AKP iktidarı enerji üretimleri için sermaye çevrelerine alan açarken,artık bunun bir karşılığı olmadığı anlaşılıyor. Zorlu Enerji’nin doğalgaz çevrim santrallerini satması dikkat çekiyor
Zorlu Enerji, Türkiye’de devreye aldığı doğalgaz türbinlerini ABD’ye satıyor. ABD’nin aldığı türbinleri elektrik üretiminde yaşanabilecek ani aksaklıkları dengelemek amacıyla yedek santral olarak kullandığı belirtiliyor. Zorlu Enerji, Bursa, Kayseri, Ankara, Yalova ve Lüleburgaz’da yaklaşık 370 megavat kapasiteli gaz türbinlerinin bir kısmını ABD’ye sattıklarını açıkladı. Açıklamada, “Türbinlerin bir kısmını da önümüzdeki aylarda satacağız. Bunlar verimsiz santrallerimiz. Amerika bunları alıyor ve yenilenebilir enerji santrallerinde yedekleme (back up) santral olarak kullanıyor. Amerika’da o kadar çok yenilenebilir enerji yatırımı yapılıyor ki, enerji arz güvenliğinin kesintisiz sağlanması için gaz santralleri yedek olarak kullanılıyor” ifadeleri yer aldı.
Santraller para kazanamıyor!
Zorlu Enerji Üst Yöneticisi Sinan Ak, ‘Yeni Ekonomi Programı’ndaki yıllık yüzde 5 büyüme tahminine göre elektrik talebi yeniden hızla artmaya başladığında gaz santrallerine büyük ihtiyaç olacağını kaydetti. Türkiye’nin mevcut gaz santrali kapasitesinin 26 bin megavat seviyesinde olduğunu ve bu kapasitenin üç kısımdan oluştuğunu söyleyen Ak, “Santraller, yüksek, orta ve düşük verimli olmak üzere üçe ayrılıyor. Az verimliler zaten devletin elinde olanlar. Bu santrallerin şu anda para kazanamaması bir sıkıntı oluşturuyor ama bunlar arz güvenliğinin bel kemiği. Şu anda çok ihtiyaç yok ama önümüzdeki 2-3 sene çok fazla yatırım yapmayacağımızı düşünürsek, bu santrallerin elimizde tutulması için her türlü gayretin gösterilmesi gerekir” dedi. Ak’ın doğalgaz santrallerine şu an gerek olmadığını belirtmesi dikkat çekti.
Kendileri de inanmıyor
2017 yılında doğalgaz santrallerinin toplam elektrik üretimi içindeki kapasite payı yüzde 44 iken 2018’in ilk 11 ayında bu rakamın yüzde 37.20’ye, bugün ise yüzde 26 seviyelerine gerilemiş olması büyük bir kaçışın yaşandığını gösteriyor. Sinan Ak’ın, verimsiz santralleri ABD’ye satıyoruz açıklaması satış nedenini içermiyor. Türkiye’de doğalgaz satrallerinin para kazanamıyor vurgusu, Zorlu Enerji’nin doğalgaz santrallerinden neden vazgeçtiğinin asıl göstergesi. Sinan Ak’ın kendisinin de yüzde 5 büyümeye inanmadığı ancak 2-3 yıl beklenmesi gerektiğini belirtirken, enerjide arz fazlasından söz etmemesi ise bir başka dikkat çekici yön.
Doğalgaz santralleri kaçıyor
Zorlu Enerji, geçtiğimiz yıl Trakya Gaz Dağıtım AŞ, Gazdaş Gaziantep Doğalgaz Dağıtım ile Rotor Elektrik Üretim AŞ ve Zorlu Rüzgar Enerjisi Üretimi AŞ’nin satışı için iki bankaya yetki vermişti. Zorlu Enerji ayrıca İsrail ve Rusya’ya daha önce doğalgaz çevrim santrallerini taşımıştı. Diğer yandan AKSA’nın gaz tribülerini Afrika’ya taşıması ve Alarko’ya ait Kırklareli Doğalgaz Kombine Çevrim Santrali projesinde kurulu gücün yarıya düşürülmesi ve ardından 1 yıl çalıştırmayacağız açıklaması ciddi bir sorunu işaretliyor. İktidarın basına yansıyan doğalgaz yakıtlı elektrik santrali sahibi 3 şirketin bankalardan aldığı 1.9 milyar dolar kredi borcunun silinmesinin istenmesi ise doğalgaz santrallerini tutma gayretini gösteriyor.
Kapasite bedeli de yetmiyor!
2018 yılı başında açıklama yapan EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz, doğalgaz santrallerinin yurt dışına taşınmaya başlandığına vurgu yaparak ve “Kapasite Mekanizması” uygulamasına geçilmesini bu sürece bağlamaya çalışmıştı. Yılmaz, “Sisteme dahil olan firmalara yerli kömürde kilowat başı 21 kuruş, doğalgazda 18 kuruş ve ithal kömürde 15 kuruş kapasite bedeli ödeyeceğiz” ifadelerinde bulunmuştu. 2019 Ağustos ayında 122 milyon lira kapasite bedeli yurt dışına kaçanları durdurmaya yetmiyor. Ancak anlaşılamayan nokta ise iktidarın arz fazlasına yol açan enerji üretimlerinden ısrar etmesi. Bursa’da kurulu bulunan kamuya ait 2 bin 200 MW Doğalgaz Çevrim Santrali arz fazlası nedeniyle çalıştırılmıyor.
Yıkım mirasımız olacak
Sermaye çevreleri için sürekli talep yaratarak iktidara tutunan AKP’nin sermayeye bile bir gelecek vaat etmekten uzaklaştığı izleniyor. Doğal yaşamın yok olmasını umursamadan atılan adımlar, Türkiye’de yaşayan insanlar ve doğada yaşayan diğer canlılar için bir felaket haline geldi. Küresel ısınmanın bölgemizde yaşamı etkilemeye başladığı bir gerçek. Susuzluk, kuraklık, seller ve hava sıcaklıkları ile baş etmek gelecek yıllarda imkansız hale gelecek. Türkiye’yi tüm sular enerji, sanayi, kaya gazı, tekelci tarım süreçleri bağlanırken bu üretim süreçleri için bile sular yetmeyecek hale gelecek. Bu nedenle yok edilecek doğal alanlar ise gündemlerinde hiç yer almıyor. Bir bardak suya muhtaç olacağımız, parası olmayanın suya erişiminin mümkün olamayacağı bir geleceğe doğru sürükleniliyor.
EKOLOJİ SERVİSİ