• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
8 Temmuz 2025 Salı
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Kültür

‘Güney ile birlikte Kürtler sinemada bir karakter oldu’

9 Eylül 2019 Pazartesi - 13:33
Kategori: Kültür, Manşet

Türkiye sinemasında “çirkin kral” lakabıyla tanınan Yılmaz Güney’in bugün 35’.ci ölüm yıldönümü. Hayatının 12 yılını cezaevinde geçiren Güney, 9 Eylül 1984’te sürgün yıllarını yaşadığı Paris’te mide kanseri sebebiyle yaşamını yitirdi. Eserleriyle yurt içinde ve yurt dışında çok sayıda ödülün sahibi olan Güney, 114 filmde oyuncu, 26 filmde yönetmen, 15 filmde yapımcı, 64 filmde ise senarist olarak yer aldı. Mezopotamya Ajansı’ndan Lezgin Akdeniz, yönetmen İlhami Bakır ile Yılmaz Güney ve onun sinemasının ne anlam ifade ettiğini konuştu.

Türkiye sinemasında

Kürtler Türkiye sinemasında Kürtlerin ilk kez Güney ile birlikte sınıfsal bilinç kazanan karakterler olarak yer almaya başladığına dikkat çeken Bakır, “Türk sinemasında Kürt karakterlerin temsiliyeti son derece problemlidir ve tamamen sömürgeci zihniyetin çizdiği bir klişe Kürt tipi söz konusudur. Türk sinemasında Kürtler karakter olarak değil tip olarak yer alırlar. Tutucu, törelere esir, töre ve namus cinayeti işleyen, bozuk ve komik bir Türkçe ile konuşan, kaba, cahil bir Kürt tipi yıllar yılı Türk sinemasında temsil edilmiştir. İlk defa Türk sinemasında Güney ile birlikte Kürtler bir karakter olarak yer almaya başlamış.” şeklinde konuştu.

‘Kürt hikayeleri’

Güney’i Kürt sinemasının dengbêji olarak değerlendiren Bakır, devamla şöyle dedi: “Onun çok özgün bir hikaye anlatıcılığı vardır ve bu gücünü Kürt hikaye anlatıcılığından alır. Kürt olup tıpkı Güney gibi Adana’da yetişmiş olan ve Türk edebiyatının birkaç büyük isminden biri olan Yaşar Kemal de anlatım gücünü, katmanlı anlatımını Kürt halk hikaye anlatıcılığından almıştır. Sanırım Güney’i ve Yaşar Kemal’i özgün kılan da bu özellikleri. Kürt özgürlük mücadelesinin bu kadar geliştiği, çatışma ve çelişkilerin bu kadar yoğunlaştığı, mücadele biçimlerinin bu kadar zenginleştiği ve binlerce çarpıcı hikayenin boy verdiği bir dönemde bu kadar birbirine benzer hikayeleri birbirine benzer biçimde anlatan Kürt sinemacılara, Yılmaz Güney filmlerini tekrar tekrar izlemelerini öneririm.”

‘Güney sineması Kürt sinemasına dahildir’

Güney’in filmlerinde işlediği konular itibariyle Kürt sineması içerisinde değerlendirilip değerlendirilmeyeceği tartışmasına ilişkin de Bakır, şunları ifade etti: “Yılmaz Güney filmlerinde Kürt, Türk, Arap, Çerkes her etnik kimlikten insanı görsek de bu filmlerdeki karakterlerin hepsi de Türkçe konuşmaktadır. Yılmaz Güney filmlerinin dili Türkçe’dir. Buradan bakıldığında Yılmaz Güney bir Türkiye sinemacısıdır. Ancak gerçekten de Yılmaz Güney sinemasını, Türkiye ve dünya sineması içerisinde bir yere getiren Umut, Endişe, Sürü ve Yol gibi filmler konu olarak Kürt karakterleri, Kürt coğrafyasını, Kürt sosyolojisini ele alır. Kürtlerin ulusal ve sınıfsal çelişkilerine, bir sömürge olan Kürt coğrafyasına ve Kürt sömürge kişiliğine dair çok önemli analizler yapar. Bu filmlerin dili Türkçe olsa da ki filmlerin dilinin Türkçe oluşu onun bir tercihi değil, dönem koşullarının buna izin vermemesi ile ilgilidir. Bir Kürt sinema tarihi yazıldığında Yılmaz Güney ve bu filmler göz ardı edilerek bir tarih yazılamaz. Buradan bakıldığında Yılmaz Güney sineması Kürt sinemasına dahildir.”

DİYARBAKIR

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

HDP Hewler’den sonra Süleymaniye’ye geçti

Sonraki Haber

Silopi’de sinema ve tiyatro günleri başladı

Sonraki Haber

Silopi’de sinema ve tiyatro günleri başladı

SON HABERLER

‘Gülen’ ve ‘Güldürenler’!

‘Satın alıyorum, öyleyse varım…’

Yazar: Yeni Yaşam
8 Temmuz 2025

‘Ama emperyalizm’ diyorsak…

Kriz anları ve teori…

Yazar: Yeni Yaşam
8 Temmuz 2025

Yazarlar

Emniyet Kemeri Takılıydı… Ama O Yine de Düştü!

Yazar: Yeni Yaşam
8 Temmuz 2025

Direniş başarıldı; sıra Demokratik Toplum’un inşasında (2)

Direniş başarıldı; sıra Demokratik Toplum’un inşasında (2)

Yazar: Yeni Yaşam
8 Temmuz 2025

Siyasi kayyumun yasal dayanağı iptal edilir mi?

Siyasi kayyumun yasal dayanağı iptal edilir mi?

Yazar: Yeni Yaşam
8 Temmuz 2025

Sanatçıda ideolojik ve ahlaki duruş estetik kavrayış

Barış umudu varken…

Yazar: Yeni Yaşam
8 Temmuz 2025

Hakikatin ruhu, yolda birlik, tarihi sorumluluklarımız (2)

Aşure: Kadim bir hafızanın ortak yaşam sofrasına dönüşü

Yazar: Yeni Yaşam
8 Temmuz 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır