Kürt halkının ulusal birlik çağrıları sürerken, HDP’den bir heyetin bu amaçla Federe Kürdistan’a gittiği belirtildi. Görüşmelerin pozitif geçtiği ve dönecek olan heyetin Diyarbakır’da Kürt partileriyle bir araya geleceği kaydedildi.
Elif Aydoğmuş / İstanbul
Türkiye’nin 9 Ekim’de Kuzey-Doğu Suriye’ye başlattığı operasyona karşı dünya halklarının eylemleri devam ederken Kürt halkı ve siyasileri de ulusal birliği birincil gündemleri olarak tartışıyor. Sanatçısından aydınına, gazetecisinden siyasetçisine Kürtler bir bütün olarak ulusal birliğin sağlanmasını gündemine almış durumda. Tüm bu çağrılar yapılırken HDP kulislerinde, bir heyetin Federe Kürdistan Bölgesi’ne ulusal birlik zeminini yoklamak amacıyla gittiği belirtiliyor.
Görüşmelerin pozitif geliştiği belirtilirken, heyetin Federe Kürdistan’dan döndükten sonra Diyarbakır’da diğer Kürt partileriyle bir araya gelerek durum değerlendirmesi yapıp bir yol haritası belirleyeceği kaydediliyor. Diyarbakır’da gerçekleşecek olan toplantıya “Kürdistan İttifakı” adıyla yerel seçime giren HDP, DBP, KDP Bakur, KDP Türkiye, Partiya İnsan u Azadi, Partiya Azadi, KKP ve DDKD’nin yanı sıra başka yapıların da ulusal birlik görüşmelerine katılabileceği de gelen bilgiler arasında.
Kürtler arasında hız verilen ulusal birlik trafiğini, Kürt partileri de gazetemize değerlendirdi. HDP, DBP, KDP Bakur, KDP Türkiye, Partiya İnsan û Azadi, Partiya Azadi, KKP ve DDKD’nin yetkilileri, Kürt ulusal birliği konusunda düşüncelerini anlattı.
HDP Diyarbakır Milletvekili İmam Taşçıer: “Kürtler artık uluslararası aktör konumuna geldi. Varlığından dahi söz edilemezken konumu tamamen değişti. Dünyanın bütün halkları, insan hakları örgütleri, diplomatları, Kürtlerin aktörlüğünü kabul etti. Bu kazanımlarından kaynaklı saldırılar gelişiyor.
Eğer ulusal birlik sağlanmış olsaydı saldırılar bu kadar zarar verecek düzeye gelmezdi. Kürtlerin kazanımlarını gören 4 parça Kürdistan’ın sömürge devletleri kendi aralarındaki tüm çelişkileri bırakıp ortak hareket edebiliyorlar. Bunu en son Kerkük referandumunda gördük. İran-Irak-Suriye-Türkiye bu referandum döneminde Kürtlere karşı bir araya geldi. Kürtleri boğmaya çalıştılar. Bunu şu an Kuzey-Doğu Suriye’ye yönelik saldırılarda da görüyoruz. Çünkü herhangi bir parçada Kürtlerin özgürleşmesi diğer parçadaki Kürtleri direk etkiliyor. Kürtlerin ulusal birliği de bundan kaynaklı çok önemlidir. Bu tür saldırılarda Kuzey Kürtleri olarak bizler büyük eylemler yaparsak bu saldırıyı bir şekilde durdururuz. Tabi biz bu durumda Türkleri ve diğer halkları da yanımızda görmek istiyoruz.
Kürtlere saldırı olurken Kürtlerin birlikte yaşadığı diğer halklara da saldırı olmuş oluyor. Suriye bunun net örneğidir. 2013’te Sayın Abdullah Öcalan, Sayın Barzani ve Sayın Celal Talabani’nin çağrısıyla Erbil’de yaklaşık 70 Kürt parti kurum, kuruluş toplandı. Ve o gün ulusal birlik çalışması sonuç verseydi bugün bu kadar saldırı olmayacaktı. Bakın uzun yıllardır yapılan birlik görüşmeleri ardından soğukluk giderildi, bir yakınlaşma başladı. Keza Rojava’ya yönelik gelişen son saldırıda Kürt partiler ve Kürt halkı ortak duruş sergiledi. Bizim amacımız bu ortak tutumu bir organizasyonla kalıcı hale getirip dünyaya göstermek. HDP olarak çalışmalarımız devam edecektir.”
‘Kürt partiler birbiriyle barışmalı’
Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi Genel Başkanı Mehmet Emin Kardaş: “Bizler daha önce de ulusal birlik kapsamında çalışmalar yürüttük. Maalesef somut bir sonuç alamadık. Fakat Kürtlere yönelik bu yok etme siyaseti ve Ortadoğu’da yaşanan gelişmeler karşısında Kürt partiler olarak bizler bu birliğe çok daha sıcak bakıyoruz. Bugün Kürt siyasi taraflarının her biri bu minvalde çağrılarını sürdürüyor. Bu çok olumludur. Biz Kuzey Kürdistan’da 31 Mart yerel seçimlerinde Kürt parti ve dernekleri olarak seçim ittifakını kurduk. Bu seçim ittifakıyla dedik ki ileride bu ulusal birliğe doğru gitmeli. Bugüne kadar oluşmadı ancak toplantılarımız devam ediyor. Biz Kuzey’de siyasi partilerin ulusal birliği oluşturmasının diğer parçalara da yansıyacağını düşünüyoruz. Ayın 14’ünde bir toplantı daha alacağız, bu toplantımız Kuzey-Doğu Suriye’ye yönelik saldırılar karşısında aldığımız toplantı kararıdır. Kürt halkı son derece politik ve ulusalcı yaklaşımıyla siyasi partilerine öncülük ediyor. Doğrusu işi bozan biz partileriz. Özellikle Kuzey’de Kürt partileri arasında barışın sağlanması gerekiyor. Eğer partiler kendi aralarındaki barışı sağlarsa ulusal birlik için bir sorun kalmayacaktır.”
‘Halk tamam sorun siyasilerde’
Devrimci Demokrat Kürt Derneği (DDKD) Sözcüsü Abdulhay Okumuş: “Öncelikle ulusal birlik çağrıları sadece olağanüstü zamanlarda değil normal zamanlarda da yapılmalı ve Kürt siyaseti ulusal talep doğrultusunda şimdiye kadar bir araya gelebilmeliydi. Geç kalınmış bir çalışmadır. Ancak her şeye rağmen bu birlik mutlaka sağlanmalıdır. Kürtler bu operasyonlardan sonra dünyanın baş gündemi haline gelmişken ve Kürtlere bu kadar pozitif bakılıyorken Kürt siyasetinin de meşru talepler doğrultusunda bir araya gelip taleplerini gerek uluslararası platformlarda gerekse bulunduğu yerde dile getirmesi gerekiyor. Bizler Türkiye’deki Kürt partileri olarak bir birlikteliğin oluşturulabilmesi için önümüzdeki günlerde görüşme gerçekleştireceğiz. En azından bazı talepler konusunda ortak noktalara ulaşılabileceğini düşünüyoruz. Zaten ayrışmalar siyasi partiler arasında var; Kürt halkı arasında böyle bir ayrışma söz konusu değil. Sorun siyasilerde. Asgari temel koşullarda Kürt halkının talepleri dikkate alınarak ortaklaşabileceğini düşünüyoruz. Biz dernek olarak siyasal, ideolojik ya da inançsal farklılıkların ulusal taleplerin karşısında ikinci ya da üçüncü plana alınması gerekir diye düşünenlerdeniz. Ulusal değerler konusundaki umutlarımızı koruyoruz, umudumuzun gerçekleşeceğine inanıyoruz.”
‘Gündemimiz ulusal birlik’
Kürdistan Kominist Partisi Genel Başkanı Sinan Çiftyürek: “Bizim temel sorunumuz ulusal birlikteliğin hala sağlanamamış olması. Öncelikle şunun altını çizmek gerekir ki Kürt halkı Vietnam halkından sonra ilk defa bu düzeyde dünya halklarının desteğini almış bir nevi halkların sevgilisi haline gelmiştir. Dünyanın birçok yerinde halklar tarafından ‘sadece dağlar Kürtlerin dostu değil biz de Kürtlerin dostuyuz’ mesajı verildi. Tüm bunlar karşısında bizim de birincil görevimiz ulusal birliği sağlamak olmalıdır. Ulusal birliğin sağlanması için uygun zemin oluşmuştur. Başta Mesud Barzani’nin tutumu olmak üzere, Kürdistan hükümetinin yapıcı tutumu, 16 partinin oluşturduğu Rojava’yla dayanışma platformu, Rojava özerk yönetiminin hem içe dönük çağrıları hem Güney’in tutumunu olumlu bulmaları çok önemlidir. Dolayısıyla bütün bunlar dikkate alındığı zaman, Sayın Barzani KDP lideri olarak değil bir ulusal lider olarak bu zeminde tüm 4 parçadaki partilere tek gündemle bir toplantı çağrısı yapmalıdır. Bizler de burada ulusal ittifak çalışmalarını sürdürüyoruz. Önümüzdeki günlerde Kürt siyasi partileri olarak bir toplantı gerçekleştireceğiz. Bu toplantının ana gündem maddesi elbette ulusal birlik olacak. Son derece hassas bir dönemden geçiyoruz. Ve herkesin ulusal ittifak söylemini dile getirdiği bu dönemde yine herkesin diline de dikkat etmesi gerekir.”
‘Dilimiz ve resmiyetimiz için…’
Azadi Partisi Genel Başkanı Ayetullah Aşiti: “Bugüne kadar Kürtlerin dindaşları Kürtleri inkar etti, dillerini yasakladılar ancak mızrak artık çuvala sığmıyor. Dünyada 40 milyona dayanan ve buna rağmen bağımsızlığı, bayrağı, dili, resmiyeti olmayan başka bir halk yoktur. Şimdiye kadar dünya Kürtlerin farkında değildi ancak 9 Ekim’de Kürtlere yönelik yapılan saldırılar tabiri caizse bütün dünyayı ayağa kaldırdı. Bakın Kürtler bugüne kadar iki makas arasında bırakıldı. Biri ulusalcılık diğeri dindarlık. Kürtler birinden birini tercih etmek zorunda bırakıldı. ‘Ulusalcılığı tercih ederseniz cehenneme, dini tercih ederseniz cennete gidersiniz’ şeklinde kandırıldılar. Cehenneme gitmeyelim cennete gidelim diye yönlendirilen Kürtlerde ulusal bilinç gelişmiyordu. Fakat bugün buna rağmen halk ulusal birlik konusunda günlük yaşam içerisinde ihtiyaç duyduğu için siyasilerden önde gidiyor. Bakın aslında görüşmelerde de gördüğümüz kadarıyla herkes ulusal birliği istiyor. Fakat sorun şu ki herkesin kendisine göre ajandası var ve o ajandaya göre ulusal birliğin olmasını istiyor. En büyük engelimiz bu ancak biliyoruz ki zamanla bu da aşılacak.”
‘Ulusal birlik olmadan olmaz’
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eşbaşkanı Mehmet Aslan: “Rojava’ya yönelik saldırılar içinde büyük acılar barındırsa da Kürtler açısında bir yanıyla olumlu bir tablo ortaya çıktı. Dünyanın Kürtlere bakış açısı yaklaşımı görülmesi açısından önemli bir süreç yaşıyoruz. Ortadoğu’da Kürtler 21. yy’da model olma gücünü ve yeteneklerini kendisinde barındırdığını gösterdi. Bu savaşın açığa çıkardığı önemli bir diğer nokta elbette ulusal birlik ihtiyacı. Bugüne kadar yapılan tüm toplantı ve konferanslar sonuç vermemişken bu savaş artık Kürtler arasındaki ulusal birliğin gelişmesi noktasında ertelenemeyecek kadar hayati bir mesele olduğunu açığa çıkardı. Kürtlerin şuan tamamı parçalı da olsa Kürtlerin elde ettiği kazanımları korumakla yükümlü olduğunu biliyor. Kürt partilerine kuşkusuz bu dönemde çok önemli görevler düşüyor. Bu dönem her partinin kendi ideolojik ve politik yaklaşımını bir kenara koyup daha ulusal talepleri karşılayabilecek bir politikayı hayata geçirmesi gerekiyor. Bizler bu operasyonların ardından bir toplantı gerçekleştirdik ve önümüzdeki günlerde bir toplantı daha gerçekleştireceğiz. Kuzey Kürdistan’daki Kürt partiler olarak üzerimize düşen sorumluluğun farkındayız, bu minvalde tartışmalar yürütüyoruz. İstiyoruz ki tüm Kürt partiler önümüzdeki günlerde gerçekleştireceğimiz toplantıya katılsın.”
‘Ayrılık tozlu raflara kaldırılmalı’
İnsan ve Özgürlük Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Kaya: “Başından beri Türkiye’nin Kuzey-Doğu Suriye’ye yönelik operasyonları Kürtlerin kazanımlarınadır. Şam’da namaz kılma hikayesinden bugüne kadar evrilen bütün süreçlerde değişmeyen tek şey var o da söz konusu bölgede Kürtlerin herhangi bir statü almayışı üzerinedir. Tüm bu süreç içerisinde Kürtler gerek Türkiye’nin gerek sömürgeci diğer devletlerin kendilerine karşı tutumlarını net bir şekilde anlamış oldu. Yani aslında bir deyim var ‘her şerde bir hayır var’, dolayısıyla belki de bunu yaşıyoruz. Yıllarca kendi içimizde birleşmeyi beceremedik belki ama bu süreç bunu tetikledi. Şu an ulusal birlik gündemi günden güne birincil gündem haline geliyor. Herkesin bu dönemde dilinden tavrından ne kadar sorumlu olduğunu bilmemiz ve bu bilinçle davranması gerektiğini düşünüyorum. Bu süreçte herkes ayrılıkları tozlu raflara bırakmak zorunda. Moral üstünlük bizdeyken bizim bunlarla hemhal olmamız ciddi anlamda bizim basiretsizliğimiz olur. Biz bu basiretsizliğe düşmemeliyiz. Çünkü Kürtlerin tarihsel mücadelesi artık bunu kaldırmıyor.”