• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
8 Haziran 2025 Pazar
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar Deniz Aras

Bruce Lee’nin uçan tekmesi

13 Mart 2024 Çarşamba - 09:45
Kategori: Deniz Aras, Yazarlar
‘Kaypakkaya’laşan Mayıs!

Bilenler bilir. Dövüş sanatları ustası Bruce Lee, 1972 yapımı “Öfkenin Yumruğu” (The Fist of Fury) adlı filminde, Japon emperyalizminin Çin işgali sırasında Şangay’da Çinlileri aşağılamak amacıyla bir parkın girişinde duvarda asılı olan “köpekler ve Çinliler giremez” tabelasını “uçan tekme”siyle parçalar. Bruce Lee’nin tıpkı coğrafyamız sinemasında Yılmaz Güney gibi ezilen mazlum halklar tarafından sevilmesinin bir nedeniydi bu sahne.

Bruce Lee bu “uçan tekmesi”yle emperyalist işgale, sömürgeciliğe, faşizme, ırkçılığa ve şovenizme karşı “Asyalı öfke”nin yumruğa dönüşmüş haliydi. Baş parmağını burnuna getirerek yaptığı hareket, zalimden mutlaka sorulacak olan hesabın işaretiydi. Bruce Lee’nin ezilen dünya halklarının bilincinde bir efsaneye dönüşmesinin arkasında yatan onun, “kötü adamlara”, “paranın gücü”ne, işgalciye ve sömürücüye karşı attığı “uçan tekme”sidir. Bu “uçan tekme”, zulme ve işgalciliğe karşı bütün mazlum dünya halklarına ilham oldu.

Ezilen dünya halklarının önderlerinden Başkan Mao’nun da bu “uçan tekme”yi gözyaşlarıyla izlediği biliniyor. 1974 yılında Mao Zedong’a katarakt teşhisi konulur ve doktorları ona daha az okumasını tavsiye ettikleri için sinema filmleri izler. Başkan Mao, Bruce Lee’nin Büyük Patron (The Big Boss), Öfkenin Yumruğu ve Ejder Yolu (The Way of the Dragon) adlı filmlerini izler. Filmleri izleyen Mao, heyecanlanır ve bu filmleri över. Özellikle “Öfkenin Yumruğu”nu ilk izlediği esnada gözyaşlarına engel olamaz ve “Bruce Lee, bir kahraman” der. Filmi iki kez daha izler.

Bruce Lee’nin “uçan tekmesi”yle parçaladığı sözlerin bir benzeri, 31 Mart yerel seçimleri öncesinde Afyon’da söylendi. CHP’nin belediye başkan adayı “Seçildiğimde Afyonkarahisar Belediyesi’nin kapıları, DEM Parti hariç bütün siyasi partilere açık olacak” dedi. Bu sözlerin doğrudan hedefinin ezilen mazlum Kürt ulusu olduğu çok açıktır. Özetle burjuva ana muhalefet partisi CHP’nin yöneticilerinden biri olan bu ırkçı, açıkça “seçilirsem belediyeye Kürtler giremez” diyerek oy istemektedir.

Bu sözlerin “Ebedi Şefleri”nin “Bu memleket tarihte Türk’tü, o halde Türk’tür ve sonsuza kadar Türk olarak yaşayacaktır”dan, “Reis”lerinin “düşünmezsen yoktur”a uzanan bir tutarlıkla günümüze gelen, TC devletinin hakim ulus milliyetçiğine dayalı ırkçı, şoven ve faşist karakterini yansıttığı açıktır. Soykırım temeli üzerine bina edilen TC devleti, başta Kürt ulusu olmak üzere çeşitli milliyet ve inançları imha ve inkar siyaseti izlemiştir. Bu siyaset, iktidarı ve muhalefetiyle bütün hakim sınıf partilerinin ortak siyasetidir. Türkiye’de İslamcısından Kemalist’ine bütün renklerdeki hakim sınıf siyaseti, ırkçı ve şovenisttir. Anadolu coğrafyasında Türklerden önce var olan ve günümüzde “hallolan” Hristiyanların yerini, şimdi güncel bir “tehdit” olarak Kürtler ve başta Suriyeli olmak üzere sığınmacılar almıştır.

Bu nedenle iktidar tarafından Kürt ulusunun yerel seçimlerde kazandığı yerel yönetimler, “Kürtler belediye yönetemez” denilip kayyım atanarak gasp edilmiştir. Burjuva muhalefeti ise daha seçimler olmadan Kürtleri belediyenin kapısından sokmayacağını vaat etmektedir.

Kısaca 31 Mart yerel seçimlerinde iktidarı ve muhalefetiyle Türk hakim burjuva siyaseti ırkçılığa ve şovenizme dayalı bir “film çevirmekte”dir. Bu filmde bırakalım Kürt ulusunun en demokratik haklarının senaryo konusu olmasını, Kürdün kendisinin figüran emekçisi olması bile söz konusu değildir. Bu nedenle DEM Parti’nin kendi adaylarını çıkarması önemlidir.

Öte yandan Kürt ulusuna yönelik ulusal baskının ve faşist saldırganlığın seçim sonrasında daha da artırılacağının işaretlerinin verildiğini ifade etmek gerekir. TC devleti yetkililerinin özellikle Irak’ta artan görüşmeleri sonrasında ABD ziyaretleri dikkat çekicidir. TC devletinin, İsveç’in NATO üyeliğine onay vermesinden İsrail’in Filistin’e yönelik saldırganlığına örtülü destek vermesine (hamasi nutuklara rağmen İsrail’le ticaretin eskisine oranla artmış olması) uzanan bir kararlılıkla ABD emperyalizminin bölgesel çıkarlarıyla ortaklaşma çabası onlar açısından takdire şayan olmakla birlikte, yeni bir saldırı hazırlığının olduğunu görmek gerekir.

Son dönemde yoğun olarak üzerinde çalışılan bu politikanın hedefinin Kürt ulusu olduğu açık olmakla birlikte, nedeninin sadece Kürt halkına yönelik faşist saldırganlık olmadığı açıktır. Erdoğan “Irak sınırlarımızı güven altına alacak çemberi tamamlamak üzereyiz. Bu yazın meseleyi kalıcı olarak çözüme kavuşturmuş olacağız” derken, tabelada Kürtleri işaret etmekle birlikte, aynı zamanda “Irak Kalkınma Yolu” adını verdikleri projeyle ilgilenmektedir.

Bu projenin Çin’in “Kuşak ve Yol Projesi” ile “Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Ekonomik Koridoru”nun tamamlayıcısı veya alternatifi olma iddiaları bir yana, TC rejiminin askeri sınai sanayisinin kâr elde etmesi amaçlanmaktadır. Erdoğan’ın ve yakın çevresi başta olmak üzere Türk burjuvazisinin daha fazla para kazanması için bir kez daha Kürdistan’a sefere çıkılacağı dillendirilmektedir. Dolayısıyla Türk hakim sınıfları açısından meselenin Kürt ulusal özgürlük hareketinin kazanımlarının hedeflenmesinden öte anlamları vardır. Emperyalistler arası artan çelişkilerin bölgesel anlamda kendi çıkarları için kazanıma dönüştürülmesi hedeflenmektedir. Ancak evdeki hesap çarşıya uymayabilir. Zalimin zulmü varsa mazlumun da “uçan tekmesi” vardır.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Özgürlük için açlık grevleri 108’inci gününde: Direnişi büyütmeliyiz

Sonraki Haber

Kürt milliyetçiliği mi?

Sonraki Haber
Ahmet’e veda

Kürt milliyetçiliği mi?

SON HABERLER

Barış bir mücadele sorunudur

Kürt siyaseti oyun kurucudur

Yazar: Yeni Yaşam
8 Haziran 2025

Sevk-sürgün rüzgarı yeniden esiyor

Barış adımları beklentisi sonbahara ertelendi

Yazar: Yeni Yaşam
8 Haziran 2025

Çığlık amacına ulaşmıştır!

Çığlık amacına ulaşmıştır!

Yazar: Yeni Yaşam
8 Haziran 2025

Göral: Yeni bir hat oluşturulmalı

Göral: Yeni bir hat oluşturulmalı

Yazar: Yeni Yaşam
8 Haziran 2025

Jin Dergi’nin yeni sayısı yayında

Jin Dergi’nin yeni sayısı yayında

Yazar: Yeni Yaşam
8 Haziran 2025

DEM Parti, DBP ve KNK’den 1 Mayıs mesajı

DEM Parti’den bayram ziyaretleri: Gündem süreç

Yazar: Yeni Yaşam
7 Haziran 2025

Abdullah Öcalan’ın ‘Özgürlük Sosyolojisi’ Arjantin’de okuyucu ile buluştu

Abdullah Öcalan’ın ‘Özgürlük Sosyolojisi’ Arjantin’de okuyucu ile buluştu

Yazar: Yeni Yaşam
7 Haziran 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır