• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
1 Temmuz 2025 Salı
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Kültür

Çağının romantik başkaldırısı

12 Temmuz 2018 Perşembe - 23:06
Kategori: Kültür, Manşet

Henüz 20 yaşında iken zamanının çok ötesinde bir eseri, Frankenstein’ı dünya edebiyatına kazandıran Mary Shelley, romanı yazdığı 200. yılında hala sanata konu oluyor

Dünya prömiyerini geçtiğimiz yıl Toronto Film Festivali’nde yapan Mary Shelley filmi, 19. yüzyılda kaleme aldığı ve yıllar sonra sinemanın önemli karakterlerinden biri haline gelen Frankenstein’ın yazarı Mary Shelley’in hayatını konu alıyor. Filmin yönetmenliğini ise ilk uzun metraj filmi Wadja ile sinema dünyasında tanınan ve Hollywood için film çeken ilk Suudi kadın yönetmen Haifaa Al-Mansour üstleniyor. Filmde Frankenstein’ın yaratıcısı Mary Shelley rolünü üstlenen Elle Fanning’e; Douglas Booth, Maisie Williams, Bel Powley, Stephen Dillane ve Tom Sturridge gibi isimler eşlik ediyor. Mary Shelley’nin aşık olduğu Percy Shelley ile tanışmasını ve yarattığı ölümsüz karakter Frankestein’ı yazmasına götüren süreci konu alan film, bu haftanın vizyon filmlerinden biri. Peki Henüz 17 yaşındayken kendisinden sonraki dönemi, yaratık ve canavar tasvirlerini bu denli etkileyebilecek bir karakter yaratan dünya edebiyatının önemli ismi Mary Shelley kim? Shelley, yazar William Godwin ve önemli kadın hakları savunucularından Mary Wollstonecraft’in çocuğu olarak 1797 yılında Londra’da doğdu. Annesi doğumu sırasında ölünce, babası tarafından büyütülen Shelley’in küçük yaştan itibaren edebiyat ve felsefe başlıca ilgi alanları oldu.

Londra’nın romantik şairi

Çocukluğunun büyük bölümünü kitap okuyup, hikâyeler yazarak geçiren Shelley, 1814’te, henüz 17 yaşındayken Londra’nın en gözde romantik şairi Percy Bysshe Shelley’e aşık oldu. Percy’nin evli olması ve babasının ilişkilerine karşı çıkması üzerine ikili İsviçre’ye kaçmak zorunda kaldı. Çift ancak Mary’nin babasının ölümünün ardından Londra’ya döndü. Ardından İtalya’ya yerleştiler.

Mary’nin kabusu: Frankenstein

İki edebiyat tutkununun sarsıcı ve kural tanımayan aşkı, Mary’nin yazma arzusunu ateşledi. Mary’nin dünyanın ilk bilimkurgu romanı olarak nitelendirilen “Frankenstein ya da Modern Prometheus” romanını yazma fikri ilk olarak gördüğü kabusta aklına geliyor. 1816 yazında yarı uyanık olarak gördüğü bir kâbus hikayesini geliştirdi ve Mary henüz 20 yaşındayken Frankenstein yaynlanıyor. Kitap, zamanının çok ötesinde bir eser olarak modern çağa karşı romantik bir başkaldırı başlatır. Büyük bir başarı yakalayan kitapta yaratığın bir adı bulunmasa da canavar yaratıcısının adıyla anılmaya başlar.

Onlar kurbandırlar

Bir korku klasiği olarak anlatılsa da Mary kitabı yazarken aslında ‘öteki’nin varoluş mücadelesini aktarıyor. Öyküde doğrudan korkuya yapılan bir gönderme yok. Katil, canavar denilen yaratık ve yaratıcısı Dr. Frankenstein kurbandır aslında. Modern çağa ve rasyonel aklın egemenliğine karşı romantik başkaldırının metaforudur onlar. Yani toplum dışına itilen, kendi savaşını veren ve bu savaşta yenilen farklı insanların öyküsüdür. 1800’lerde yazılması kitapta İngiltere’deki sanayi devriminin, Locke ve Hobbes gibi düşünürlerin etkilerini de görmek mümkün. 1822 yılında eşini kaybeden Mary, Londra’ya döndü ve 1851 yılında ölünceye kadar profesyonel yazarlık yaptı. Mary’nin diğer kitapları ise; Lodore, Falkner ve insanlığın insanlığın yavaş yavaş yok oluşunu inceleyen ve 1826 da yayımlanan apokaliptik bir roman olan The Last Man’dir.

KÜLTÜR SERVİSİ

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Örtülü OHAL’in formülü hazırlanıyor!

Sonraki Haber

Makinist ile TCDD çelişti

Sonraki Haber

Makinist ile TCDD çelişti

SON HABERLER

LeMan: Sürülen lekeyi kabul etmiyoruz

LeMan: Sürülen lekeyi kabul etmiyoruz

Yazar: Yeni Yaşam
1 Temmuz 2025

Sınıf yerine komün ve sınıfsızlaşma

Sınıf yerine komün ve sınıfsızlaşma

Yazar: Yeni Yaşam
1 Temmuz 2025

Adıyaman’da sessiz bir çığlık: Mutenâ Dergisi

Adıyaman’da sessiz bir çığlık: Mutenâ Dergisi

Yazar: Yeni Yaşam
1 Temmuz 2025

Yazarlar

Doğru söz eğri insanın kulağına girmez

Yazar: Yeni Yaşam
1 Temmuz 2025

Yazarlar

Demokratik toplum; kadının toplumu ve sistemidir

Yazar: Yeni Yaşam
1 Temmuz 2025

Halklar artık aldanmaz

Bir analiz denemesi

Yazar: Yeni Yaşam
1 Temmuz 2025

Agirî’de Demokratik Toplum Buluşmaları sürüyor

Agirî’de Demokratik Toplum Buluşmaları sürüyor

Yazar: Yeni Yaşam
30 Haziran 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır