Hemen her gün yeni bir zam dalgası yaşanırken, ‘savaş politikalarına’ yapılan yatırımların maliyeti de yine vergilerle yurttaşlardan çıkarılıyor. Ekonomik gelişmeleri değerlendiren HDP’li Piroğlu, ‘Savaşı halkla finanse edecekler’ dedi
Meclis’e sunulan ve 6 Kasım’da görüşmeleri başlayacak olan 2020 yılı Bütçe Teklifi tartışmaları sürüyor. Bir yandan “güvenlik” politikalarına ayrılan dev bütçeler, bir yandan gerçeği yansıtmayan büyüme hedefleri ve hepsinin karşısında alım gücü her geçen gün düşen yurttaşlar. HDP Milletvekili Musa Piroğlu ve Halkevleri Eş Genel Başkanı Nuri Günay, yaşanan ekonomik gelişimleri değerlendirdi.
‘SMO’ye verilen paralar var’
Ülkede yaşanan borç stokunun büyümesinin bütçe açığına neden olduğunu belirten Piroğlu, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Bir mermi ne kadardır” sözlerini hatırlatarak şunları dile getirdi: “Türkiye devleti ekonomik olarak çok ağır faturalar doğuracak bir çatışma ortamının içine girmiştir. Uçaklar kalkıyor, mermiler atılıyor, bunların hepsi para. İkincisi; ciddi bir şekilde, ‘Suriye Milli Ordusu’ dediği ve senelerdir beslediği bir grup var. Yani bir bütün olarak savaş üzerinden kurgulanan bir ekonomi modeliyle yürümeye çalışıyoruz. Doğal olarak savunma bütçesine ayırdıkları pay yüksek ama inanın savaşın bütçesi bu paranın çok çok üstünde.”
‘Krizi vergi ile kapatıyorlar’
TÜİK verilerinin düşük açıklanmasına da değinen Piroğlu, “Bütçe açığını fahiş zamlar, dolaylı vergiler, ÖTV ve KDV ile kapatmak istiyorlar. Verginin yoksul halka yükleneceği anlamına geliyor. Yani savaşı halk finanse edecek” dedi. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanı Naci Ağbal ile Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın küresel anlamdaki ekonomik toparlanmadan medet umduğunu dile getiren Piroğlu, “Damadın bütün ekonomi planlamaları bir fal üstüne kuruluyor. Danimarka, Finlandiya gibi ülkelerde negatif faiz uygulamasına geçilmesiyle beraber, buralarda biriken paranın Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelere akacağından medet umuyorlar” diye ifade etti.
‘Sayılarla kandırıyorlar’
Sosyal yardımlara aktarılan bütçenin yetersiz olduğunu ifade eden Halkevleri Eş Genel Başkanı Nuri Günay da tarım politikalarına değinerek, “Özellikle 2002’den beri küçük çiftçiyi ve tarımı bitirme politikası ülkemizi ne yazık ki halkın en temel gıdalara bile zaman zaman erişemediği bir duruma getirmiş oldu” diye konuştu. Rakamsal oyunlarla halkın kandırıldığını belirten Günay, sözlerini şöyle sürdürdü: “Zaman zaman çeşitli rakamları özellikle yurttaşların anlayamayacağı biçimlerle televizyonlardan pompalıyorlar. İnsanlar televizyonları izlediklerinde ekonomide çok ciddi bir ileriye gidiş var sanıyor. Gerçek ise yaşadığımız gündelik hayatta ortaya çıkıyor.”
Pazar poşetleri boş, tezgâhlar ateş pahası!
Art arda yapılan zamlara tepki gösteren Aydınlı esnaf ve yurttaşlar, evlerine elleri boş dönmekten şikâyetçi. MA’dan Esra Solin Dal’a konuşan Aydın’ın Ovaeymir ilçesinde kurulan semt pazarına gelen yurttaşlar yaşadıkları zorlukları anlattı. Pazara gelen yurttaşlardan Ayşe Handil, “Kriz zenginler için yok ama bizim için var. 5 aydır doğru dürüst pazara çıkıp alışveriş yapamıyorum” dedi. Mustafa Kartal da, eskiden 20 TL ile pazara gelip poşetlerini doldururken, bugün 200 TL ile dahi alışveriş yapmadığını dile getirdi. Pazarda yoğurt, süt, tereyağı ve kekik satarak geçimini sağlayan Şengül Özer, ekonomik krizin kendisini hem çiftçi olarak hem de esnaf olarak etkilediğini dile getirerek, “Saman iki yıl önce 50 TL’ydi, şimdi ise 100 TL olmuş. Yağı ve sütü pazarda satıyoruz ama satış olmayınca her bakımdan mağdur oluyoruz” dedi. Pazar esnafı Hüseyin Sayın ise, “Millette para yok ki pazara gelip alışveriş yapsın” diye konuştu.
‘Devlet çiftçiye borçlu’
Tarım destek oranları beklentileri karşılamazken, üreticiler ise ekonomik kriz karşısında ürettiklerini satamamaktan şikâyetçi. Mersin’in Akdeniz ilçesine bağlı Kazanlı Mahallesi’ndeki çiftçiler seralarına ilk ürünlerini ekmeye başladı ancak artan maliyetler karşısında ne yapacaklarını bilemez haldeler. Akdeniz Örtü Altı Üreticileri Birliği Dernek Başkanı Tansel İzgi, çiftçilerin her yıl olduğu gibi bu yılda borçla üretime devam ettiğini ifade etti. “Ürünler çok iyi para etse bile girdileri karşılayacak noktada değil” diyen İzgi, devletin yeterli desteği vermediğini belirtti. Çiftçinin hem teknik hem de mali olarak desteklenmesi gerektiğini vurgulayan İzgi, sözlerini şöyle sürdürdü: “Üretici teknik bilgiden yoksun. Kooperatifleşmeye ihtiyaç var. Türkiye’nin bütçesinin yüzde 15’i kadar çiftçinin alacağı var. Çiftçinin devlete borcu ise Türkiye bütçesinin yüzde 10’u değildir. Çiftçinin tüm borçları silinse hala devletten alacağı kalıyor.”
Tolga Güney / İstanbul-MA