Ankara Katliamı avukatı İlke Işık,savcının sakladığı belgelerin ortaya çıkmasıyla davanın seyrinin değişeceğini vurguladı. Işık, ‘Katliama bile isteye yol verildi. Ortaya çıkan dosyalarla katliama göz yumulduğunu daha net söyleyebiliyoruz’ dedi
Yadigar Aygün/İstanbul
Ankara’da 10 Ekim 2015’te düzenlenen Barış Mitingi’ne dönük 103 kişinin öldüğü bombalı saldırıya ilişkin süren davada savcılığın, 9 klasörlük delil dosyasını mahkemeden ve müştekilerden sakladığı son duruşmada ortaya çıktı. 10 Ekim Katliamı’ndan 11 gün önce IŞİD’li canlı bombalara Ankara’ya kadar eskortluk yapan sanık Yakup Şahin’in Antep’in Nizip ilçesinde bir gübre bayisinden amonyum nitrat almaya çalıştığının Gaziantep Emniyet’i tarafından bilindiği anlaşıldı. Belgelere göre, gübre bayisinin ihbarı üzerine Emniyet, Şahin’in kimliğini tespit etti. TEM ve İstihbarat Şube, katliamdan 8 gün önce kendisine bildirilen bu duruma karşın hiçbir işlem yapmadı. Konuya ilişkin gazetemize konuşan 10 Ekim Ankara Katliamı davası avukatlarından İlke Işık, yeni çıkan dosyaları değerlendirdi. Ortaya çıkan belgelerle yargının delilleri gizlediğinin tescillendiğini dile getiren Işık, davada ciddi ihmallerin olduğunu belirtti.
Saklanan klasör ve delillerle ilgili olarak Işık, “Savcının delil sakladığı, dosyaları sunmadığı, yıllar sonra ortaya çıktı. Korkunç bir tablo ile karşı karşıyayız. Ülkenin en büyük katliamında kayıp dosyalar ve kayıp klasörler söz konusu. Bu kayıp klasörlerin içinde çıkan ciddi belgeler var. Savcı iddianame yazmış mahkemeye göndermemiş. Biz ilk mahkemede Yakup Şahin’in Nizip’te 2 ton gübre sipariş almak istemesini araştırın demiştik. Mahkeme talebimizi ret etmişti. Satın alınan gübreler ile 10 Ekim Ankara Katliamı gerçekleşti. Aynı zamanda bu kişi bombalara eskortluk eden son derece kilit bir isimdi. Yakup Şahin 30 Eylül günü yakalansaydı eğer Ankara Katliamı gerçekleşmeyecekti. İnsanlar hayatını kaybetmeyecekti. Devletin Ankara Katliamı’na göz yumduğu çok açık” dedi.
‘Dosyalar ve deliller gizlendi’
Avukat Işık, 2015-2016 yıllarını en kanlı katliamlar dönemi olarak tanımladı. Devlet yetkililerinin bu katliamlardaki sorumsuzluğunu hatırlatan Işık, “Yüzlerce insanı kaybettik. Ankara Katliamı bir miting başlangıcında gerçekleşti. İçişleri Bakanlığı, Ankara Valiliği, Ankara Emniyeti ve resmi her kurum ile görüşülmüştü. Tüm izinler alınmıştı. Bu o gün mitinge gelen her yurttaşın can güvenliğini koruyacağım demektir. Sorumluların gereken güvenlik önlemlerini almadığı çok açık. Yargılama ve yeni çıkan belgelerle beraber bu vahim durumu ortaya koyuyor. Bombaların hazırlanması ve o bombacıların Ankara’ya geliş sürecinin her aşaması çok sayıda güvenlik önlemlerinin alınmadığına işaret ediyor. Toplamda çok ciddi sorumsuzluk silsilesinden bahsediyoruz. Daha da vahimi gerçekler ortaya çıkmasın diye dosyaların ve delillerin saklandığını görüyoruz” diye belirtti.
Davanın seyri değişebilir
Ortaya yeni çıkan belgelerle davanın seyrinin değiştirecek nitelikte olduğunu belirten Işık, “Bu katliama bile isteye yol verildi. Ortaya çıkan dosya ve belgelerle bunu daha net söyleyebiliyoruz. Şu ana kadar kamu görevlilerine dava açılmadı. Delil karartan delil saklayan bir savcılık kabul edilemez. Bu evraklar dosyanın seyrini değiştirecek nitelikte. Evrakların saklanmasıyla ilgili bir şey yapılması gerektiği ile ilgili görüşlerimizi mahkemeye bildirdik. Bu dosyaya gelen belgelerle ilgili neler yapıldı? Daha ayrıntılı bir araştırma talep ettik. Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi, ilk etapta Nizip Emniyeti ile yazışma yapmayı kabul etti. Biz yetkililere yapması gerekenlere hatırlatmaya devam edeceğiz. Hukuk mücadelemiz devam edecek” diye konuştu.