Kuzey-Doğu Suriye’ye yönelik başlatılan operasyona ekoloji örgütleri tepki gösterdi. Mezopotamya Ekoloji Hareketi ve DEDEF yaptığı açıklamalarda, operasyonla bölgedeki doğal dengenin geri dönülmez biçimde tahrip olacağını belirtti
Savaşlarda insanlar öldürülürken aynı zamanda doğada yaşam mücedelesi veren tüm canlılar da bu katliamlardan nasibini aldığı bilinmektedir. Tarım arazileri, ormanlar, su havzaları ve akarsular geri dönülmez biçimde kirlenmektedir. Bu gerçeğe dikkat çeken Mezopotamya Ekoloji Hareketi yaptığı açıklamada, Türkiye’nin Kuzey-Doğu Suriye’ye gerçekleştirdiği saldırıya karşı UNICEF, UNESCO ve UNCHOR gibi uluslararası kurumları göreve çağırdı. Saldırının Kürtlerin, Arapların, Süryanilerin, Türkmenlerin ve diğer birçok halk ve inanç kesimlerinin IŞID’e karşı direnerek kurdukları ortak yaşam iradesi ve sistemine karşı gelişen bir savaş olduğuna dikkat çekilen açıklamada, “Toplumsal ekolojik temelde birlikte-barışık bir yaşam inşa edilmeye çalışıldığı böylesi süreçte bu saldırılar ancak devletler üstü sermayeye hizmet edecektir” denildi.
‘En büyük ekolojik tahribat’
Savaşların en büyük ekolojik tahribatlar olduğu vurgulanan açıklamada, “Her savaş bir felakettir. Bu saldırı da bölgedeki doğal dengenin geri dönülemez bir şekilde tahrip olmasına yol açacaktır” diye kaydedildi. Bölgede bulunan elektrik santralleri ve barajların bombalanarak hedef alındığı bilgisinin edinildiği aktarılan açıklamada, “Barajların bu şekilde tahrip edilmesinin yerleşim yerlerinde ve genel canlı hayatına büyük tahribatlara yol açacağını öngörebiliyoruz. Ormanlar, ağaçlar doğal bir yaşam alanı topyekün yok olacaktır. Diğer taraftan en temel yaşam hakkı olan temel sağlıklı gıdaya ulaşım ve içme suyu ihtiyacının karşılanması da imkânsız hale gelecektir. İnsan ve insan dışı doğanın onarılmayacak derecede tahrip olacağı bu savaşa hayır diyelim” denildi.
Barış savaş için kullanılıyor
Dersim Dernekleri Federasyonu (DEDEF) Kuzey-Doğu Suriye’ye yönelik yapılan operasyona tepki gösterdi. Ülkenin tarihi barış adının kirletildiği savaşlarla dolu olduğu belirtilen açıklamada, “Barışı talep ettikleri için binlerce bilim insanının terör suçundan yıllarca yargılandığı, bazılarının hüküm giydiği bu ülkede, ‘barış’ sözünü ‘Barış Pınarı’ adı altında savaşmak için kullanmak suç sayılmadığı gibi bir kahramanlık işareti. Bizler, barışa uzanan yolun asla savaşmaktan geçmediğini biliyoruz. Bu uğurda her gün ölsek, yaralansak, cezalandırılıp hapislerde çürümeye bırakılsak da barış istemekten vazgeçemememiz gerektiğinin farkındayız” ifadeleri yer aldı.
Savaş yıkımdır
Dünya Bankası Körfez Savaşı sonrası Irak’ta tarımsal faaliyetlere geçilebilmesi için 11 milyar dolar harcanması gerektiği vurgusu yapılan açıklamada, “Vietnam’da 2.2 milyar hektar orman ve tarım arazisi bombalama, mekanik temizleme, napalmlar ile çoraklaştırıldı. Direnişçilerin bulunduğu bölgede 1.5 milyon hektar (güney Vietnam’ın yüzde 10’u) orman ve ekili alanı yok etmek için 72 milyon litre herbisit (tarım zehiri) kullanıldı. Kullanılan herbisit olan ‘Agent Orange’ içindeki dioksin şu anda bile bitkiler, yiyecekler, yaban hayat, insan sütü ve yağ dokusunda teşhis edilebiliyor. Bu müthiş ekolojik yıkımın etkileri henüz tam anlamıyla giderilmiş değil” diye belirtildi.
Savaş yanlısı olunamaz
Doğa savunucuları, çevreciler ve ekolojistlerin savaştan yana olmasının eşyanın tabiatına aykırı olduğu ve doğa için mücadele, kendisi de doğanın bileşenlerinden biri olan insanın ölümünü değil yaşamını savunmayı şart koştuğu belirtilen açıklamada, “Doğa için mücadele, toprakların ve suların silahlarla zehirlenmesini değil, tohumlarla yeşillenmesini, tertemiz, gürül gürül çağlamasını şart koşar. Çünkü doğa için mücadele, toprağı anası olarak kabul eder ve verdiği savaş hem anaların gözyaşlarını durdurmayı hem toprak anasını gözü gibi korumayı gerektirir” denildi.
EKOLOJİ SERVİSİ