Niksar’dan yaşamı korumaya kararlı yöre dernekleri üyeleri ve ekoloji örgütleri Yeşilırmak’ı, Kelkit Deresi’ni ve yöre köylerini suları ile besleyen Çanakçı Deresi için telaş içindeler. Çanakçı Deresi’nin üzerine 2.34 MWm kapasiteli bir baraj yapımı planlanmakta.
Yapılacak HES; suyu barajlayarak doğal akışından koparacak ve su Çanakçı Deresi’nin havzasından toplayacağı, tutsaklayacağı suyu İLMUR şirketinin sermayesi olarak onun kullanımına sokacak. Şirket 49 yıllığına sahip olduğu suyu kullanabileceği Kaynar Barajı ve HES için ÇED olumlu kararını 24 Eylül 2019’da Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan almış. Şimdi alana girip bu meşru olmayan ama bakanlığın onayı ile aldığı işi uygulamaya sokmaya çalışacak. Yani işin en zor kısmı için çabalayacak.
Yöre halkı ve ekoloji mücadelelerini aşmaya çalışacak.
Bildiğiniz gibi 2000’li yıllarda “Suyun; geçimlik yaşam için değil giderek işletmelerin sermaye birikimi için akiferlerden, derelerden, sulak alanlardan çekilme hızı ve aynı hızda sucul sistemlere atıklar verilmesi, doğanın, suların kendini iyileştirme/ yenileme süreçlerine yetişmez hale gelmesine çoktan ulaştı. Suları, meraları şirketlerin kullanımına sokulan, enerji, maden işletmelerine devredilen, yapılaşmaya açılan, tarım politikalarının çiftçi aleyhine uygulanmasının sonucu da eklenerek köylerde tarım hayvancılık, geçimlik yaşam yok olmayı sürdürmekte. Yenilenebilir enerji üretimlerine verilen topluca destek ile su; HES üretimlerine, dağlar, ovalar, yeraltı katmanları JES, GES ve RES üretimlerine, maden işletmelerine, otobanlara teslim edilmekte. Kapitalizmin sürdürülebilirliği için krizlerine; halkların yoksullaşması, sağlığını giderek kaybetmesi, geçimlik yaşamlarından koparılıp, yaşam alanlarına kondurulan şirketlerde (Soma kömür madeni, Kütahya Eti Gümüş, Murgul Bakır, altın vb maden işletmesi vb’lerinde) işçileşmesi, işletmelerde güvencesiz çalışma koşulları ve iş cinayetlerinde artışı eşlik etmekte.
Krizler derinleştikçe suyun akışını sürdürdüğü tüm havza sermaye birikimine ortak olarak sokulmaya, su ve tüm doğal varlıklar metaya dönüştürülmekte.
2008 krizinin ardında suyun ticarileştirilmesi hızlandı. Suyun yaşam döngüsündeki uğrak alanları, göller, dereler, denizler, sucul sistemleri besleyen yer altı suları, suyun içinde beklediği ve arındığı ormanlar, meralar, yeraltı akışı ile geçtiği, beslendiği yeraltı katmanları/suyun yerkürede yolculuğunu sürdürdüğü havzası, sermaye birikimi için bütünleşik kullanıma açıldı.
Yaşam için mücadele eden halklar, yaşamdan, ekosistemden yana olanlar yan yana gelenler İda dağlarında, Murgul’da Cerattepe’de, Sivas Kangal’da, Hasankeyf’te, Yeşilırmak Vadisi’nde, Hopa’da, Loç, Perisuyu, Munzur Vadilerinde dereleri, su havzalarını, yöre halklarını; sağlıksızlığa, biyolojik türleri, hayvanları, suları sermayeye karşı korumaya devam ediyor.
Kapitalist sistemin krizleri ile dizginlenemez saldırısı sürerken, mücadele edenler suyu geleceğe, doğal varlıkları sonsuzluğa, kültürel varlıkları/insanlığın belleğini korumaya kararlı.
Biliyoruz ki; yaşamın temel unsuru su ve yaşam alanları ticarileştirilirse suya erişemeyecek tüm canlıların, kapitalizme mahkum kılınan halkların yaşamı giderek yok olacak. Yaşam döngüsündeki yok oluş giderek hızlanacak”(1).
Yeşilırmak, Kelkit havzası ülkedeki tüm su havzaları, o havzalarda yaşayan tüm canlılar ve yöre halkları gibi dereleri ve yaşamı korumak için hepimizi yan yana olmaya davet ediyor. Yeşilırmak, Kelkit ırmağının, Çanakçı Deresi’nin bu çağrısı bizim bu çağrı bize…
(1) TTB Hekim sözü dergisi ekim 2019 sayısı, Suyla yaşam yazısından alıntılanmıştır.