Derinleşen ekonomik krizde İş güvenliği olmadan çalıştıklarını ve geçinemediklerini söyleyen işçiler, ‘Krizin faturası biz emekçilere kesiliyor. Lübnan ve Şili gibi örgütlü halk eylemleriyle ancak bu krizden çıkabiliriz” diyerek örgütlenme çağrısında bulundular
2020 Merkezi Yönetim Bütçe Görüşmelerinde işçi ve emekçiler umduğunu bulamayan işçi ve emekçiler, Krizin gölgesinde iş güvenliği olmadan çalıştırıldıklarını, maaşlarının yarıya indiğini ve temel ihtiyaç ürünlerinin fiyatlarının iki katına çıktığını söyleyerek sendika ve partilerin tutumlarını eleştirdiler. ‘Lübnan ve Şili gibi örgütlü halk eylemleriyle ancak bu krizden çıkabiliriz’ diyen işçiler ekonomik krizin sebebinin iktidarın yanlış politikaları olduğunu ifade ettiler.
İnşaat işçisi Sedat Aydın, hükümet yetkililerin açıklandığı enflasyon rakamlarının gerçeklerle örtüşmediği için çok komik bulduğunu ifade etti. Aydın, “Çünkü pazara gittiğimizde eli boş geliyoruz. Krizden dolayı sebzeleri taneyle almak zorunda kaldık. Cumhurbaşkanı kendisine yüzde 24 zam yaptı ama işçi nasıl geçiniyor bunu kimse düşünmüyor” dedi.
Ekonomik kriz dönemlerinde işçi cinayetlerinin de arttığını dikkat çeken Aydın, “Son iki günde 3 arkadaşımız şantiyelerde yaşamını yitirdi. Bu krizde patronlar daha çok para kazanmak için iş güvenliği almıyor. Havaalanında çalışan işçiler şantiyede aydınlatma olmadığı için cep telefonları ile çalıştıklarını söylüyor” ifadelerini kullandı.
Ucuz olduğu için sağlıksız gıdalar tercih ettiklerini ifade eden Aydın,
“Ben, ekonomik krizin nedenlerini hükümetin yanlış ekonomi politikalarından kaynaklı olduğunu düşünüyorum. Özelleştirmeler yüzünden çok kolay sömürülen bir halk haline geldik” dedi. Ekonomik krizden çıkışın Lübnan ve Şili gibi örgütlü halk eylemlerinden geçtiğini belirten Aydın, “Türkiye’de toplumun öncüleri, sendikalar, siyasi partiler işçilerden bihaberler. Televizyonlara çıkıp gövde gösterisi yapıyorlar ama altı dolu değil, toplumun örgütlenmesi gerekiyor. Emekçiler çocuklarını okutup, işe koyacak mı, yarın aç mı kalacak bu kaygıları duyuyor. Fakat asıl kaygı duyması gerekenler patronlar olmalı” diye konuştu.
‘Çay içemez hale geldik’
İnşaat işçisi Hasan Oğuz da, “Son bir senede 1 milyona yakın inşaat işçisi işsiz kalmış durumda. Ben de bu işsizler kervanına katıldım. Başakşehir Şehir Hastanesi şantiyesinde çalışırken oradaki örgütlenmeden dolayı işten çıkarıldım. Uzun zaman işsiz kaldım, maddi olarak sıkıntılar yaşadım” diyerek yaşadıklarını anlattı. Oğuz, ‘İnşaat iş kolu ağır ve tehlikeli bir iş kolu buna rağmen asgari ücret gibi çok komik rakamlara çalışıyorsunuz. Cebimizde para olmadığı için en ucuz fiyatların olduğu semt pazarları bile pahalı geliyor artık. Para olmadığı için dışarıda arkadaşlarımızla çay içemez hale geldik” diye belirtti.
Oğuz, “Bir kere vergide adaletsizlik konusunu ortadan kaldırmak gerekiyor. İşçiler patronlardan daha çok vergi verir halde. Patronların milyonlarca vergisi tek çırpıda silinirken, işçilerin kıdem tazminatı elinden alınmaya çalışılıyor. Ekonomik krizden çıkmak için krizin faturasının patronlara kesilmesi gerekiyor. İşçilerin gerçek anlamda haklarını savunacak bir devlet anlayışı olmalı. Zamlara karşı sessiz durması halinde zamlarının gidererek artacak.’ dedi.
‘Bütçe savunma ve diyanete aktarılıyor’
Metal sektöründe çalışan Hasan Kayhan ise, “Türkiye’de derinleşen bir ekonomik kriz var. İnsanlar hayatlarını devam ettiremiyor. 10 milyon insanın hacizli olduğu söyleniyor. İşçiler 5-10 liralık bir harcama bile yaparken düşünüyor. Çok acil bir ihtiyaçsa alabiliyor” diye ifade etti.
2020 bütçe teklifinde emekçileri ilgilendiren bir yatırım yapılmadığını söyleyen Kayhan, “Bütçe genellikle insanların hayat standartlarını arttırmayacak olan savunma ve diyanete aktarılıyor. AKP iktidarda olduğu sürece sermayenin çıkarları için kararlar aldı. Emekçileri daha fazla düşünen bir hükümetin iktidar olması gerekiyor” dedi. İşçilerin hükümetlerin kendi çıkarlarından başka bir şey düşünmediğini belirten Kayhan, işçi sınıfı bilincinin gelişmesi gerektiğini söyledi.