Son birkaç haftadır sosyal medya üzerinden HDP’ye dönük yoğun denebilecek düzeyde bir hareketlenme yaşanıyordu. Özünü oluşturan da HDP’nin başta belediyeler olmak üzere Meclis’ten çekilme istemidir. Yani sine-i millete dön çağrısı yapılıyor.
20 Aralık günü HDP geniş katılımlı bir toplantı gerçekleştirdi. Toplantının ana gündemi genelde HDP’ye dönük tartışmalar, tutuklamalar, yargılamalar ve belediyelere kayyum gibi ağır saldırıların yapılması değerlendirildi. Toplantıda özellikle saldırılara ilişkin yoğun tartışmaların olduğu anlaşılıyor.
Toplantıda hem yapılan tartışmaları değerlendirmek ve hem de mevcut saldırıları ele alarak politikalar belirlemekti. Sosyal medya üzeri yürütülen tartışmalarda özde şunlar vurgulanıyor: HDP rolünü oynamıyor, halkla bütünleşmiyor ve elit kalıyor. Yine HDP, 2013-2015 yılları arasında konjonktürel olarak kurulan bir partidir ve Türkiyelileşmeyi hedefliyordu. Ancak gelinen aşamada yeni bir durum oluşmuştur ve Türkiyelileşme zamanı kapanmış; Kürt problemine odaklanması gerekir gibi eleştirilerdir.
Şunu belirtmekte fayda vardır: HDP konjonktür partisi değildir. HDP’yi HDK’den ayrı düşünmemek gerek. HDP bir kongre partisidir. Çok bileşenli bir oluşumdur. Uzun vadeli Türkiye’de meclislere dayanan ve yerel demokrasi inşasını amaç ediniyor. Böyle bakıldığında anlam kazanır.
Yerelde meclisler biçiminde tüm farklılıkları; başta ulusal topluluklar olmak üzere kadın, inançlar gibi toplumsal hakikatleri tanımlamadan olduğu gibi kabul eden ve yerele dayalı demokrasiyi örgütleyerek; Türkiye’de demokratik dönüşümü sağlamayı hedefliyor. Sorun böyle konduğunda daha rahat ve geniş kapsamlı anlaşılmış olur.
Bir konjonktür partisi değildir HDP. Bugün ihtiyaç var kuralım, yarın ihtiyaç kalktığında kaldıralım gibi pragmatist bir yaklaşımla oluşmamıştır. Geleceğin geleneğini ve kültürünü örmeye çalışıyor. Durum böyle konulduğunda görülecektir ki, HDK-HDP yapıları geleceğin demokratik ve özgür Türkiye’sini amaç edinmiştir.
Dünya ve Ortadoğu’da 3. Dünya Savaşı koşulları yaşanıyor. Eski dünya koşullarının aşılması çoktan başladı. Başta demokrasi ve özgürlük olmak üzere kavram içeriklerinden başlayarak yeni anlayış, yaklaşım ve mücadele yaklaşımlarına ihtiyaç hasıl olmuştur. Esasını sınıflar değil, onları da içerecek şekilde bütün toplumsal kesim ve farklılıklara dayalı yerelde demokrasi mücadelesini yükseltmeyi gerektiriyor.
Yerel demokrasi anlayışı, kadın eksenli ve özgürlüğünü temel alan; etnik (Kürt, Türk, Ermeni, Arap vd.), dinsel inanç gibi bütün farklı kesimleri içerecek şekilde yerelde toplum kurma amaçlıdır. HDK-HDP projesi bu bağlam içinde düşünüldüğünde anlam kazanır. Bilinen klasik particilikten temelden ayrılır ve onların karşıtlığı şeklinde değerlendirmek gerekir. Dolaysıyla HDP konjonktüre göre oluşan bir yapı değil ve stratejiktir.
K. Marx, “somut durumun somut tahlilini yapmak”tan bahseder. Buradan bakıldığında çekilme bir fayda sağlamaz. Kazanılmış mercileri sonuna kadar korumak, demokrasi güçlerine sorumluluklarını hatırlatmak ve mücadeleye çağırmaktır. Mümkün olanı en iyi şekilde değerlendirmek ve zamana direnmektir.
Ulus-devlet çürüdükçe daima merkezileşir ve otoriterleşir. Çekilme bu yapının işini kolaylaştırır. HDP yayınladığı son deklarasyonda bunun altını çizmiş ve demokrasi güçlerini daha aktif mücadeleye çağırmıştır.
Kuşkusuz bütün baskı ve çökertmelere karşı HDP direniyor. Ancak mücadele araçlarının da daha iyileri vardır ve bulunabilir. Yapılacak eleştiriler bu bağlama oturtturulabilinirse anlamlıdır ve yarar sağlar. Tekleşen ve otoriterleşen bu yapıdan zarar gören bütün toplumsal kesimleri demokrasinin ortak paydasında birleştirmek en esaslı demokrasi çalışmasıdır. O kesimlere ulaşmanın yol, yöntemleri üzerinde düşünmek ve bulmak önem kazanmıştır.
Yine demokrasi mücadelesi sadece Türkiye ile sınırlı değildir. Ortadoğu demokrasi ve özgürlük mücadelesinin parçasıdır. Bölgemizde hiçbir halk ya da dinsel inanç tek başına özgürlüğünü kazanamaz. Devlet sınırları olsa da karşılıklı etkileşim çok yönlü ve derindir.
Örneğin Suriye’de yaşanan savaşın Türkiye’ye etkileri çok fazladır. Orada Kürt kazanımları ortaya çıkmıştır. Devlet o kazanımları beka meselesi olarak görmekte ve müdahale etmektedir. Müdahale başta HDP olmak üzere demokrasi güçlerini derinden etkiliyor. Ve HDP’nin demokrasi mücadelesi aynı zamanda bir Suriye, Irak, İran’ın demokrasi mücadelesidir de. Tersi de doğrudur. O yüzden sorun sadece HDP meselesi değil, geniş anlamda tüm parçalardaki Kürt meselesidir ve en geniş anlamda da bir Ortadoğu meselesidir. Saldırılarda o yüzden yoğun yapılıyor.