Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi eski Eşbaşkanı Kışanak ile DBP Eş Genel Başkanı Tuncel’in bölge mahkemesi tarafından verilen bozma kararı sonrası yargılandıkları davanın ilk duruşması Malatya 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlandı.
Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 18’inci Ceza Dairesi’nin, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi eski Eşbaşkanı Gültan Kışanak ile Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel’e verilen hapis cezalarını bozmasının ardından yargılandıkları davanın ilk duruşması Malatya 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı.
Duruşmaya Sebahat ve Gültan’ın yakınları, Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri, Tevgera Jinên Azad (TJA), DBP Eş Genel Başkanı Mehmet Arslan, DBP Eş Genel Başkan Yardımcısı Halide Türkoğlu, HDP Malatya ve Diyarbakır il ve ilçe eşbaşkanları, katıldı.
Kimlik tespiti ile başlanan duruşmaya Sebahat ve Gültan avukatları ile birlikte Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı.
Polisler salona izleyicileri almadı
Kimlik tespiti ile başlanan duruşmaya Sebahat ve Gültan, avukatları ile birlikte Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı. “Salon doldu” diyen polislere mahkeme başkanı üç defa izleyicileri almasını söylemesine rağmen polisler izleyicileri salonuna almadı. Ardından başlayan duruşmada ilk olarak Gültan Kışanak söz aldı. Gültan, “Ben daha önceki duruşmada savunmamı yaptım. Sebahat Tuncel hiç savunma yapmadığından öncelikle onun savunma yapmasını istiyorum” dedi. Mahkeme heyeti Gültan’ın talebini kabul ederek, Sebahat Tuncel’e söz hakkını verdi.
‘Mahkemeden de adil bir sonuç çıkamayacağını biliyoruz’
Sebahat savunmasına başlamadan önce herkesi selamladı. Ardından savunmasına başlayan Sebahat başlıklar halinde savunmasını yaptı. Sebahat’ın savunmasındaki ana başlıklar şu şekilde:
“Geçen duruşmada ifade veremedim ve kendimi savunamadan ceza verildi. PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi protesto etmek amacıyla DTK Eşbaşkanımız ve Hakkari Milletvekilimiz süresiz dönüşümsüz açlık grevine başladı. Ben ve Selma Irmak’ta bu greve destek verdik. Kritik bir aşamadaydık doktor raporu olmasına rağmen savunmam beklenmeden ceza verildi. Evet, Sayın Öcalan ile bir görüşme yapıldı ama tecrit tamamen kalkmadı. Fakat bizim açımızdan önemli bir aşamaydı. Sekiz arkadaşımız şahadete ulaştı, buradan ailelerine başsağlığı dileklerinde bulunuyorum. Ne yazık ki AKP iktidarı bu süreci değerlendiremedi. Şu an Rojava’da bir işgale başlamış. HDP’li vekilleri, eşbaşkanları tutukluyor. AKP ve MHP Kürt sorunlarında geleneksel baskıcı yöntemleri kullanıyor. 2015’ten bu yana yasa ve anayasal hakları askıya almış. OHAL rejimi ile karşı karşıyayız. Amaç sindirmek ve hapsetmektir. Bu yüzden mahkemeden de adil bir sonuç çıkamayacağını biliyoruz. Bunu diğer arkadaşlarımızın davasında da gördük.
‘Soruyorum; Yargı bağımsız mıdır?’
Yargı bağımsızlığından bahsediyor fakat kalkıp ‘onları bırakamayız’ diyor. Yargı kurumunun bağımsızlığı var. Fakat yargı siyasi iktidara göre karar vermek zorunda kalıyor. Yaptığım siyasetten dolayı yargılanıyorum. Gültan Büyükşehir Belediyesi eşbaşkanı ama yaptığı hizmetlerden dolayı yargılanıyor. Eşbaşkanlar, vekiller tutuklandı yetmedi yine kayyım atanıp eşbaşkanları gözaltına aldılar. Şu an dört eşbaşkanımız gözaltında tutuluyor. Şimdi soruyorum bu ortamda yargı bağımsız mıdır?
‘Siyasi iktidar eliyle Kürt siyasetçilere siyaset yaptırılmıyor’
Yaptığım tüm konuşmalardan birer sayfa iddianame hazırlanıp suç şeklinde önüme koydular. Siyasi iktidar eliyle Kürt siyasetçilerin siyaset yapmasına izin verilmiyor. Alevi bir Kürt kadını olduğum için karşınızdayım. Kürt ve kadın kimliğim olduğu için, alevi kimliğimi inancımı rahatça yaşayayım diye, Kürt halkı ayakta kalsın dediğim için buradayım yargılanıyorum. Hiçbir mahkeme bunları savunuyorum diye beni yargılayamaz. 12 Eylül faşist anayasa değişsin diyorum ve bunun için mücadele veriyorum. Dört duvar arasında olabiliriz ama mücadelemize devam edeceğiz. Bu bizim yaşama biçimimiz. AKP’nin politikalarını eleştirdiğimiz için buradayız.”
‘Kadınlar ölmesin dediğim için buradayım’
Mahkeme heyetinin Sebahat’a iddianamede yer alan Demokratik Özgür Kadın Hareketi’ni (DÖKH) ve çalışmalarını sorması üzerine Sebahat konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
“DÖKH illegalize ediliyor. Bir platformdur. Yıllarca bu ülkede kadına dair yüzlerce işler çalışmalar yapıldı. İddianamede ona ilişkin hiç bir şey yok sadece PKK ve KCK yapılanması tarihi anlatılmış. Türkler Kürtlere karşı özel bir hukuk geliştirdi. Hapishaneler birer toplama kampı gibidir. Irkçılık almış başını gidiyor. Adapazarı’nda bir genç Kürtçe konuştuğu için linç edilerek katledildi. Bunu konuşan herkes terörist oldu oluyor. Kadın savunmama gelirsek; Kadınlar 100’lerce yıl haklarını elde etmek için mücadele etti ve hakkı olanı aldı. Zamanında Kadınlar hakkını istiyor diye cadı olarak adlandırıp yaktılar. Çünkü cadılar toplumun bilim insanlarıydı. Şimdi de kadınlar, çocuklar istismara, tecavüze maruz kalarak katlediliyor. Uyuşturucu kullanan gençlerimizin sayısı arttı bu da AKP’nin izlediği politikalardan dolayıdır. Ama buna ilişkin bir önlem yok iktidar sadece ahkam kesiyor. Eşbaşkanlık sistemimiz yargılanıyor. Ben bir siyasi partinin eşbaşkanıyım. Kadınlar ölmesin dediğim için buradayım. Kadınlar eşit olsun diyorum. Her gün kadınlar katlediliyor ve Türkiye güvenli değil. DÖKH bunları savundu kapatıldı hemen ardından KJA açıldı. Kadınların orda toplanıp örgütlendiği söyleniyor ve suç olarak sayılıyor. Biz yargılanıyoruz diye Kürt kadın mücadelesinden asla vazgeçmeyeceğiz.”
‘Bizi kimliğimizden arındırıp biat ettiremezler’
Mahkeme heyetinin Demokratik Toplum Kongresi’ne (DTK) ilişkin sorusuna Sebahat, “DTK herkesin dosyasında bulunuyor. Ben bir dönem dış koordinasyonunda görevliydim. DTK’yi anlatan kitapçıklar bastık ve 550 tanesini meclise gönderdim. Sadece MHP’li bir vekil kabul etmedi onun dışındaki vekiller, başbakan, cumhurbaşkanı kabul etti. DTK, bir sorunu demokratik yollarla çözmeye çalışan bir platformdur. Bunun tüm dosyalarda yer alması Türkiye’ye zarar veren bir durumdur. Tüm Kürt siyasetçilerin metinlerine bakın hepsi barıştan ibarettir. Savaşın son bulmasına ilişkindir. Sayın Öcalan çağrı yaptı bir haftada sorunu çözebileceğini söyledi ama devlet adım atmadı. Şimdi soruyorum Kürtler mi istemiyor sorunun çözülmesini yoksa devlet mi? DTK’de barış için çözüm arıyor, mücadele veriyor. Hakeza DBP’de aynı şekilde. Bizi kimliğimizden arındırıp kendilerine biat ettiremezler. Şu an baktığımızda Pakistan hariç bütün dünya Türkiye’nin Kürtlerle savaştığını söylüyor. Eğer öyle değilse bunu kabul etmiyorsa savaşmasın çözüm bulsun. George Orwell ‘1980’ adlı kitabında sarayda biri oturmuş her yeri izliyor şu an olduğu gibi belki mahkemeyi de izliyordur bilmiyoruz” diyerek cevap verdi.
Birleşen dosyalarına ilişkin sonraki celsede savunma yapacağını söyleyen Sebahat, birebir mahkemeye katılma talebinde bulunarak savunmasını sonlandırdı.
Sebahat’in ardından mahkeme heyeti 1 saatlik ara verdi. Mahkeme aranın ardından Gültan’ın savunması ile devam
Ayrıntılar gelecek
JinNews