Tabii ki bir askeri cunta bu. Tabii ki ABD işi herkesin dilinden düşürmediği gibi ve tabii ki -hiç kimsenin sözünü etmediği- Brezilya’daki faşist Bolsonaro hükümetin doğrudan ve çok önemli payı var. Ayrıca kıta için, ‘Evangelist teo-faşist’ hareketinin başlıbaşına incelenmesi çok önemli, özellikle Orta Amerika’da yakın zamanda olacak gelişmeler için, fakat ben bu kez daha çok ‘Neden oldu?’ sorusunun bir kısmına değinmek istiyorum.
Kapitalizmin en güçlü yanı çok ‘Flexible’ olması diyebilirim, eğer biraz asimilasyon intikamı almak istersek. Belki ‘esnek’ de diyebilirim buna ama tam karşılamıyor aslında. Yani çok eğilip, bükülüyor ve bunu kolayca yapıyor ama bu ‘esneklik’ onun kırılmamasına neden oluyor. Geri çekiliyor, içine alıyor, entegre ediyor, sonra temel bir değişiklik yapmaya kalktığında ya da bir an biraz gücünü kaybettiğinde, ağırlık merkezi sermaye olan, Hacıyatmaz, yıkıldığı yerden kalkıyor ve suratında o iğrenç gülümsemeyle…
Bolivya kıtanın Güney yakasının en fazla toplumsal hareketine sahip ülkesi. Ayrıca yeni yükselen bir dinamiğin ‘Yerli hareketi’nin önemli merkezlerinden biri. Buradaki toplumsal hareketler, bütün diğer ülkelerden mesela Chavez’in Venezuela’sından çok daha güçlü. Henüz 2005 yılında yani bütün halk hükümetlerinin yükselişi sırasında, 3 nesil Veenzuela gerilla komutanı Douglas Bravo ile konuşurken, o Chavez iktidarını eleştirirken bunun altını çiziyor; ‘Venezuela demek petrol demek. Yüzde 50’sinin uluslararası şirketlere satılmasının altına imza atıldı, bir tane bile protesto olmadı! Bu nasıl bir devrimci süreç? Bak Bolivya’da sadece bir tane anlaşmanın altına imza atılmaya kalktılar. Halk hareketleri parlamentoyu onların başına yıktı. Burada bu soruyu soruyorum. Nerde burada anti-emperyalist bir mücadele? Sosyalist bir devrim? Esas emperyalistler için enerji ve ham madde önemlidir. Bolivya’da hiçbir hükümet, halkın direnişi karşısında, bir tane anlaşma bile imzalayamadı’ diyordu.
Peki ne oldu da hem toplumsal hareketleri çok güçlü hem de sokakları işgal ederek, neo-liberal parlementoyu işlemez hale koyan bir halkın, ‘kabul’ ettiği bir iktidar, bu kadar yıldan sonra, kuşkusuz net kazandığı bir seçimin – belki ilk turda değil ama ikinci turda mutlaka kazanacağı ve bu yüzden darbenin yapıldığı bir seçimin- ardından iktidarı, zorla ve hukuksuz da olsa bırakmak zorunda kaldı? Henüz sorular kısmındayken yazının sonuna geldiğimizden, daha ayrıntıları bir sonraya bırakıp, bir cümle ile açıklamaya çalışayım; ‘Evo Morales iktidarı yaptıkları yüzünden değil yapamadıkları yüzünden bırakmak zorunda kaldı. Şansı ve gücü varken ‘Hacıyatmaz’ın ağırlık kısmını dağıtmadığınızda, daha doğrusu cüretli davranmayıp ılımlı kaldığınızda size kayyım atayıveriyorlar işte. Er veya geç…(Ayrıntılar pek yakında…)
Bilmem anlatabildim mi?