Antep L Tipi Cezaevi’nde erkek mahpusların yanı sıra 10 kadın mahpus da bulunuyor. Koğuş kapasitesi 10 kişilik olmadığı için yerde yatanlar var. Masa, sandalye, battaniye, buzdolabı, elbise dolabı verilmiyor. Kış koşullarında gereken ikinci battaniyeyi de -hatta fazla bir hırka ve kazak- alamıyorlar. Revire, ancak 2-3 haftada bir çıkabiliyorlar. Oranın verdiği ilaçları ise alamıyorlar. Sıcak ve hatta soğuk su sorunu var. Günde bir saat su aktığı günler oluyor. Bunun belediyeden kaynaklandığı iddia ediliyor. Görüş süresi, gardiyan sayısı yetersiz denilerek 30 dakikaya kadar indirilmiş durumda.
Koridorda giderken nizami yürüyüş dayatılıyor. Dahası kimlik kartıyla koridora çıkmayı kabul etmeyen kadın mahpuslara kargo ile gelen eşyası verilmemek istendi. Ancak idare, sonunda kimlik kartıyla çıkmama tavrını kabullenmek zorunda kaldı. Kantinden istenilen eşya ya da gıda “size gelene kadar bitti” denilerek kasten verilmiyor. Kantinde satılmakta olan renkli kurşun kalem, siyasilere yasak deniliyor. Bakanlık, savcılık gibi yerlere verilen dilekçeler, söz konusu yerlere gönderilmeyip, imha edildiği belirtiliyor.
*
Bolu F Tipi Cezaevi’nde kalmakta olan M. Can Oğuzsoy, 17 Aralık 2019 günü, mahkemen var denilerek SEGBİS’e götürüldü. Adil bir yargılama olmayacağından SEGBİS ile ifade vermeyeceğini, uygun yargılama koşulları oluşturulursa ana dilinde -Kürtçe- ifade vereceğini belirtti ve ifadesi esnasında avukat bulundurma talebinde bulunarak kendisine açılan dosyanın içerini öğrenmek istedi. Ne kendisine ne de onunla birlikte adı dosyada geçenlere tam olarak bilgi verilmedi.
‘Gizli tanık’ ifadesiyle kendisine (yani M. Can Oğuzsoy) Hayati Kaytan, İbrahim Doğan, A. Hamit Babat, Cebbar Palabıyık, A. Rezzak Gülmez ve Tarık Doğtaş’a ‘örgüt yönetmek’, ‘kişi veya kişiler hakkında infaz kararı almak’ gibisinden suçlamalarla soruşturma açılmış.
Bu konuda M. Can Oğuzsoy şöyle diyor: “Tümüyle kurgusal, mesnetsiz olan bu iddialarla iradeyi teslim alma, yaşamı baskılama, değerlerinden uzaklaştırmaya çalışma edimlerine ilk defa tanık olmuyoruz. İster istemez bunun arkasında ne tür bir saldırı planı ya da provokasyonun olduğunu da merak etmeye başlıyor insan. Tabi bu garip ve garip olduğu kadar da vahim olan bu siyasi saikli operasyonun sebebi ne olursa olsun, boşa çıkacağı da dayanaksızlığından ileri gelmektedir. Başta İHD olmak üzere demokratik kurum ile oluşumları ve kamuoyunu bilgilendirmek istiyoruz.”
*
Bolu F Tipi Cezaevi’nde bulunan Şahin Gümüş, ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü. 2005 yılından bu yana açık görüşte gelen ziyaretçilerini tek tek görüştürüyorlardı. Yani açık görüşe dört kişi geldiyse, bir saat ziyaret dilimi dörde bölünüyor ve her biriyle tek tek görüşebiliyordu. Bu durum hem onu, hem de görüşe gelen aileleri mağdur ediyordu. Bu haksız durumu ortadan kaldırmak için Bolu İnfaz Hakimliği’ne başvurdu. Bolu İnfaz Hakimliği, Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nin 08/04/2019 tarih, 2019/331 Esas, 2019/2121 Karar sayılı ilamı referans vererek başvurusunu haklı buldu. Bu karar doğrultusunda, geçen açık görüşte Şahin Gümüş, ziyaretçileriyle toplu olarak görüşebildi. Böylesi bir sorunu olup da, çözmek isteyenler, kararın örneğini bizden-buradan isteyebilir.
*
Bolu F Tipi Cezaevi’nden İlhan Kaya ve Veysel Şahin şöyle diyor: “Grup Yorum üyesi Bahar Kurt, Helin Bölek, İbrahim Gökçek, Barış Yüksek ve Ali Aracı, konser yasakları sona ersin, çalışma yaptıkları İdil Kültür Merkezi basılmasın, başlarına konulan para ödülleri kaldırılsın ve tutsak Yorum Gorup üyeleri serbest bırakılsın, talepleriyle 180 günü aşkın bir süredir açlık grevindeler. … Çok zamanımız yok! Mustafa Koçak ve Grup Yorum üyelerinin adalet talebini sahipleneceğinizi umuyor, çalışmalarınızda başarılar diliyoruz.”
*
Van Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde bulunan Talat Şanlı şöyle diyor: “Size Mustafa Koçak’ın sesini duyurmak için yazıyorum. Çünkü o sesini duyurabilmek için tam 160 gündün hiçbir şey yemiyor. 3 Temmuz 2019’da başlattığı açlık grevini 30 Eylül 2019 itibariyle Ölüm Orucu’na dönüştürdü ve halen sürdürüyor. Peki ne istiyor? Bu sorunun cevabını tek bir kelimeyle özetlemek mümkün: Adalet!”
*
Elbistan E Tipi Cezaevi’nde kalmakta olan Abdurrahman Kılıç, aniden rahatsızlandı ve tedavi için gönderildiği Elazığ’da kan kanseri teşhisi konuldu. Halen Elazığ T Tipi Cezaevi’nde bulunan Abdurrahman Kılıç’ın bilahire gönderileceği söylenen İstanbul’daki tedavisinde insan hakları kuruluşlarının yardımcı olacağını umuyoruz.
*
Burhaniye T Tipi Cezaevi’nde bulunan içerideki çizerlerimizden Mehmet Boğatekin’in çizimlerini aldık. Kendisine çok teşekkür ediyoruz. Böylesi yeteneği olan okurlarımızın karikatürlerini de burada değerlendirmek üzere bekliyoruz.
TAZİYE: Ahmet ve Mahsum Kolakan’ın babası Fahri Kolakan 19 Aralık 2019 günü vefat etti. Oğulları, babasının cenazesinde bulunmak üzere başvurdular. Ancak bu söz derece insani ve meşru başvuru, güvenlik gerekçe gösterilerek reddedildi. Mücadelenin son 30 yılında, çok büyük bedeller ödeyen Ape Fahri, hemen hemen hepsi hapishanelere atılan çocuklarını hiç yalnız bırakmamıştı. Akrabaları, arkadaş ve dostları Kolakan ailesine baş sağlığı dileklerini iletiyorlar.
MEKTUBU GELENLER
Özlem Seyhan – Diyarbakır Kadın Kapalı Cezaevi
Şeref Gülen – Bandırma 2 nolu T Tipi Cezaevi
İshak Canbay – Bandırma 2 nolu T Tipi Cezaevi
Osman Bozkurt – Bandırma 2 nolu T Tipi Cezaevi
İlhan Kaya – Bolu F Tipi Cezaevi
M. Can Oğuzsoy – Bolu F Tipi Cezaevi
Şahin Gümüş – Bolu F Tipi Cezaevi
Veysel Şahin – Bolu F Tipi Cezaevi
Mehmet Boğatekin – Burhaniye T Tipi Cezaevi
Adil Abi – Elbistan E Tipi Cezaevi
Erdal Laçin – Elbistan E Tipi Cezaevi
Hamit Dilbihar – Van F Tipi Cezaevi
Talat Şanlı – Van Yüksek Güvenlikli CİK
Ziya Ataman – Van Yüksek Güvenlikli CİK
Posta Kutusu: 253
Yenişehir
ANKARA
e-mail: aykol267@gmail.com