş yaptı. Ben kete (kade) yaptım. Fırında cevizli baklava yaptık. Herkes çok heyecanlıydı. 7 yaşındayken sarı papatya götürmüştüm. 30 yıl sonra tekrar sarı papatya ve çiçeklerden bir buket yaptırdım. Babam çıkarsa kapıda ona veririm diye. Babamı öyle karşılamaya hazırlıyorduk ama olmadı” dedi.
‘Yılgınlık göstermeyeceğiz’
30 yılın ardından, -kurulun erteleme kararından bihaber- babasının tahliye olacağı 14 Ekim günü cezaevi kapısına gittiklerini ve cezasının 6 ay uzatıldığını öğrendiklerini kaydeden Dilan İvrendi, şöyle devam etti: “Cezaevi müdürüyle görüşmek istedik, ancak bizi baş gardiyanla görüştürdüler. ‘Babam hasta, bırakılması gerekiyor ve hiçbir tehlike oluşturmuyor’ dedik. Baş gardiyan ise kendisine ‘Bunun garantisini veremeyiz’ diyerek, hukuksuz kararı savundu. 30 yıl örgütten cezaevi yatana PKK’yi ‘Terör örgütü görüyor musunuz?’, ‘Abdullah Öcalan’ı ne olarak görüyorsunuz?’, ‘Çıkınca ne yapacaksınız?’ diye sorular sormuşlar. Babam ne diyecek, ‘terör örgütü mü?’ diyecek. Öyle bir şey olabilir mi? Babam ise ‘Biz pişman olacak bir şey yapmadık, yapmayacağız’ demiş. Babam da biz de hala ilk günkü gibiyiz. Yıllar geçse de aynı dirençte, aynı kararlılıkta, aynı güzellikteyiz. Acımız olsa da yüreğimiz kavuşma özlemiyle içimizi parçalasa da duruşumuzdan geri adım atacak, yıkılacak, yılgınlık gösterecek değiliz.”
‘İkinci hayal kırıklığı’
Babasının cezasının geçtiğimiz ay 2. kez İdare ve Gözlem Kurulu tarafından hukuksuz bir şekilde yeniden ertelendiğini hatırlatan Dilan İvrendi, “Hukuk dışı bir şekilde DGM’nin 30 yıl önce vermiş olduğu cezalar var. Babam ve diğer tutsaklar o cezaları yatmış, cezaları bitmiş ve artık çıkmak üzereyken bu şekilde hukuk dışı uygulamalarıyla esir tutulmalarını kabul etmiyoruz. Çok zorumuza gidiyor, inanamıyoruz. İki seferdir hayal kırıklığı yaşıyoruz” diye konuştu.
17 cezaevine gitti
“Yıllar geçti, yollar uzadı, kentler değişti, mevsimler geçti, ben büyüdüm, babam yaşlandı ama zulüm bitmedi, tutsaklık bitmedi” diyen Dilan İvrendi, sözlerini şöyle sürdürdü: “Dışarıda değil ama cezaevinde babamla büyüdüm. Cezaevinde babamla tanıştım, babamı tanıdıkça kendimi tanıdım. Anılarım, hayallerim hep cezaevi içinde… Büyüdükçe içeride kurduğum hayallerimi, özlemlerimi dışarıya taşıdım. Küçükken ‘babam çıkacak, beraber oyun oynayacağız’ derken, büyüyünce ‘babam çıkacak, barış, özgürlük gelecek’ dedim. Şimdi ise düşünüyorum da 17 cezaevi gezmişiz, 17 kentte gitmişiz. Bitlis, Van, Maraş, Tarsus, Eskişehir, Maraş, Kırşehir… Ne çok şey yaşamışız diyorum.”
Yasağı delen sarı papatya
Babasının tutuklanmasının ardından annesi ve kız kardeşleri Asimed ve Mizgîn ile birlikte Bedlîs (Bitlis)’in Xîzan (Hizan) ilçesine bağlı Azgor (Yığınkaya) köyünden Mersin’in Tarsus ilçesine taşındıklarını belirten Dilan İvrendi, yıllardır ailesiyle birlikte burada yaşıyor. 7 yaşındayken cezaevine gittiklerinde babasının ağaçları, yeşili, çiçekleri çok sevdiği için kendisine küçük de olsa bir çiçek götürmenin yollarını aradığını söyleyen Dilan İvrendi, babasıyla yaşadığı bu anısını şu sözlerle anlattı: “Bir görüşte, babama sarı bir papatya götürdüm. Yasaktı ama ben yine de o cezaevine çiçeği götürmüştüm. Sarı papatyayı çıkardım babama ‘Bak sana çiçek getirdim’ dedim. Babam çok şaşırdı ‘Nasıl getirdin?’ diye sordu. ‘Gardiyanlar görmedi. Saklamıştım ben’ dedim. Özlemle sarıldı bana. Babama ilk hediyemi vermiştim. ‘Yeşillik görmüyorsunuz, sizin için getirdim’ dedim. Babam ile arkadaşları bunu kendi aralarında anlatıp hep gülüyorlarmış.”
‘Hep arkadaş, yoldaştık’
Babasıyla cezaevinde olmasına rağmen bağlarının hiçbir zaman kopmadığının altını çizen Dilan İvrendi, şöyle devam etti: “Babamla hep bir arkadaş, yoldaş gibi olduk. Babam, yüreği çok güzel bir insan. İçeride olmasına rağmen bana, bize çok şey kattı, çok emekleri oldu. Asıl eğitimimi de babamdan aldım. Sayfalarca mektupta toplumu, kadın-erkek ilişkisini, yaşamı her şeyi anlatırdı. Ben ise ona yaptığım resimleri gönderiyordum. Babama, ‘Sen bize doğru uçup geliyorsun, biz de sana doğru geliyoruz’ diye resim yapıyordum. Yıllarca babamla cezaevi arkadaşı, mektup arkadaşı olduk.”
‘Devrimciliği babamdan öğrendim’
Babasının eğitimiyle büyüyüp, babasının yolundan gitmeyi kendisine hedef koyduğunu söyleyen Dilan İvrendi, “20’li yaşlarımda artık onun yürüdüğü yolda yürümeye başladım. 2010’da partinin PM’sindeydim. Serhed bölgesinde çalıştım. Mersin’de, KURDi-DER Eşbaşkanı oldum. Sonra cezaevine girdim, 6 ay tutuklu kaldım. Babam devrimci biri ve ben kızı olarak devrimciliği babamdan öğrendim. Cezaevinde baba-kız mektuplaştık. Bağımız hiç kopmadı” dedi.
Biz barış istiyoruz ya siz?
“Bugünlerde barışı, çözümü konuşuyoruz. Gerçekten onlar da barışmayı istiyor mu?” diye soran Dilan İvrendi, şunları ekledi: “Biz yürekten istiyoruz. Biz bugün değil, 50 yıldır barış istiyoruz. Barış diye diye, demokrasi diye diye dilimizde tüy bitti. Demokratikleşelim diyoruz, demokrasi istiyoruz. Devlet artık adım atmalı. Bunun yolu da cezaevlerini boşaltmaktan geçiyor. Hasta tutsaklar bırakılmalı.”
Kaynak: Yeni Özgür Politika