Kuzey-Doğu Suriye saldırılarında öne sürülen ÖSO gruplarının maaşları ve sahada işlediği suçlar tartışılmaya devam ediyor. Gazeteci Tsurkov’a konuşan ÖSO’lular, paralı askerlere dönüşerek haraç, uyuşturucu dahil her türlü suçu işlediklerini itiraf ettiler
Kuzey ve Doğu Suriye’de savaşan Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) adı verilen Türkiye destekli paramiliter güçlerin, işlediği suçlar ve parasal kaynakları Türkiye tarafından 9 Ekim’de başlatılan operasyondan sonra daha yoğun olarak tartışılıyor. Silahlı grupların çoğu üyesinin eski IŞİD militanları olduğu, maaşlarının MİT bütçesinden ödendiği iddiaları son günlerde yaygınlaşırken, son olarak New York’ta yayınlanan NYR Daily’e konuşan ÖSO üyeleri, ‘devrim’ amacından koparak ‘paralı askere dönüştüklerini’ ve ağır suçlar işlediklerini itiraf etti. NYR Daily’e yazan Elizabeth Tsurkov, hazırladığı araştırma yazısında, Ankara’nın sonradan Suriye Milli Ordusu (SMO) adını vererek meşrulaştırmak istediği ÖSO’nun üyeleri ile birlikte burada yaklaşık 35 bin kişiye maaş ödediğini ve ücretin en düşük olduğu zamanda dahi ayda en az 11 milyon TL ödeme yapıldığını ileri sürdü.
Hani Esad’ı devirecektik?
2014’ten bu yana ÖSO mensuplarıyla iletişim içerisinde olduğunu belirten Tsurkov, birçoğunun kendini “Türkiye çıkarları adına savaşa itilmiş” hissettiğini yazdı. Yazarın anlattığına göre bu kişiler Türkiye’nin Esad’ı devirmek gibi bir nihai hedefi olmadığını, tersine Esad ile işbirliğine gönüllü olunabileceğini anladıklarında bunu kendi toplumlarına izah etmekte zorlanmaya başlamışlar. Girê Spî’de Feylak el-Majd içerisindeki ‘Muhammed’ kod adlı bir savaşçı, Tsurkov’a ÖSO mensuplarının ‘sahibini takip eden eşekler’ gibi hareket ettiğini, ne söylenirse yaptıklarını söylüyor. Muhammed, Bütün kararların Türk istihbaratı tarafından alındığını belirtiyor.
CIA’dan devir teslim
Daha önce Levant Cephesi ve Hamza Tugayı gibi fraksiyonlara ‘Timber Sycamore’ kod adlı bir CIA programı çatısı altında direniş için savunma eğitimi ve ekipman sağlandığını anlatan Tsurkov, programın başarısızlıkla sonuçlandığını ve sonlandırıldığını belirterek 2016’dan itibaren bu savaşçılara yapılan maaş ödemelerini Türkiye’nin devraldığını belirtiyor. Bu noktadan sonra ÖSO’yu oluşturanların sayılarının arttığı, yüzlerden binlere çıktığı kaydediliyor. Hamza Tümen’inde görevli olan Mustafa isimli bir komutanın anlattığına göre 2015 sonrası SMO’ya alınan savaşçılar daha genç kuşaklardan oluştu. 2018 Efrîn operasyonunda ise bu yeni savaşçıların oranı yüzde 60’ları buldu ve bunlara kinayeli olarak ‘2016 Devrimcileri’ denildi. Bunun nedeni, bu gruptakilerin çoğunun sadece maaş almak için katılmış olması. ÖSO’ya katılan kişilerin yaşadığı yeri terk etmek zorunda kalmış ve hayatını sürdürmek için herhangi bir geliri veya işi olmayan insanlardan oluştuğu anlatılırken, yazıda bu kişilerin silahlı gruplara katılmak dışında fazla bir seçeneğinin kalmadığı da aktarılıyor.
Maaşlar düşünce haraç
İddiaya göre Türkiye ‘Fırat Kalkanı’ operasyonu öncesi savaşçılara aylık 300 dolar karşılığı Türk Lirası ödüyordu ancak zamanla maaşlar -komutanlar hariçdüştü. 2019’un başında 100 dolar karşılığı TL’ye kadar inen ödemeler her iki ayda bir yapılmaya başlandı. Yine de, 35 bin savaşçı ve en düşük aylık ücret 50 dolar karşılığı TL hesaplandığında bu aylık en az 11 milyon TL’ye denk geliyor. Bu arada, ayda 50 dolarla geçinemeyen savaşçılar yağma ve hırsızlık gibi suçlar işlemeye başladı.
Halk nefret ediyor
Efrîn operasyonuna katılan El Mutasım komutanlardan Mohsin, halkın hiziplerden nefret ettiğini ve onlardan korktuğunu, çünkü tecavüz iddialarının doğru olduğunu söylüyor. Mohsin, “uyuşturucu bağımlıları ve suçlular”dan söz ederek, özellikle genç savaşçıların, araba kullanma, yerleşim yerlerine gece geç saatlerde girme, silahlarını ateşleme gibi şeyleri yaparken cezasızlığın tadını çıkardıklarını söylüyor. Tsurkov, DSG savaşçılarına “ateist” suçlaması yapan savaşçıların videolarda şov yaptıklarını, gerçekte ise alkol, sigara ve uyuşturucu kullandıklarını yazıyor. Faylaq el Majd savaşçısı Muhammed de, özellikle İdlib’deki Heyet Tahrir El Şam grubunun hepsinin uyarıcı haplara bağımlı olduğunu anlatıyor.
Hoşnutsuzluk var
Tsurkov yazısını şöyle tamamlıyor: “ÖSO’nun baskıcı Esad rejimine karşı savaşan devrimciler olduğu düşüncesi realite ile örtüşmüyor çünkü ÖSO şimdiye kadar rejim güçleri ile karşı karşıya gelmiş değil. Bana Afrin’den kırık Arapçası ile Kürtlerden alınmış evinden yazan Issam, ‘Bizim yanımızda Türkiye’den başkası durmuyor. Arap dünyası nerede? Avrupa nerede? Biz de aynı şekilde Türkiye’nin yanında olmak zorundayız’ diye seslendi ancak birkaç gün sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan ülkesinin Esad rejiminin Suriye’nin kuzeydoğusundaki yerleri geri almasına karşı olmadığını açıklamasının ardında Issam hayal kırıklığı içinde şunları yazdı: ‘ÖSO sadece Türkiye’nin sınırını koruyacak. Verilen görev bu. Kendi vatanımızda bizim karar alma sürecinde hiçbir etkimiz yok’”
Kürtlerin evlerinde Araplar
ÖSO operasyonları sonrası Efrîn’deki sivillerin malları ve evlerinde organize yağma gerçekleştiği de yazıda anlatılırken, 9. Tümen’den Mansur isimli asker, talanları engellemek istediğini, ancak başarılı olamadığını anlatıyor. Mansur, Türk askerlerinin de onları durduramadığını, yağmacıların engel olmak isteyenlere ateş açtığını belirtirken, eskiden Kürtlerin yaşadığı evlerde artık Arapların oturduğunu itiraf ediyor.
Efrîn’de kadınlara eziyet
Tsurkov’a konuşan ve hala Efrîn’de yaşayan Dicle adında bir Kürt kadın ÖSO tarafından gözaltına alındığını ve YPG/PYD karşıtı olduğunun bilinmesine rağmen bir ay boyunca gözaltında tutulduğunu söylüyor. Dicle “Bazı kadınlar ağır şekilde dövüldü ve işkence gördü. Aralarında 70 yaşında olan bile vardı” diyor. Dicle serbest kaldıktan sonra evinin talan edildiğine tanık olmuş, “Artık buradaki Kürt kadınlarının yüzde 90’ı rahatsız edilmemek için başörtüsü takıyor. Ben de gerektiği zaman takıyorum. Bazen bir bakıyorsunuz 13 yaşındaki savaşçı çocuk gelip sizi düzgün giyinmeniz konusunda uyarıyor ama kendileri uyuşturucu kullanıp dinin yasakladığı pek çok şeyi yapıyorlar” diye anlatıyor.
Mafya gibi davranıyorlar
Savaşçıların gelirlerini farklı yollarla arttırmaya çalıştığı kaydedilirken bunun en bilinen yolunun her köşeye geçiş noktaları kurmak ve haraç kesmek olduğu aktarılıyor. Bunun da fraksiyonlar arasında yer yer silahlı çatışmalara neden olduğu kaydediliyor. Bunun yanı sıra ÖSO komutanlarının, araba galerileri, restoran sahipleri, altın satıcıları, fabrika sahipleri gibi işletmelerden de ‘koruma parası’ aldığı ileri sürülüyor. Yazıda ayrıca bazı grupların yurtdışında akrabaları olan varlıklı insanları da kaçırarak fidye aldığı da belirtiliyor.
NEW YORK