Avukat Ali Deman Güler, 2.si çıkarılacak olan ‘yargı paketine’ ilişkin konuştu
Hükümetin yargı alanında yaşanan krizi aşmak için Eylül ayında açıkladığı 2019-2023 dönemini kapsayan Yargı Reformu Stratejisi’nin ilk paketi, 17 Ekim’de yasalaştı. Uzmanlar, ikincisinin çıkarılması hazırlığı yapılan yargı paketlerinin hazırlanma biçimi ve içeriğinden rahatsız. İzmir Barosu İnsan Hakları Komisyonu üyesi Av. Ali Deman Güler, hazırlanan yargı reformu paketlerinin Türkiye’nin kronikleşmiş sorunlarına çözüm olmaktan uzak olduğunu ifade etti. İkinci Yargı Paketi hazırlıklarının devam ettiğini hatırlatan Güler, paketin ilk bölümünde yer alan TMK’de propaganda suçunun düzenlenmesi ile 5 yılın altındaki ceza kararlarında Yargıtay’a temyiz yolunun açılması gibi düzenlemelerin öne çıktığını kaydetti. AKP’nin iktidara geldiği ilk yıllarda AB üyeliği perspektifiyle pek çok paket açıkladığını, aday üyelik resmileştikten sonra da bunların bir takvime bağlandığını dile getiren Güler, yargı reformlarının Türkiye’nin gündeminden aslında hiç düşmediğini belirtti. Ancak mevcut siyasi iradenin demokratik bir hukuk devletini arzulamadığını söyleyen Güler, “Demokratik bir hukuk devleti siyasi iradeyi sınırlar. Ancak mevcut iktidar, hukukun gücünü eline aldığı keyfi bir mekanizma yarattı. Bu keyfiyet, bizim gibi toplumlarda iktidarlar için bir avantaj sağlıyor. Türkiye gibi ülkelerde bu siyasi avantajı iktidardakiler bırakmak istemiyor. Mesele de burada düğümleniyor” diye belirtti.
‘Demokratikleşme zorunluluk’
Evrensel hukuk kriterlerinin uygulanmadığı Türkiye’de yargının demokratikleşmesinin artık bir zorunluluk olduğunun altını çizen Güler, öncelikle bağımsız bir yargı mekanizmasının kurulmasına ihtiyaç olduğunu kaydetti. Güler, “Türkiye bugün hukuk devleti sıralamasında 113. sırada. Bizden daha önde olan ülkeler arasında pek çok Afrika, Ortadoğu ve Asya ülkeleri var. Yargı reformu Ankara, Suruç, Diyarbakır katliamları gibi pek çok davanın tıkandığı noktalara çözüm üretmedi. Toplumsal davalarda yaşananların, genel hukuk pratiğinin kısa bir özeti oldu” dedi. Yargı reformu paketinin sonuç itibariyle çok sınırlı bazı alanlar dışında uygulayıcılarda etki göstermeyeceğini vurgulayan Güler, nedenini şöyle açıkladı: “Çünkü her şeyden önce mevcut iktidarın gerçek bir hukuk devleti olan idealinin olmadığını düşünüyorum. AB üyeliği sürecinde olduğu gibi dışarıdan baskılayan bir durum da yok artık. Dolayısıyla iç dinamiklerle ve alternatif siyasi çözümlerle, demokratik yöntemlerle parlamenter sistemi düzgün kullanarak, gerçek bir hukuk devleti için çözümler üretmemiz gerekiyor.”
‘17 yılda hiç gelişme yok’
Güler, AKP’nin 17 yıllık iktidarı boyunca verilen fırsatlara rağmen Türkiye’nin insan hakları açısından, demokratik bir hukuk devleti olması açısından hiçbir gelişme kaydetmediğini de belirtti. Dünyada bir benzeri daha olmayan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi içerisinde Türkiye’nin hukuk devleti olmasının mümkün olmadığını söyleyen Güler, yargı reformunda yer alan avukatlara yeşil pasaport verilmesi uygulamasını da eleştirdi. Güler, “Türkiye’deki hukukçular adliye kapılarından rahatça geçemezken, adliyenin bazı koridorlarına erişim hakkı verilmezken, sürekli bir güvenlik duvarı örülürken, hukuk sistemine yabancılaştırılırken, bir takım Avrupa ülkelerine vizesiz girme hakkı verilmesi Türkiye’deki travmaların anlaşılmamasıyla ilgili olması gerek. Bizim meslektaşlarımız cezaevindeler, aynı gece salıverilip, tutuklanan arkadaşlarımız var. Yargının bağımsızlığı böyle yamalı bohça gibi paketlerle olmaz. Hukuk sistemi içerisindeki bu tıkanmışlığı ancak demokratik kamuoyunun, baroların, aydınların hep birlikte yeni öneriler ve yöntemleriyle çözmesiyle mümkün” dedi.
İZMİR