Suriye’de Erdoğan’ın kardeşim dediği Esad’ın devrilmesinin üzerinden bir sene geride kaldı. Esad devrildi ve yerine El- Kaide kökenli, Erdoğan’ın desteklediği Şara geçici hükümeti Suriye devletinin dümenine geçti. Şara’nın kim olduğunu bilmeyen yoktur. Bakmayın kılık kıyafet değiştirdiğine. Türkiye’de bir atasözü vardır; insan yedisinde ne ise yetmişinde de odur. Hele Ortadoğu şartlarında bu söz daha geçerlidir. Halen Dürzilere ve Alevilere yaptıklarına bakılınca bu söz daha bir anlamlı oluyor. IŞİD’e karşı gelen ve onu yenilgiye uğratan YPG’ye de ilk fırsatta saldırması da olanak dâhilindedir. En büyük desteği de AKP- MHP iktidarından alıyor. Cumhur ittifakının neden Şara’nın katliamlarına sessiz kaldığını anlamak için Kahramanmaraş, Çorum ve Sivas katliamlarındaki yaşananlara ve fotoğraflara bakmak yeterli olacaktır. Üç hilal Kahramanmaraş’taki Alevi evlerinin ve iş yerlerinin kapılarına resmedilmişti. Aynı işaretlemeler Suriye’de yapılıyor ve insanlar katlediliyor. Bir sene geçmesine rağmen istikralı bir gelişme yaşanmıyor Suriye’de. İsrail ve Türkiye Suriye üzerinden iç politikalarına malzeme toplamaya devam ediyorlar. İsrail Gazze’deki bombalamalara devam ederken Suriye’nin güneyini de işgal etmeyi ihmal etmiyor. Her ne kadar ABD İsrail’i Şam hükümetiyle bir işbirliğine davet etse de Suriye İsrail’in işgal ettiği toprakları geri vermediği müddetçe bir antlaşma olmayacağını ifade etti. Her ne kadar özel temsilci Barrack İsrail ile Türkiye’nin arasının iyi olmasını dilese de bu dilek yerine gelmiyor. Çünkü Barrack devamlı olarak günlük olaylara göre açıklamalar yapıyor ve bu da kafaları karıştırıyor. Suriye’de demokrasinin yerleşmesinin zor olduğunu burada monarşi ile yönetilmesinin daha kolay olduğunu söyleyerek SDG’ye ters düşen sözler dile getirdi. Sormak lazım kendisine ABD’de olan demokrasi neden Orta Doğu’da gelişmesin? Neden demokrasiye karşısınız? Bunun tek bir cevabı olabilir o da çıkarlarına ters düştüğündendir.
Yazının başlığı sekiz aralık ve bir sene sonra savaş yeniden alevlendi ve TSK Suriye’ye giriş yaptı. Bir yandan İmralı görüşmeleri devam ederken Rojava’ya saldırma hazırlığının sebebi ne olabilir? İç siyasette battıkça senelerdir Suriye bataklığından da çıkamıyorlar. İktidar eğer Kürt sorununu çözmek istiyorsa kendi topraklarındaki sorunları çözerek işe başlamalı. Kendi sorunlarını çözemeyen bir yönetim başka ülkelerin sorunlarını nasıl çözecek? Rojava’da Kürt gençleri canlarını feda ederek IŞİD’e karşı savaştılar ve büyük kazanımlar elde ettiler. Dünyanın takdirini kazandılar. Bu kazanımlarını kaybetmeye de hiç niyetleri yok. Demokrasinin, barışın ve özgürlüğün yeşerdiği bir coğrafyada buna kimse engel olamaz ve olmamalıdır da. Senelerdir savaş ortamından çıkmayan bir ülke oldu Türkiye. Maddi ve manevi çöküntü insanların canına tak etti. ‘Terörsüz Türkiye’ derken neden Suriye’de HTŞ terör örgütüne destek veriyorsunuz? Çabalarınız barış ve demokrasi için olsun savaş için değil.
***
Dersim’de ahlaksız yetkili insanlar fuhuş operasyonuyla gözaltına alındı. Asimilasyon politikalarının başka bir versiyonu çoktandır devredeydi. Öldürmekle, cezaevine koymakla ve sürgüne göndermekle asimilasyon uğraşları başarılı olamadı. Şimdilerde toplumun ahlaki değerleriyle oynayarak asimile politikası devreye sokuluyor. Dersim kültürü farklıdır bu farklılık onun inanç ve kimliğinden gelen asaletidir. Gençlerimizi fuhuş ve uyuşturucu bataklığına sürükleyen kişiler bu asaletin düşmanıdırlar. Munzur üniversitesinde yaşanalar utanç vericidir. Artık bu duruma aileler de dur demelidir. Toplum olarak bu mafyalaşan güruha karşı koyma zamanı gelmiştir. Doğamızı avcılardan, şirketlerden toplumumuzu da ahlaksız insanlardan kurtarmalıyız. Cem Tekinoğlu gibi birçok kişi aramızda. Onları adaletin önüne çıkartmalıyız. Siyasi parti üyeliğine sığınıp kendini koruma altına alıyorlarsa ve ait olduğu parti de bu kişiye yaptırım yapmıyorsa o partinin de ahlakından şüphe ederim.









