Mimarlar Sur’da yaşanan yıkım sonrası yapılan binaların Diyarbakır’ın tarihini temsil etmediğini söylerken yapıları Erdoğan ‘Diyarbakır artık eski Diyarbakır değil’ diyerek övdü
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ile Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Beştepe’de düzenlenen törenle, TOKİ’nin 100 bin konut protokolüne imza attı. Törende konuşan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, kentsel dönüşüm ve Kanal İstanbul üzerine açıklama yaptıktan sonra iktidarın “çözüm süreci”ne son vermesinin akabinde 2015 sonbaharında “öz yönetim” talebiyle yayılan eylemlerin adresinden olan ve halen bazı sokaklarında girişin yasak olduğu Diyarbakır’ın tarihi Sur ilçesinde uygulanan ‘kentsel dönüşüm’ üzerine de açıklamalarda bulundu. Erdoğan Diyarbakır’ın aynı Diyarbakır olmadığını savunurken geçtiğimiz hafta Sur’da yaşanan rantın sonuçlarını açıklayan TMMOB ‘Diyarbakır Evi dedikleri betonarme yapı üzerine tuğla koymuşlar bu evler Sur’u ve tarihini temsil etmiyor’ demişti
Erdoğan: Oraya TOKİ olarak girdik
Cumhurbaşkanı Erdoğan Beştepe’de konuşmasında Diyarbakır’da yaşanan rantı ve tarihi yıkımı övdü. Erdoğan Sur’da sokağa çıkma yasakları dönemine de atıfta bulunarak “3-5 yıl öncesinin Diyarbakır’ı ile bugünün aynı değil. Binalar bitişik nizam, içinden tüneller açılmış, bombalar yerleştirilmiş olan o binaların hepsini yıktık ve şimdi oralarda TOKİ olarak girdik ve oralarda yaptığımız konutlarla biz o bölgede yaşayan vatandaşlarımıza da insanca yaşamanın imkanını sağladık.” dedi. Ancak geçtiğimiz hafta Sur’daki yıkımı Mezopotamya Ajansı’na değerlendiren TMMOB Diyarbakır İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Doğan Hatun “Devlet eliyle bilerek ve isteyerek sistematik olarak 6 mahallenin tamamı ortadan kaldırıldığını Sur’un 103 günlük çatışmalı süreçte yıkılmadığını çatışma sonrası 4 yıllık süreçte yıkıldığını” açıklamıştı
Mimarlar Erdoğan’ı yalanlıyor
Doğan Hatun Sur’da yaşananlara ilişkin şu ifadelerde bulunmuştu:
“Hiçbir yerel sivil toplum örgütü ve halk bu işin başında yer almadı. Sur’u rüyasında bile göremeyen bir devlet mekanizması, Ankara’da Koruma Kurulu Planı’yla projeler uydurup, hiç görmedikleri bir alana uydurmaya çalışıyor. En temel eksiklikleri burası. Sur’un dışında, Sur’u yaşamamış, bilmemiş, Sur üzerinde iki cümleyi bir araya getiremeyen bir devlet, burada Sur’u inşa etmeye çalışıyor.”
Tarihi doku hiçe sayıldı
Arkeolojik sit alanı konumunda olan bölgeye ‘tırnak ve diş fırçasıyla müdahale edilmesi gerekirken dozer ve diğer büyük iş makinalarıyla girildiğini’ belirten Hatun, yine arkeolog, mühendis ve mimarların girmesi gereken Sur’a yalnızca müteahhitlerin sokulduğunu kaydetti. Hatun, yasaklı mahallelerde inşa edilen evlere dair ise şu sözleri ifade etti: “Diyarbakır Evi dedikleri betonarme yapı üzerine tuğla koymuşlar, bazaltlama yapmışlar. Bazalt taşları Diyarbakır bazaltı bile değil. Sur’u var eden Diyarbakır’ın bazaltıdır ama Kayseri’den getirmişler bazaltı. O bazaltlar da şu an dökülmüş durumda. Döküldüğü için de açamıyorlar yeni yapıları. Bu da şunu gösteriyor; amaç tarihi yaşatmak değil, rant elde etmek. Evler hiçbir şekilde tarihi dokuya uygun değil. Yapılan yapılar Sur’da oturan halkın alabileceği fiyatlarda değil bir kere. Zira 600-700 bin TL’den bahsediliyor.” 4 yıldır halktan saklansa da devletin Sur’u halka bırakması gerektiğini söyleyen Hatun, “Eğer gerçekten isteniyorsa projenin aynısını halka birlikte gönüllülük esasına göre yapmaya hazırız. Yeter ki bu yasakları kaldırsınlar. Halk gelsin parseli neyse kendi evini yapsın” ifadelerini kullandı
Haber Merkezi