Suzan Demir / İstanbul
Gürcistan ilk LGBTİ+ filmi olan ve halk dansları oynayan Merab’ın kendini keşfediş hikâyesini anlatan ‘Ve Sonra Dans Ettik’ , ülkede yapılan prömiyerinde aşırı sağcıların saldırısına uğradı
Ve Sonra Dans Ettik (And Then We Danced) filminin çıkış hikâyesi, İsveç’te yaşayan Gürcü yönetmen Levan Akin’in 2013 yılında, Gürcistan’daki LGBTİ+ Onur Yürüyüşüne yapılan saldırı görüntülerini izlemesiyle başlıyor. Yönetmen Akin, bu görüntüleri izledikten sonra bir LGBTİ+ filmi çekmeye karar veriyor. Fakat filmi çekmesi çok da kolay olmuyor. Yönetmenin çeşitli röportajlarında dile getirdiğine göre yaklaşık 6 yılda çekiliyor film. Bunun sebebi ise devletin birçok aşamada sıkıntı ve bürokratik engel çıkarması. Hatta Cannes’a katılan film için ekibin gidiş masraflarını karşılamasını sağlayacak fonlar konusunda dahi zorluk çıkarmış Gürcistan Devleti. Bu kadar baskı olunca film ekibi ve dans koreograflarının adı anonim olarak kalmış. Çünkü “Ve Sonra Dans Ettik” Gürcistan’ın ilk LBGTİ+ filmi.
Filmin galasına saldırı
Öyle ki filmin Gürcistan’daki galası bir grup sağcı tarafından basıldı. Filmin, Tiflis’teki prömiyerine gelen aşırı sağcı ‘Gürcü Yürüyüşü’ (Georgian March) üyeleri hem gelen izleyicilere saldırdı hem de LGBTİ+ gökkuşağı bayraklarını yaktı. Ama film bu saldırıya rağmen ülkesinde yoğun bir ilgi gördü. Haber sitelerinin geçtiği bilgiye göre sadece ilk 13 dakikada 5 bin bilet satılmış. Öte yandan Levan Akin’in ifade ettiğine göre Gürcistan medyası filme olumlu yaklaşıyor. Bu karışık tepkiler ve devletin engellemesi üzerine ‘gerilla’ şekilde çekilen film, ortak yapımcı İsveç adına Yabancı Dilde Oscar Adayı seçildi bile.
Bildiğimiz büyüme hikâyesi
Peki, bu kadar ses getiren “Ve Sonra Dans Ettik” filmi ne anlatıyor? Aslında daha önce izlemediğimiz ya da festival filmlerine aşina olanların bildiği bir hikâyesi var. Birçok severi tarafından Luca Guadagnino’nun “Beni Adınla Çağır” (Call Me By Your Name) filmine yakın bir tınısı var da denebilir. Ya da birçoğunu beyaz perde de izlemeye alışkın olduğumuz büyüme hikâyelerine… Filmi bu kadar ilginç kılan şey, geçtiği topraklarda homofobinin kol geziyor olması. Aslında dünyanın geri kalan büyük çoğunluğunda olduğu gibi. Zaten filme gelen tepkiler de bunu kanıtlar nitelikte. Ama her ne kadar “Beni Adınla Çağır” filmine yakın bulunsa da sınıfsal farklılıkları var diyerek kendi adıma “Ve Sonra Dans Ettik”i daha ilgi çekici bulduğumu belirtmek isterim. Ama benzerlikleri elbette var ya da esinlenme, etkilenme de diyebiliriz. İki erkeğin kendini keşfedişi ve sonlarının belli bir doğrultuda gitmesi gibi. Filmde bu büyüme hikâyesini ilk ana unsur olarak ele alırsak, ikinci ana unsur da Gürcistan’ın kendi özgün kimliği yani dansı diyebiliriz.
Erkek sert, kadın saf…
Merab (Levan Gelbakhiani) Gürcistan ulusal danslarında tıpkı ebeveynlerinin bir zamanlar yaptığı gibi dans ediyor. Eşli bir dans olan, Kafkasya’nın hemen hemen hepsinde benzer bir şekilde gördüğümüz bu halk dansı: Kadının saf, bakire, erkeğin ise sert, keskin ve savaşçı tonda olduğu bir ritme sahip. Zaten filmin açılış sahnesinde dans ederken Merab’ın hareketlerindeki sertliğin gittiğini fark eden dans hocaların ilk uyarısı da bu oluyor. Dans hocası sadece Merab’ı sert oynamamakla eleştirmiyor aynı zamanda kız arkadaşı da olan, danstaki eşi genç kadına yere bakması ve masum bir bakire gibi görünmesini söylüyor. Merab hem ulusal halk dansları grubuna girme hırsıyla dans ediyor hem de geçimini sağlamak için garsonluk yapıyor. Ev, dans okulu ve çalıştığı yerdeki o üçgende geçen hayatı, Batum’dan Tiflis’e gelen Iraklı ile değişiyor. Iraklıyı öncelikle kendisine rakip olarak görüyor. Daha sonra iki genç yavaş yavaş birbirlerine yakınlaşıyor. Öte yandan fonda gençler arasında dolaşan bir hikâyede, ulusal halk dansları grubundan birinin eşcinsel olduğu ve manastıra kapatıldığı üzerine dolaşıp duruyor…
Gürcistan için büyük adım
Yönetmen Levan Akin, filmin büyük bir bölümünde dansa yer veriyor. Filmin ritmini yükselten en büyük ögelerden biri bu. Zira bu geleneğin sertliği, Gürcistan halkının toplumsal hayatına sirayet etmiş durumda. Fakat Akin, filmi sadece bu iki ayak üzerinde bırakmıyor, Gürcistan’ın toplumsal küçük bir portresini de çıkarıyor. Merab ve ailesinin ekonomik durumu “en zengin” olarak görülen ailelerin de “borçlu” yaşadığı, genellikle “boşanmış” ebeveynlerden oluşan toplumsal bir yapı. Bu boşanma, şarkılar ve masa başı sahneleri akla Nana Ekvtimishvili ve Simon Grob’un yine bir Gürcistan filmi olan “Benim Mutlu Ailem”i (Chemi Bednieri Ojakhi) getiriyor. Bazı yerlerde karakterleri temsili bıraksa da verdiği ipuçları Gürcistan’daki durumu ve aile yapılarını da anlamaya dair somut bir tablo ortaya çıkarıyor. Belki boyası biraz silik ama yeterince görünüyor. Son olarak “Ve Sonra Dans Ettik” dünya sinema tarihinde eşi benzerine epey rastlanan ama Gürcistan için bir ilk film olma özelliği açısından, önemli bir cesaret adımı…
Künye
Yönetmen: Levan Akin
Oyuncular: Levan Gelbakhiani,Bachi Valishvili
Süre: 113 dk.
Tür: Romantik