3 milyar dolar vererek 5G frekansları alan operatörler, bu parayı misliyle halkın cebinden alacaklar. Ancak bununla da bitmiyor, her 150 metrede bir kuracakları baz istasyonları ile halk sağlığı hiçe sayılıyor
Yusuf Gürsucu
Ekim ayı ortasında 5G ihalesi yapıldı. Türkiye’deki GSM operatörleri 5G’de çalışacakları frekanslar için yaklaşık 3 milyar dolar ihale bedeli ödemeyi taahhüt etti. 700 MHz frekansının 2×10 Mhz bant genişliğinde A1 paketini Turkcell 429 milyon dolarla, A2 paketini Vodafone 426 milyon dolarla, A3 paketini Türk Telekom 425 milyon dolar aldı. 700 Mhz frekansında üç operatöre ayrılan frekans miktarı eşit olurken, operatörlerin kırsal alanda ve baz istasyonuna uzak bölgelerde eşit performansla çalışacakları anlaşılıyor.
Aldıkları frekanslar
3.5 GHz’in en hızlı frekansı olan 1×80 Mhz bant genişliğinde ise B1 paketini Turkcell 214 milyon dolar ile, B2 paketini Türk Telekom 214 milyon dolar ile ve B3 paketini Vodafone 201 milyon dolar ile aldı. 3.5 Ghz’in 1×20 MHz bant genişliğinde ise Turkcell üç ayrı paket satın alarak en yüksek frekans genişliğini elde etti. Turkcell 3.5 Ghz frekansında toplam 140 MHz’lik bant genişliği limitine ulaştığı için B7 ve B8 paketlerine teklif veremedi. Türk Telekom ise bu iki paketi satın aldı. Buna göre Turkcell ve Türk Telekom 3.5 GHz frekansında 1×80 MHz ve 1×20 MHz frekanslarını birleştirerek daha yüksek hızlı internet sağlayabileceği belirtildi.
Faturalar ikiye katlanacak
5G için toplam olarak; Turkcell: 1 milyar 224 milyon dolar, Türk Telekom: 1 milyar 94 milyon dolar, Vodafone: 627 milyon dolar frekans bedeli ödeyeceği açıklandı. Bu üç şirketin toplam 2 milyar 945 milyon dolar ödemeyi kabul etmiş olmaları halka daha hızlı internet hizmeti vermek istemelerinden kaynaklı değil. Bu ihale beraberinden milyonlarca yeni telefonun halka dayatılacağı anlamına gelirken, bugüne kadar ödediğimiz faturalar ise ikiye hatta üçe katlanacak. Bunun dışında sağlığımızla ilgili soru işaretleri ise cevaplanmış değil. Bugüne kadar var olan baz istasyonlarının yaydığı radyasyonun tartışılmıyor olması dikkat çekici.
Hem yeryüzü hem uzay!
Bununla da bitmiyor 5G’nin yaygın olarak kullanılmaya başlanmasıyla yüksek enerji tüketimi ortaya çıkacak. 4G için geniş aralıklarla kullanılan baz istasyonları, 5G ile birlikte 150 metreye inecek. Yani sokaklar, caddeler, binalar bu istasyonlarla adeta işgal edilirken, uzayda verici sayısı binlerce artacak. Bu kirlilik yeryüzüne ve göklere kadar uzanırken, bu sürecin biz sıradan insanların yararına olacak bir işmiş gibi sunulması bizleri yanıltmamalı.
Kapitalizmin hedefi
Kapitalizmin Endüstri 4.0 olarak adlandırdığı ‘devrim’, nesnelerin (IoT) ve hizmetlerin interneti ile siber fiziksel sistemlerden oluşan bir yapı olarak tarif ediliyor. Endüstri 4.0 aşamaları içerisinde en kilit kavram olan IoT yani nesneler (üretilen metalar), fiziki ve sanal ortamları birbirine bağlayıp bilgi paylaşımıyla akıllı bir ağ oluşmasını sağlamak, karşılıklı etkileşim esasında gerçek zamanlı analiz edilebilme ve bu durumun sermaye adına değerli kılınır hale getirilmesi hedeflenirken, bu durum Endüstri 4.0’ın olmazsa olmazı olan 5G teknolojisi ile mümkün olacak.
Sermayeye yeni değer zinciri
5G teknolojisi ile üretim süreçlerinde fiziksel işlemleri siber-fiziksel sistemlerle izlemek, fiziksel dünyanın sanal bir kopyasını oluşturmak ve merkezi olmayan kararların verilmesini sağlamak kapitalizmin hedefi. Nesnelerin interneti ile siber-fiziksel sistemler birbirleriyle ve insanlarla gerçek zamanlı olarak iletişime geçip işbirliği içinde çalışabileceği ve hizmetlerin interneti ile hem iç hem de çapraz örgütsel hizmetler sunularak değer zincirinin sahibi sermaye tarafından yeniden değerlendirilmesini destekliyor.
Dünya hastalanacak!
‘Mikrodalga Gezegenimiz’ adlı kitabında, “Kablosuz Devrimin Çevresel Etkilerini” kaleme almış olan Arthur Firstenberg, ‘Yeryüzünde ve Uzayda 5G’yi durdur’ başlıklı bir kampanya yürüterek, 5G’nin insanlar, hayvanlar ve bitki yaşamı üzerindeki olası sağlık etkileri hakkında, çok sayıda hakemli araştırmayı bir araya getirdi. Firstenberg, “1995 yılında, cep telefonlarının henüz kullanıma başladığı günlerde Avustralya’dan Sarah Benson, 1 yıl içinde baz kulelerinin tüm doğal yapılar üzerinde mantar gibi filizlenmeye başladığını belirterek, baz istasyonlarının kurulduğu bölgelerde, arıların kaybolduğunu ortaya koyan raporları bana gönderdi” dedi.
3 bin doktor uyardı
İspanya’da biyolog Alfonso Balmori, bir baz istasyonunun yakınındaki apartman terasında kurbağa yavrularını nasıl yetiştirdiğini belirterek, radyasyondan korunduğunda hepsinin geliştiği, baz istasyonuna maruz kaldığında ise kurbağa yavrularının hepsinin öldüğünü bildirdi. İngiltere’de, baz istasyonlarının kurulmasıyla birlikte ev serçesi sayısı hızla düştü ve nesli tükenmekte olan türler listesine eklendi. 15 Ekim 2018’de yayınlanan bir çalışmada ise Porto Riko yağmur ormanlarında böceklerde 30-60 kat arası azalmalar olmasına dikkat çekildi.
Arı popülasyonu azaldı
Çalışmalar, 1990’lı yıllarda başlamış ve böcek popülasyonlarının aniden ve hızla düştüğü 1997’ye kadar böyle bir düşüşün görülmediği kaydedilmiş. Ölümlerin yaşandığı tarihte Porto Riko’nun her yerinde baz istasyonları inşa edildi ve arılar dahil kurulu bulunduğu çevrelerde ciddi popülasyon düşüşleri yaşanmaya başladı. (New York Times’taki ‘Here’s Insect Apocoplypse’ başlıklı makale)
Dünya da saklanılacak yer olmayacak
Arthur Firstenberg, “İnsanlara, hayvanlara ve bitkilere verilen zararın 10 bin vakanın üzerinde olduğu doğrulanmıştır. Hakemli çalışmalar 5G inşa edilirse, radyasyon seviyeleri her yerde neredeyse bir gecede 10 ila 100 kat artacağını göstermektedir. Dünya üzerinde tam anlamıyla saklanacak bir yer olamayacak. Halihazırda var olan radyo frekansı radyasyon seviyelerinin yaşam kalitesine yansıdığı gibi nüfusun ve çevrenin sağlığı üzerindeki etkileri; çocuklarda bile yüksek kanser, nörolojik hastalık, kalp hastalığı ve diyabet oranları; kuş, arı ve kelebek popülasyonlarında azalma ve sağlıksız ormanlar her yerde görülebilmektedir” sözleri dikkat çekici.
Halk sağlığı tehlikede
Konunun uzmanı bazı bilim insanları, 5G teknolojisinin yaydığı radyasyon miktarının insan sağlığı için tehlikeli boyutlarda olabileceğini dile getiriyor. 5G (5th Generation), yüksek frekans ve yüksek bant genişliği kullanıyor. 10 Gbit hızda ve çok düşük gecikmeye sahip internet sağlayabilen 5G, 28 ila 100 GHz frekanslarda çalışmakta. Bu da 5G’nin, 4G’den yaklaşık olarak 1000 kat daha hızlı olması anlamına gelirken, ortalama her 150 metrede bir güçlendirici antenlerle desteklenmesi gerekecek.
DSÖ: kanser yapabilir
2011 yılında Dünya Sağlık Örgütünün (WHO) kanserle ilgili araştırmaları değerlendiren alt kuruluşu olan IARC, genel olarak mobil iletişim sistemi radyasyonunu ‘potansiyel kanser yapabilir’ sınıfına koymuştu. 1,5 milyon kişiyi kapsayan ve 10 yıl süreyi aşan, özellikle 3 büyük epidemiyolojik çalışma bulunuyor. Bunlar; Uluslararası interfon araştırması, Danimarka araştırması ve Kadınlar araştırması (Women Study). Bunlardan elde edilen sonuçlara göre Elektro Manyetik (EM) radyasyonun ‘ısıl etki’yle vücut sıcaklığını arttırdığı kanıtlanmış.
Zarar vermediği kanıtlanmadı
Düşük seviyeli ve insana zarar vermeyen radyasyon yaydığı gerekçesiyle sessiz kalınan 5G uygulamasına, Helsinki Üniversitesi’nden moleküler biyoloji profesörü Dariusz Leszczynski Euronews’e yaptığı değerlendirmede, “5G emisyonlu radyasyonun etkilerinin biyomedikal olarak araştırılmadığını, 5G’nin güvenli olduğu görüşünün düşük seviyeli radyasyon sağlığa zararlı değildir varsayımına dayandırıldığını” belirtmişti.
‘Halk kobay değildir’
Belçika hükümeti 2020 yılında Brüksel’de 5G şebekesinin kullanıma sunulması amacıyla radyasyon kurallarını esnetmişti. Çevre Bakanı Celine Fremault bu esnetme sonrası 5G şebekesi için hizmet veren antenlerden yayılan radyasyon miktarının tespit edilemediğine dikkat çekerek bu kararı iptal etmişti. Bakan Fremault, “Brüksel halkı kobay değildir. İnternetin hızlanması için halkın sağlığını riske atamam” ifadelerini kullanırken, İsviçre Doktorlar Birliği ise “Mevcut radyasyondaki bir artışın sağlık açısından bir etkisi olmadığı bilimsel olarak kanıtlanmadığından dolayı bu teknolojinin reddedilmesi gerekiyor” açıklamasında bulundu.








