Kayıp yakınları ve İHD bu hafta Mehmet Şirin Bayram, Ahmet Yetişen, Abdulrezak Erdoğan ve Kerboran’da katledilen yurttaşların akıbetini sordu
Kayıp yakınları ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed, Êlih (Batman), Colemêrg (Hakkari) ve İzmir’de yaptıkları eylemlerde kayıpların akıbetini sorarak faillerin yargılanmasını talep etti.
Amed
İHD Amed Şubesi ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” eylemlerinin 873’üncü haftasında Rezan (Bağlar) ilçesinde bulunan Koşuyolu Parkı’ndaki Yaşam Hakkı Anıtı önünde bir araya geldi. Bu haftaki eylemde 1996 yılının Kasım ayında misafir olarak kaldığı evde ev sahibiyle birlikte gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Mehmet Şirin Bayram’ın akıbeti soruldu.
Eylemde ilk olarak konuşan İHD Amed Şubesi Kayıp Komisyonu üyesi Fırat Akdeniz, Cumhuriyetin 102’nci yılına girildiğini belirterek, bu yüzyılda tüm farklılıkların hafızasızlaştırma ve yok etme politikalarına maruz kaldığını söyledi. Fırat Akdeniz, bu yüzyılla yüzleşilmesi gerektiğini ve mezarsız ölülere yer bulunması gerektiğini söyleyerek, “Barışın yolu Galatasaray Meydanı’nda, Koşuyolu Parkı’nda geçer” dedi.
İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, “Coğrafyamız bir mezarsız ölüler coğrafyası. Bu coğrafyada birçok insan evinden, işyerinden gözaltına alınıp bir daha geri dönmediler. Türkiye Cumhuriyeti maalesef ki Birleşmiş Milletler zorla kaybetmelere karşı sözleşmeyi imzalamamakta direniyor. Eğer imzalamış olsaydı bu tür yani kaybetme gibi devam eden suçlarda zaman aşımı diye bir şey olmayacaktı. Ancak Türkiye Cumhuriyeti yargısı cinayet suçuna zaman aşımı uygulayarak bu dosyaları 20 yıl içinde kapatıyor, hiçbir talebimizi yerine getirmiyor. Gözaltına alınan ve kaybedilen insanlarımızla ilgili ileri sürdüğümüz tanık vs tüm delilleri görmezden gelerek zaman aşımı örtüsüyle üstünü kapatmak istiyor. Bu coğrafya mezarsız ölülerin kayıpların üzerinden verilen bir mücadelenin öyküsüdür aynı zamanda. Bu, Kürdistan’da işlenen tüm insanlık suçlarının belki de en acısı olan zorla kaybetmeye karşı verilen mücadelenin parçasıdır. O nedenle biz bu mücadeleden hiçbir zaman vazgeçmeyeceğiz” dedi.
Gözaltına kaybettirilen Mehmet Şirin Bayram’ın kardeşi Halime Bayram ise “Failleri yargılama hukukunun bir an önce devreye sokulması noktasında sürekli devlete ve ilgili mekanizmalarına sorumluluklarını hatırlattık” dedi.
Mehmet Şirin Bayram’ın hikayesi
İHD Yönetim Kurulu Üyesi Berfin Elçi tarafından okunan Mehmet Şirin Bayram’ın hikayesi şöyle:
“Mehmet Şirin Bayram, 15 Ağustos 1978 tarihinde Amed ili Pasur (Kulp) ilçesi köyüne bağlı Temîran köyüne bağlı Bîra Zeyna Mezrası’nda doğar. 1994 yılında Bayram Ailesinin yaşadığı Temîran Köyü Bîra Zeyna Mezrasında devlet köylüler üzerinde ciddi baskılar oluşturup, köylüleri korucu olmaya zorlar. Ancak tüm baskılara rağmen köylüler koruculuğu kabul etmeyince yaşadıkları köy yakılır ve çoğu köylü zorla yerlerinden göç ettirilir. Şirin Bayram’ın amcası olan İhsan Bayram, tüm baskılara rağmen köyde kalmaya devam eder. Aradan 2 yıl geçtikten sonra Mehmet Şirin Bayram, 1996 yılının Kasım ayında köyde yaşamakta olan amcası İhsan Bayram’ı ziyaret etmek için yola çıkar. Demirli köyüne vardığında karanlık çöker. Mehmet Şirin Bayram, yoluna devam etmez, sık sık yaşanan operasyonlardan dolayı gece tehlike arz edebilir diye Bîra Zeyna’ya ertesi sabah gideceğini düşünerek akrabası olan Ramazan Tekin’in evinde misafir olarak kalmaya karar verir. O gece saat 11-12 civarında Kulp Korucuları’nın ve Askerlerin yaptıkları ev baskınında ev sahibi olan Ramazan Tekin ve misafir olan Şirin Bayram gözaltına alınır. Ramazan Tekin ve Şirin Bayram’ın gözaltına alındığı esnada ev sahibi Hazal Tekin, (Ramazan Tekin’in eşi) Fettah ve Cumali isimli iki korucuyu tanıdığını söyler. Aynı günün sabahında Hazal Tekin, Şirin Bayram’ın amcası olan İhsan Bayram’ı haberdar etmek üzere saat 07:00 gibi Bîra Zeyna mezrasına giderek Şirin’in amcasına Kulp korucularının ve askerlerin Şirin ve Ramazan’ı gözaltına aldıklarını haber verir. İhsan Bayram Kulp Karakolu’na giderek gözaltındaki Şirin Bayram için tanıdığı koruculardan korucubaşı Hüseyin ve Mustafa Bulut’tan Şirin Bayram hakkında bilgi vermelerini ister. Mustafa Bulut İhsan Bayram’a burada kalıp kendisinden haber beklemesi gerektiğini söyler, ertesi gün öğlen saatlerinde Mustafa Bulut (korucubaşı) İhsan Bayram’a ulaşarak Şirin’in Kulp Karakolu’nda olduğunu onu gördüğünü, onunla konuştuğunu ve Şirin’in gözlerinin bağlı olduğunu söyler. Bu olaydan sonra Korucubaşı olan Mustafa Bulut Kulp Karakolu’na çağrılarak Şirin Bayram’ı gördüğünü söylememesi için tehdit edilir ve şiddet görür. Ertesi gün sabah 08.00 gibi Mustafa Bulut, Şirin Bayram’ın amcası İhsan Bayram’ın yanına giderek Şirin Bayram’ı hiç görmediğini ve Kulp Karakolu’na hiç gitmediğini söyler. Ailenin tüm resmi kurumlara yapmış olduğu başvuru ve arama çabalarına rağmen 17 yaşında gözaltında kaybettirilen Şirin Bayram’dan bir daha haber alınamaz. Yıllardır bu meydanda “evladımın kemiklerini istiyorum, onun da bir mezarı olsun; gidip başında dua okumak istiyorum” diyen Remziye Ananın bu hasreti son bulsun istiyoruz. Kaç yıl geçerse geçsin Mehmet Şirin Bayram için adalet istemekten, Remziye anne ve diğer tüm annelerimizin özlemini haykırmaktan asla vazgeçmeyeceğiz.”
Êlih
Êlih’te 709’uncu haftasına giren İHD ve kayıp yakınlarının eylemi, Gülistan Caddesi’nde bulunan İnsan Hakları Anıtı önünde sürdü. Bu haftaki eylemde, 13 Kasım 1994 yılında gözaltına alınan ve bir daha haber alınamayan Ahmet Yetişen’in akıbeti soruldu.
Ahmet Yetişen’in kaybedilme hikayesini İHD Êlih Şube Eşbaşkanı Melek Atalay şöyle dile getirdi:
“13 Kasım 1994 tarihinde saat 19.00 ile 23.00 sularında askerler, polisler ve köy korucuları Ahmet Yetişen’in evine baskın yaptılar. Ahmet’i orada bulamayan güvenlik güçleri, oğlu Hanifi’yi alarak, H.S. ve N.G.’nin evine gittiler. N.G.’nin evinde bulunan Ahmet’i de alarak hepsini Batman Komando Tabur Komutanlığı’na götürdüler. Hanifi ertesi gün serbest bırakıldı. O günden itibaren Ahmet’ten haber alınamadı. 23 Mart 1995 tarihinde Ahmet’in akrabaları, aralarında Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı ve TBMM’nin de olduğu birçok makama başvurarak, Ahmet’in zorla kaybedildiğini bildirdiler. 30 Eylül 1998 tarihinde eşi Türkan, Ahmet’in gözaltına alınması ve zorla kaybedilmesinden sorumlu kişilerin cezalandırılması için Batman Cumhuriyet Savcılığı’na şikayette bulundu. Aynı gün savcı ve Batman Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Birimi’nde görevli polisler tarafından ifadesi alındı. Batman gözaltı kayıtlarında Ahmet Yetişen’ in bulunmadığını, kendisinin 23 Ekim 1996 tarihinden beri PKK üyesi olarak arandığını belirtti. Batman Jandarma Komutanlığı da Ahmet ile ilgili kayıtlarında bir bilgi olmadığını belirtti.
Hanifi birkaç kez daha Batman Savcılığı’na babasının zorla kaybedilmesinden sorumlu kişilerin bulunması ve cezalandırılması için başvuruda bulundu. Ancak bir sonuç alamadı. Batman Savcılığı’ndaki soruşturma halen sürmektedir. 12 Mayıs 2006 tarihinde Ahmet Yetişen’ in ailesinin, AİHM’ e yapmış olduğu başvuru sonucunda AİHM, başvurunun altı ay kuralına uyulmayarak geç yapıldığını ifade ederek kabul edilmezlik kararı verdi.”
Colemêrg
İHD Colemêrg Şubesi ve kayıp yakınları eylemlerinin 199’uncu haftasında Sanat Sokağı’nda bir araya geldi. Kayıp yakınları bu hafta Şemzînan da (Şemdinli) 1999’da kaybettirilen ve bir daha kendisinden haber alınamayan Abdulrezak Erdoğan’ın akıbetini sordu.
Basın metnini okuyan İHD Colemêrg Şube Eşbaşkanı Sibel Çapraz failler bulunana dek mücadelelerini sürdüreceklerini belirterek,”Abdulrezak Erdoğan dosyasında faillerin ortaya çıkarılmasını ve etkin bir soruşturma yürütülmesini istiyoruz. Adalet kavramı içi boş bir kelimeye dönüşmemelidir. Herkes için adalet sağlanmadıkça barış da kalıcı olmayacaktır. Biz kayıplarımızın akıbetini sormaktan asla vazgeçmeyeceğiz. Abdurezak Erdoğan ve tüm kayıplarımızın akıbeti açıklansın” dedi.
İzmir
İHD İzmir Şubesi, “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” talebiyle düzenlediği eylemi Konak Eski Sümerbank önünde devam ettirdi. Açıklamaya Barış Anneleri yanı sıra çok sayıda kişi katıldı. İHD İzmir Şubesi Eşbaşkanı Zilan Gümüş, bu hafta 29 Ekim- 8 Kasım 1995’da Kerboran’da gözaltına alındıktan sonra kaybedilen Davut Altunkaynak (12), Seyhan Doğan (13) Nedim Akyön (16), Mehmet Emin Aslan (19), Abdurrahman Olcay (20), Abdurrahman Coşkun (21) ve Süleyman Seyhan’ın (57) akıbetini sordu.
Kaynak: MA









