Türkiye’deki son gelişmeleri değerlendiren gazeteci Fehim Işık, iktidarın yaptıklarına batılı ülkelerin sessizliğinin çıkarlarından kaynaklı olduğunu belirtti. Işık,CHP’nin yaptığı konferans için ise‘2011 koşullarına dönme arzusunda’ dedi
“Güvenli Bölge”, CHP’nin Suriye konferansı ve AB ile Türkiye arasındaki mülteci pazarlığı konularını değerlendiren gazeteci Fehim Işık, özellikle batılı ülkelerin ikiyüzlülüğüne vurgu yaparak bölge halkının özellikle de Kürtlerin kendi özgüçlerine güvenmesi gerektiğini belirtti. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın geçtiğimiz hafta BM Genel Kurulu’nda “Güvenli Bölge” konuşmasına değinen Işık, “Erdoğan’ın önce BM Genel Kurulu’nda, ardından Meclis’in açılışında yaptığı konuşma esasen Kürt düşmanlığının dışa vurumudur” diyerek şunları dile getirdi: “Bir diğer boyutuyla da işgal hedefinin dünyanın gözü önünde itiraf edilmesidir. Bir halkın yerinden edilerek yerine başka halklardan insanları yerleştirmeyi savunuyor. Bunu yaparken de kendileri açısından işgal ve imhayı içerdiği açık olan ‘Güvenli Bölge’ kılıfının ardına sığınıyor.”
Zamlar çöküşün göstergesi’
Erdoğan’ın bu planda ısrar etmesinin sebeplerini sıralayan Işık, bunlardan ilkinin mülteci kozu olduğunu, bir diğer gerekçesinin ise ABD ile Rusya arasındaki çelişkilerden yararlanarak sırtını Rusya’ya dayaması olduğunu belirterek, “Rusya’nın son dönemlerdeki adımlarından da anlaşılıyor ki Türk devletini cesaretlendiren bir tutum izliyor” dedi. Işık bu ısrarda üçüncü sebebin ise Erdoğan’ın iç politikada yaşadığı sıkışma olduğunu belirterek şunları söyledi: “Anketlerde dibe vurmaya başladığı yazılıp çiziliyor. Ülkenin ekonomik tablosu iflası gösteriyor. Ardı ardına yapılan zamlarla açığı kapamaya çalışan bir AKP-MHP iktidarı var.”
‘Fiili bir adıma yönelebilir’
Erdoğan’ın planını uygulamayı diğer aktörleri ikna etmese dahi deneyebileceğine dikkat çeken Işık, “Avrupa devletleri ile ABD’den şimdiye kadar suya sabuna dokunmayan açıklamalar dışında ciddi bir tepki gelmedi. Dolayısıyla Erdoğan’ın attığı her adımın ardından diğer aktörlerin tutumu ne olur, diye düşünerek değerlendirme yapmak, yanıltıcı olabilir. Açıklamalarına bakılırsa Erdoğan’ın önünde bir işgal planı olduğu ve bunu yaşama geçirmek için fiili bir adıma yöneleceği anlaşılıyor” diye konuştu.
‘Çıkarları için beklediler’
Batılı devletlerin Erdoğan’ın “güvenli bölge” planına ikna olup olmadığına değinen Işık, “Şimdiye kadar sessiz kalıp izleme pozisyonuna girmelerinin, ‘bekle gör’ politikasına yönelmelerinin esas nedeni çıkarlarıdır. Erdoğan’ın bölgeyi işgaline, Kürt soykırımına yönelmesine karşı çıkmayacaklar” dedi. Bu durumda Kürtlerin yapması gerekenin özgüçlerine inanmak olduğunu ifade eden Işık sözlerini şöyle sürdürdü: “Bölge halkı, özellikle de Kürtler öncelikle kendi özgüçlerine inanmalı; diğer yandan batılı devletlerin değil ama batılı kamuoyunun vicdanlarına seslenmeli ki batılı devletleri şimdiye kadar frenleyen etkenlerden biri de kendi kamuoylarıdır.”
‘Hep sessiz kalmadılar mı?’
AKP’nin Avrupa’ya karşı kullandığı mülteci kozuna da değinen Işık, “Türkiye ‘mülteci’ dedikçe etekleri tutuşan liderler, eğer Erdoğan vaatlerine bağlı kalırsa o zaman tüm saldırılara da sessiz kalacaklar. Buna şüphe yok. Nihayetinde Türkiye ve Kuzey Kürdistan’daki, Rojava’daki tüm hak ihlallerine, katliamlara sessiz kalmıyorlar mı?” diye konuştu.
‘Herkesi katmaları gerekirdi’
Son olarak CHP’nin geçtiğimiz hafta gerçekleştirdiği Suriye konulu konferansa da değinen Işık şunları dile getirdi: “CHP, Suriye’nin 2011 koşullarına dönme arzusunu bir konferansla teyit etti. Kürtsüz olmasının bir nedeni de budur. Bir açılım söz konusu olsaydı Kuzey Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ni, bölgenin etkin partileri ile sivil toplum örgütlerini, siyasetçilerini, önderlerini, entelektüellerini konferansa katardı. Bunu yapmayan, yapmaya cesaret edemeyen bir CHP var. Elbette CHP’nin tabanı ve üyeleri ile yöneticilerinin artık önemli bir kesimi CHP’nin merkezi gibi düşünmüyor. CHP alternatif olmak istiyorsa ulusalcı kamburdan kurtulmak zorundadır.”