Kapılarının hemen dışındaki küçük sebze bahçeleri, iki öküzü, bir çift öküz ile sürebileceği kadar toprağı, tek eniği, bir ineği, on aded koyunu ve keçisi olandır çiftçi.
Bu varlıklar ayakta tutar, kaliteli ve istikrarlı bir beslenme sepeti sağlar çiftçiye. Yani her yıl ektiği ürününde ayırdığı tohumuyla bahçesinde sebzesini yetiştirir. Bahçesindeki birkaç meyve ağacından meyvesini toplar. Çardağına sardığı asmasından üzümünü sağlar. Sebze ve yemek artığıyla 10-15 tavuk besler. Yetiştirdiği inek ve koyunlardan sütünü, yoğurdunu, yağını ve peynirini ekmeğine katık yapar. Beslediği hayvanların dışkısı ile toprağını besler. Dünyaya hiç çöp bırakmayacak bir döngüde yaşar.
“Efendidir” onlar
“Efendidir” onlar. Çok kazandıkları için değil, muhanete muhtaç olmadan, kendi ihtiyaçlarını üretebildikleri için. Efendidirler çünkü dalından kopardığı sebzenin en tazesini yerler. Efendidirler çünkü besin bakımından en zengin ürünlerle beslenirler.
Bilgedirler
Bilgedirler, doğayla dostane bir yaşamları var çünkü.
Bilgedirler çünkü doğaya zarar vereceklerini bildikleri için üretimlerinde zehir kullanmazlar. Doğa da onları ödüllendirir, besin bakımından en zengin ürünlerini onlara sunar. Doğayla dostlukları sayesinde yedikleri de yaşamları da kalitelidir. Doğa onları bu tarzlarından dolayı ayrıcalıklı kılar, ödülendirir; “efendilik” mertebesine yükseltir.
Küçük çiftçidirler
Çok arazide değildir gözleri. Çok arazide gözü olanlar ağalardır. Zorbadır ağalar. Gericidirler. Tarımı geliştirmezler. Küçük çiftçi (efendiler) ve bilgedirler. Tarım bu efendilerin sayesinde gelişti. Bugünlere böyle gelindi. Ağalar arazi ölçeğini büyütüp fazla ürün elde ederken, efendiler küçük ölçek arazilerinde yüksek verim elde etmek için çalışıp, çabalayıp, tarımı geliştirdiler.
Bu böyle sürmedi
Kapitalizm, önce çiftçilerin “efendiliklerini” yok etti, bitirdi. Ardından eskinin efendilerini zehir temin edici şirketlerin marabası yaptı. Şimdi de tarımda uygulanan neoliberal politikalarla marabaları da yok etmek için maliyetleri artırıyor, ürün fiyatlarını düşük belirliyor şirketler. Bizde eski efendi yeni işçilerin (marabaların) maliyetleri her yıl artıyor, ürün fiyatı artmıyor diye nefes tüketiyor, rakamlarla ispat etmeye çalışıyoruz.
Elbette her aşamada hak arama amaçlı deşifrasyon çabaları sürmeli, sürdürülmeli. Ancak marabalar, nasıl ve hangi araçlarla yeniden “efendi- küçük çiftçi kılınır, bu konuda nasıl bir araya gelinir, ne türden dayanışmalar örülür buna kafa yormalı. Böylesi çabalar öncelikli olmalı.
Kısacası; “Efendisiz-küçük çiftçisiz” dünya güzel değildir, efendiler! …