Meclis bütçe komisyonlarında tartışılan 2020 bütçesini değerlendiren KESK ‘savunma’ harcamalarının eğitim sağlık ve halka ayrılan paydan alındığına dikkat çekti
Meclis alt komisyonlarında tartışılan 2020 Yılı Genel Merkezi Bütçesi’ni değerlendiren Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) İzmir Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Mustafa Güven, “savunmaya ve güvenlik” için ayrılan payın yüzde 27 oranla artırılmasının dikkati çekti. Bu payın yükseltilmesiyle emekçilere, yoksullara ayrılan payın azaldığını vurgulayan Güven, “Savunmaya ayrılan pay, eğitimden, sağlıktan ve halka ayrılan paydan alınmış durumda. Yani ülke ekonomisi, krizle boğuşan emekçiler yerine savaşa ve sermayeye ayrılmış durumda” diye belirtti. AKP hükümetinin bir sermaye hükümeti olduğunu dile getiren Güven, emekçilerinin vergilerinden oluşan bütçenin savaş politikalarına ayrılmasının hükümet politikası olduğunu söyledi.
‘Zamların sebebi savaş’
Savaştan kaynaklı bütçe açığının zamlarla kapatılmaya çalışıldığını belirten Güven, doğal gaza yılbaşından bu yana yüzde 55.69 zam geldiğini ifade etti. Güven, “TÜİK, yıllık TÜFE’yi yüzde 9.26 şeklinde açıklarken, aynı dönemde vatandaşın temel gıda maddesi olan ekmek yüzde 15.4 oranında arttı. Cep telefonundan konuşma ücretine yüzde 41.6, sigaraya yüzde 44.3 zam geldi” diye belirtti. Vergi düzeninin adaletsiz olduğunu sözlerine ekleyen Güven, hükümetin yeni vergi paketlerinde dolaylı vergilerle temel tüketime zamları artırarak, ekonomik ve siyasal krizinin bedelini halka çıkardığını dile getirdi.
Çözüm örgütlenme
Güven, temel tüketime gelen vergilerin geçim sıkıntısı yarattığına vurgu yaparak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Temel tüketime yapılacak zamlar kış aylarında artacak giderlerle birlikte insanlar eğer örgütlü mücadele birleştirilmezse bireysel çıkış yolu bulamadıkları noktada, maalesef intiharlara sürüklenecektir.”
kendini güvende hissetmiyor
Güvenlikçi bütçe politikaların “ülke güvenliğini” sağlamadığını anımsatan Güven, şunları söyledi: “Emekçilerin kendini ifade edemediği, seçilmiş insanların kayyumlarla görevden alındığı, sendikaların eylemlerinin ve grevlerinin yasaklandığı bu koşullarda demokrasinin ‘zerresinden’ bile bahsedilemez.” Hükümetin bu politikalarının demokrasiye ve halka karşı yapılan bir darbe olarak nitelendiren Güven, “Türkiye’de ki demokratik kazanılmış hakların, anayasanın ortadan kaldırılmasıdır. Bütçeye dair talebini bile ifade edemeyen yurttaş, kendini nasıl güvende hissedecek? Bizlerin basın açıklaması yapmayıp intihar mı etmemiz bekleniyor?” diye konuştu.
Güven, muhalefet partilerinin, sendikaların, emek örgütlerinin tek bir çatıda buluşarak ekonomik krize, yoksullaşmaya, adaletsiz vergi sistemine karşı “savaşa değil, barış için bütçe’ talebiyle ortak mücadele etmesi gerektiğini vurguladı.