Asgari ücret görüşmelerine dair taleplerini dile getiren sendika temsilcileri, belirlenecek asgari ücretin 3 bin TL’nin altında olmaması gerektiğini söyledi
Asgari ücret görüşmeleri 2 Aralık’ta Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk başkanlığında başladı. Asgari ücret görüşmelerinde işçi tarafını en fazla üyesi bulunan Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ), işveren tarafını ise Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) temsil ederken görüşmelerin ay sonuna kadar sürmesi bekleniyor. Yapılacak toplantıların ikincisi 10 Aralık’ta TÜRK-İŞ’in ev sahipliğinde üçüncüsü ise 17 Aralık’ta TİSK’in ev sahipliğinde gerçekleştirilecek. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Kasım ayı raporuna göre yoksulluk sınırını 2 bin 103 TL olarak açıklarken, aynı ay için TÜRK-İŞ’in belirlediği rakam 2 bin 580 TL’dir. Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) ise asgari ücretin asgari geçim indirimi (AGİ) hariç net 3 bin 200 TL olmasını istiyor. Asgari ücret görüşmelerine dair Mezopotamya Ajansı’dan Tolga Güney’e değerlendirmelerde bulunan sendika temsilcileri asgari ücretin insan onuruna yaraşır bir seviyeye gelmesi gerektiğini belirtti.
‘Demokratik olduğunu söyleyemeyiz’
DİSK’e bağlı Türkiye Genel Hizmetler İşçilere Sendikası (Genel-İş) Genel Sekreteri Cafer Gonca, asgari ücretin çalışanlar açısından önemine dikkati çekerek, “Her yıl bilindiği gibi aralık ayının başında hükümet yetkilileri, işveren yetkilileri ve işçileri temsilen TÜRK-İŞ temsilcilerinden oluşan 15 kişilik bir komisyon belirleniyor. İşveren temsilcileri ve hükümet işbirliği yaparak çalışanların yüzde 43’ünü oluşturan bir kısmın kaderini belirliyor. Bunun çokta demokratik olduğunu söyleyemeyiz” dedi.
‘Sendikalar ortak tavır almalı’
10 milyonu aşkın işçinin açlık sınırının altında bir ücret aldığı gerçeğinin gizlemediğini ifade eden Gonca, “Açlık sınırı 2 bin 127 TL iken asgari ücret 2 bin 20 TL’dir. Biz asgari ücretin insan onuru ile bağdaşır bir ücret olmasını istiyoruz. Asgari ücret konusunda üç işçi konfederasyonu ortak tavır alması gerekir. Türkiye’de para babalarının, müteahhitlerin, ranta dönük insanların vergi borçları iktidar bir kalemde silebiliyor. Fakat işçilerinin aldıkları ücretlerden yüzde 50 civarında vergi kesintisi yapılıyor. Bunu kabul etmemiz mümkün değil. Bu konu ile ilgili ülkede demokrasi ve emek derdi olan herkes ile birleşmeli ve alanlarda bunun mücadelesini vermeliyiz” diye konuştu.
‘TÜRK-İŞ’in ücret talebi yetersiz’
Metal işçilerinin DİSK’in belirlediği asgari ücret talebi doğrultusunda mücadele edeceğini dile getiren Birleşik Metal İşçileri Sendikası (Birleşik Metal-İş) Genel Sekreteri Özkan Atar, asgari ücret komisyonunda işçileri temsil eden TÜRK-İŞ’in açıklamış olduğu 2 bin 558 TL asgari ücret talebini yetersiz bulduğunu söyledi. Açıklanacak asgari ücretin çalışanların yüzde 43’ünü direkt kalan kesiminin de yaşam standartlarını etkileyeceğini söyledi. “Biz metal işçileri olarak hem asgari ücret mücadelesi içerisinde hem de Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası’na (MESS) bağlı iş yerlerindeki grup toplu iş sözleşmesi mücadelemize devam ettireceğiz” dedi.
‘3 binin altında bir ücret kabul edilmemeli’
Gıda iş kolunun Türkiye’nin en temel sektörlerinden biri olmasına rağmen işçilerin büyük kısmının örgütsüz olduğunu vurgulayan DİSK’e bağlı Türkiye Gıda İşçileri Sendikası Genel Başkanı Seyit Aslan, “Sendika olarak son iki senedir işçilerin taleplerini doğrudan almak üzere çeşitli anketler düzenliyoruz. Anketlerde ortaya çıkan sonuç, işçiler asgari ücretin insan onuruna yaraşır ve tek bir ücret olarak belirlenmesini istiyor. Bunun dışında son bir aydır değişik illerde farklı fabrikalarda yaptığım toplantılarda ortaya çıkan sonuç ise en az 3 bin TL’nin üzerinde bir asgari ücretin belirlenmesi gerektiği yönünde. Bunun altındaki bir ücret artık bu ülkede yoksulluğu derinleştireceğine, geçimi zorlaştıracağına dair bir kanı var” diye belirtti.
‘Emek örgütleri taleplerini ortaklaştırmalı’
TÜİK tarafından açıklanan enflasyon oranlarının düşüş yönünde olduğunu sözlerine ekleyen Aslan, şunları söyledi: “Ülkenin gerçekliği açıklanan bu veriler değil, insanlar herhangi bir alışverişe gittiğinde oradaki alım gücünün düştüğünü, insanların gerçekten ay sonunu getirmekte zorlandığını, yaşayarak hissediyoruz. Dolayısıyla açıklanan enflasyon rakamları ülke gerçekliğini ifade etmiyor. Gıda işçilerinin bir diğer beklenti de şudur, konfederasyonlar ve emek örgütleri hangi iktidar olursa olsun buna karşı ortak hareket etmeli, taleplerini ortaklaştırılmalıdır.”