Aleviler de diğer birçok toplum kesimi gibi Türkiye’nin ötekileştirilenleri olmaktan bir türlü kurtulamadılar. Gerek Osmanlıda, gerek Cumhuriyet döneminde dışlandılar, horlandılar, sürüldüler, katlediler, toplu kırımlarla karşı karşıya kaldılar. Tüm asimilasyon çabalarına rağmen, yine de ülke nüfusunun yüzde yirmisi hala Alevi kimliğini koruyabilmektedir.
Geçmişten beri görmezden gelinen bu kitle, demokrasiye geçişle başlayan kentleşmenin de etkisiyle kendi kimliğine sahip çıkmaya başladı. İçinde yaşadığı topluma entegre olmanın yolu da kendini o topluma tanıtmaktan geçiyordu. İşte tam da bu nedenle eğitimde ve ticarette cılız da olsa elde edilen kazanımların yanında basın ve yayın alanında da kıpırdamalar oldu. 50’li yıllardan itibaren Bektaşilik ve Alevilikle ilgili çıkan birkaç kitap büyük ilgi gördü. “Bektaşiliğin İçyüzü”, ve Halil Öztoprak’ın “Kur’anda Hikmet, Tarihte Hakikat” adlı kitapları, Alevi divan ve halk şairlerinin kitapları dışında yazılan ilk kitaplardır.
Süreli basın alanına daha sonra girildi. İlk çıkanlar arasında en önemli yeri rahmetli Abidin Özgünay’ın çıkardığı ve benim de öğrencilik yıllarında bir süre çalıştığım CEM dergisi alır. Ondan sonra haftalık ve aylık birçok dergi ve gazete çıktı, ancak devletten ilan alınmayınca uzun ömürlü olamadılar.
Alevilikte “yol bir, sürek binbir” diye bir söz vardır. Yani aslolan ilkedir, uygulama değişik olabilir. İşte sanırım bu düşünceyle yeni bir günlük gazete yayın hayatına atıldı. Adı da BİR YOL. Uzun ömürlü olmasını dilerim. Alevi jargonuyla söylemek gerekirse, yolları açık, yoldaşları Hızır olsun.
Türkiye’de son 63 yıldan beri hemen hemen çıkan her gazetenin ilk sayısını almak gibi bir alışkanlığım var. İlk sayıda gazetenin ilkeleri hakkında genel bir fikir edinmek isterim. Gazetede yazmaya başlayan her köşe yazarı da bu konuda ilk yazılarında genellikle bir şeyler yazar.
Bir Yol’da bu işi HDP eski Mersin Milletvekili sevgili Çilem Küçükkeleş üstlenmiş gibiydi. Aslında yazısını tümüyle aktarma şansım yok ama birkaç cümlesi de iyi bir fikir edinmeye yeter sanırım.
“Yol gayretle yürür” başlığı koymuş yazısına ve devam ediyor: “Yoldan nasiplendiğimiz en önemli gelenek gayrettir. Pirlerimiz hanelerimize mihman olduğunda en önemli nasihatları “caat edin” idi. Yani gayret edin, talep etmeyin, durup beklemeyin idi… Şimdi bu yolda gayret eden bir gazete hayatımıza giriyor. “Bir Yol” basın dünyasına Alevilerin de penceresinden bir yol açıyor. Nasıl inandığımızı bu coğrafyanın taşına toprağına bile anlattık, şimdi bu dünyayı nasıl gördüğümüzü yazmanın zamanı.”
Bu arada “YOL” kelimesinin Alevilikte din, mezhep, inanç anlamında kullanıldığını belirtmek gerekir. Aynı sayıda sevgili Hakan Tahmaz da “Merhaba” başlıklı yazıya, “Umudu büyütmek için yola çıktık.Hedefimiz insanca yaşam” sözleriyle başlamış. Başka söze gerek var mı?
Yine HDP İstanbul Milletvekili sevgili Ali Kenanoğlu da “Alevi gazetesi de nedir yahu!” başlığıyla yazdığı yazıda “… ağırlıklı olarak Alevi dünyasının hassasiyetlerini, Alevilerin gözünden olaylara ve dünyaya bakışı, daha da önemlisi genel medyada yer bulamayan Alevilerin sorunlarını dile getirmeyi hedefleyen Bir Yol gazetetesi…” sözleriyle gazetenin amacını açıklamış olmaktadır.
10 Kasım tarihli “Zorluklara Şerbetliyiz” başlıklı şiirsel yazısıla sevgili Vedat Kara, zorlukların ancak aşkla yenilebileceğini, aşksız üstesinden gelinemeyeceğini anlatmış. … “Dur” dedi Yunus “dur” / Çok uçma, var aşka, Bırak kanatların/ Sakın dedi Sadi Şirazi, “kanatların yanar, uçma aşka.”“Ey deli” dedi Mevlana, aşka uçmadıktan sonra kanatlar neye yarar?”
İşçinin, emekçinin, ezilenin, horlananın yanında yer almak üzere yola çıkan herkese, her kuruma selam olsun. “Bir Yol’un yolu açık, yoldaşı Hızır olsun”