“Yasak kitaplar okuyorum, Ana bu kitapları okumayı yasaklıyorlar, çünkü bizim yaşantımız üzerine gerçekleri yazıyorlar orada.. Eğer bizim evde bulunursa, beni hapse gönderirler…gerçeği bilmek istediğim için hapse gönderirler. Anlıyor musun? Niçin yapıyorsun bunu, Pavel? diye sordu anası. Oğlan başını kaldırıp anasına baktı, sakin cevap verdi. Gerçeği bilmek istiyorum Ana” dedi. Maksim Gorki’nin ‘Ana’ adlı romanından.
***
Farklı nedenlerle yasaklanmış, okuruyla arasına çeşitli engeller konmuş ve hemen hemen herkesin hayatında, düşünce ve iç dünyasında bir biçimde yer edinmiş kitapların; kimi zaman hazin, kimi zaman trajik, kimi zaman da komik yasaklanma hikayeleri vardır. Her defasında artık kitap yasağı kalmadı deniyor ama yasaklar devam ediyor. Son olarak (öyle diyelim belki son olur) daha dün bir dizi yasaklama ve toplatma kararı çıktı. Toplanan ve yasaklanan kitaplar ağırlıklı olarak muhalif yayınlar. Birçok kitap ve derginin toplatılması için bazı illerdeki kitapçılara mahkeme kararı gönderildiği belirtildi. Yasaklanan ve toplatılma kararı alınan kitap ve dergilerden bazıları şöyle; “Karın Ağrısı” dergisi, “Emperyalizme, Faşizme Karşı Devrimci Gençlik” isimli dergilerin kimi sayıları ile “Hikmet Kıvılcımlı Hayatı ve Eserleri” kitabı.
***
Bir önerge üzerine ilgili bakanlığın açıklamasına göre, Türkiye’de 1952’den beri hakkında toplatma, yasaklama ve yayın durdurma kararı verilen 22 bin 601 yayın varmış. Bu listedeki kitaplardan bazılarının toplatma ya da yasaklama kararının yine mahkemelerce kaldırıldığı halde, resmi listenin güncellenmediğini, bu nedenle bakanlıktaki “yasak kitap” listesinin çok kabarık olduğu söyleniyor. Dahası kitapçılarda yasal şekilde satılan bazı kitaplar ise ev baskınlarında bulunduğunda, delil olarak iddianamelere giriyor. Hatta bazı iddianamelerde, yasaklama kararı olmayan kitaplar bile suç deliline dönüşüyor. Öte yandan internette yayınlanan birçok gazete ve dergi sayfalarına yönelik mahkemelerce sansür ve engelleme kararları sürüyor. Cezaevlerindeki kitap yasakları zaten müdüre, gardiyana havale edilmiş durumda. Yasakların ve kısıtlamaların bir türlü sonu gelmiyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvuruda Türkiye’nin en fazla başvuran ülkelerin başında yer alması en önemli hak ihlallerinin düşünce ve ifâde özgürlüğünün kullanılmasına yönelik olarak gerçekleşmesi, bunun en bariz belgesi.
***
Bu ülkede özgür düşünceye pranga vurmak hiç eksik olmadı. Türkiye tarihi itibariyle kitaplarla hep sorun yaşamış bir ülke oldu. Bugün de Türkiye’de demokrasinin temel koşulu olan düşünce ve anlatım özgürlüğünün demokratik rejime uygun bir tarzda düzenlenmeyişi sonucunda kitap, gazete ve dergi toplatmalar, yazarlar ve gazeteciler için verilen mahkumiyet kararları gündemden eksik olmuyor. Henüz basılmamış, kitap haline getirilmemiş çalışmalara bile el konuyor, yok edilmeye çalışılıyor. Halka gerçeği yansıtmaya çalışan kimi muhalif yayın organları kapatılıyor, gerçeği yazmaya çalışan gazeteciler gözaltına alınıp tutuklanıyor. İfade özgürlükleriyle ilgili hassasiyet konusunda bugün dünyada -şiddet övgüsü, ırkçılık ve nefret söylemi dışında görüşü ne olursa olsun yasaklama ve engelleme çağdışı sayılıyor. Egemenlerin düşünceyi suç sayan hukuk anlayışı, “yalnız ve yalnızca benim gibi düşüneceksin”in en açık ifadesidir. Oysa insanın nesnel gerçeklikten, var olan hayattan kopuk duyuş ve düşünüşünün olamayacağı bir gerçektir. Devleti devlet yapan fonksiyonlarından biri de siyasi otoritenin kendi görüşünün dışına taşan görüşlerin de seslendirilmesine olanak sağlamaktır. İnsanın yaşamını daraltan, varlığını yok eden, özgürlüğünü kısıtlayan her uygulama, yalnız yazarın, düşünürün değil, doğrudan doğruya halkın varlığına yönelik bir saldırı olarak düşünülmelidir. Özgürlüğün en önemli unsurlarından biri, demokratikleşmedir. Bunun gerçekleşebilmesi de bir zihniyet değişikliğini gerektirmektedir.
Düşünce ve anlatım özgürlüğünün ilk aşaması, düşüncenin serbestçe oluşumu ve gelişimi için gerekli ortamın hazırlanmasıdır. Toplumu ve toplum hayatını kıskaç altına alan zihniyete ve yasaklara karşı, uyanık ve uyarıcı olmak, cesur ve mücadeleci olmak zorundayız.