İÇERİDEN
Maraş-Elbistan E Tipi Cezaevi’nden Adil Abi şöyle diyor: “Nasıl bir coğrafyada yaşadığımızı anlatıp, başını ağrıtmak niyetinde değilim. Ama ne acıdır ki, insanlığa beşiklik eden Ortadoğu, ataerkil zihniyetin gelişmesiyle beraber, acılara, trajedilere, savaşa, talana, göçe ve benzerlerine merkez olmuş durumda. Oysa hem insanlığa beşiklik etmiş ve aynı zamanda yaşamı ilmek ilmek örmüş ve tohumdan tutalım, hayvanlara kadar bu topraklar üzerinde yetiştirmiş. Tüm yaşamın annesi olan toprak, şu an inim inim inliyor. Toprağa eş olan ya da yakın olan, yani yaşamı doğuran kadın da, toprak kadar talana, zulme, sömürüye maruz kalıyor. Tarihi yaratan ve yaşayanları tarihsiz sayıyorlar. Tarihe yabancı olanlar ise tarihe sahip çıkıyorlar. Trajedi ve zulüm bu olsa gerek. Böyle olmasına rağmen Ortadoğu’da Kawalar, Dehaqların karşısında hep durdular ve şu anda torunları o mirasa sahip çıkıyorlar. Bu duygularla, özlemle, umutla, Newroz’unuzu kutlarken, özgür bir ortamda Newroz’u kutlamak umuduyla, Newroz piroz be!”
* * *
Yeni açılmış bulunan Afyonkarahisar 1 nolu T Tipi Cezaevi’ne sürgün edilenlerden Mehmet Sıraç Keskin şöyle diyor: “Zaten biliyorsunuz, 12 Şubat’ta buraya getirildik. Başta hepimizi tekli odalara koydular. 15 arkadaşımızı belli periyotlarla koğuşlara göndermiş olsalar da, ben İsmail Çevik ve Yusuf Birkan halen tekli odalarda ayrı ayrı tutuluyoruz. Dün ilk defa üçümüz birlikte aynı havalandırmada 2.5 saat havalandırmaya çıkardılar. Öncesinde ancak günde bir saat birbirimizi göremeyecek havalandırmalara çıkıyorduk. Tüm arkadaşlarımız koğuşlara götürülseler de, biz neden halen burada tutuluyoruz, resmi bir bilgi almış değiliz. İdarenin söylediğine göre, üçümüz koğuşlara verilmeyecek, tekli odalarda tutulacağız.
Hangi gerekçeyle bunu yaptıklarına dair resmi bir belge vermelerini bekliyoruz. Vereceklerini söylediler. Gerekçelerini öğrendikten sonra ilgili yerlere yazıp, hukuki başvurularımızı yapacağız. Diğer arkadaşlarımızdan haberdar değiliz. Dolayısıyla net bir şey söyleyemiyorum. Sağlığımız iyi sayılır. Moralimizi koşullar ne olursa olsun, güçlü tutmaya çalışıyoruz. Avukatlarla görüşme talebimiz vardı, bekliyoruz. Umarım fazla gecikmezler. Bu arada Bandırma’dayken 3’ten fazla arkadaşımız, hücre cezası aldıkları için, infazı yakmışlardı. Burada da aynı gerekçeyle benim ve İsmail Çevik’in infazı yanmış oldu. Türkiye ne zaman özgürleşir, biz de o zaman özgürlük şerbetinden içeriz. Newroz’un direniş ruhuyla selamlıyor, saygılar sunuyorum. 10 Mart 2020”
* * *
Deniz Şah, bulunduğu Bolu F Tipi Cezaevi’nde 2020 yılının Şubat ayında uğradıkları hak ihlallerini şöyle sıralıyor: “Süleyman Matur, Emrah Doğan, Caner Koç, Murat Kurt, Emrah Yayla, Latif Mollaahmetoğlu, Veysel Şahin, Ayberk Demirdöğen, Metin Yavuz, Mehmet Manas Doğanay ve İlhan Kaya’ya verilen çeşitli disiplin cezaları aldılar. Bu disiplin cezalarının kimilerinin infazı devam ediyor. Veysel Şahin ve Musa Kurt, diş için dilekçe verdiler ama bir aydır çıkamıyorlar. Deniz Şah, göz rahatsızlığı için ancak üç ay sonra revire çıkabildi. Şimdi de gözlüğün çerçevesi için sıra bekliyor. Burada bulunan mahpusların odalarına sabah sayımında baskın arama yapılıyor. Genel aramalarda kimi eşyalar yırtılıyor ya da askılık gibi yasak olmayan malzemelere el konuyor. İçinde Nazım Hikmet’ten ve Atilla İlhan’dan alıntılar olan bir deftere, ‘örgütsel döküman’ denilerek el konuldu. 17 Şubat 2020 günü genel arama var, denilerek mahpusların üç saatlik sohbet hakkı kullandırılmadı.
* * *
İbrahim Sütçü, yargılandığı dosyadan haksız yere 18 yıl hapis cezası aldı. Cezası İstinaf Mahkemesi’nde onaylandı ama şimdi dosyanın gittiği Yargıtay’da bozulmasını bekliyor. Önce Osmaniye 2 nolu T Tipi Cezaevi’ndeydi. Daha sonra yeni açılan Konya-Ereğli T Tipi Cezaevi’ne sürgün edildi. Orada 18 yıl hapis cezası almış biri gibi değil, ağırlaştırılmış müebbet hapis almışçasına tek kişilik hücrede tutuluyor. Ne orada bulunan başka mahpusların yanına veriliyor ne de başka bir cezaevine sevk istemi kabul ediliyor.
* * *
Kandıra 1 nolu F Tipi Cezaevi’nde bulunan Özlem Taşdemir, 5 Mart 2020 günü yazdığı mektupta, “262 gündür ölüm orucunda olan Grup Yorum üyeleri İbrahim Gökçek ile Helin Bölek’in, adil yargılanma hakkı için ölüm orucunda olan Mustafa Koçak’ın ve 19 Şubat 2020 gününden itibaren ölüm orucunda olan Özgür Karakaya ve Didem Akman’ın sesini duydunuz mu” diye soruyor.
* * *
Yeni açılan Afyon 1 nolu T Tipi Cezaevi’ne sürgünler devam ediyor. Bu hafta da İstanbul-Maltepe’den Afyon’a 6 mahpus gönderildi. Sürgün edilen kişilerin isimleri şöyle: Menduh Kılıç, Yılmaz Koçak, Mehmet Faik Datlı, Musa Boztepe, Mehmet Soylu, Hamid Çelik. Akraba ve arkadaşlarının dikkatine…
* * *
Şakran Cezaevi kampüsünde bulunan tüm cezaevlerine gazete getiren-veren gazete bayinin “Bende Yeni Yaşam gazetesi yok; o nedenle vermiyorum ya da veremiyorum” şeklinde kendini savunması anlamsız. Herhangi bir bayinin “Ben şu gazeteyi beğenmiyorum; o nedenle satmam” deme lüksü ise hiç yok. Bulunduğu yerdeki insanların okumak istediği gazeteyi getirmek ve satmak zorunda. Kaldı ki, Türkiye’deki tüm gazeteleri, bir tek şirket dağıtıyor. O şirket de, ben senin gazeteni satmam, diyemiyor. O nedenle, Şakran cezaevlerindeki okurlarımız, her ay okumak istedikleri gazete listesine Yeni Yaşam’ı yazmalı. Cezaevi yönetimi bu listeyi söz konusu gazete bayisine göndermeli-vermeli. Söz konusu bayi de, satılacak gazeteleri Başbayi’den istemeli. İzmir’de bulunan Buca-Kırıklar F Tipi cezaevlerindeki okurlarımız gazetemize ulaşabilirken, Şakran’daki okurlarımız, nasıl olur da, gazetemizi okuyamazlar? Cezaevi idaresi de, bu konuda suçu gazete bayisine nasıl atabilir? Bunun mantıklı bir izahı var mı?
MEKTUBU GELENLER
Özlem Taşdemir – Kandıra 1 nolu F Tipi Cezaevi
M. Sıraç Keskin – Afyon 1 nolu T Tipi Cezaevi
Adil Abi – Maraş-Elbistan E Tipi Cezaevi
Hüseyin Güçlü – Şakran 2 nolu T Tipi Cezaevi
Bêhrûz Şucayi – Şakran 2 nolu T Tipi Cezaevi
Posta Kutusu: 253 Yenişehir ANKARA e-mail: aykol267@gmail.com