• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
13 Ekim 2025 Pazartesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar

Ölüm ve direniş kasabası: Asbestos

11 Ocak 2020 Cumartesi - 23:00
Kategori: Yazarlar

Asbest maddesinin kanserojen etkisini artık çoğumuz biliyoruz ama açlıktan ve hastalıktan kırılan Asbestos kasabası madencilerinin uzun grevi, hep biraz karanlıkta kalır. Bu anlatılan, işte o direnişçilerin hikâyesidir

1969 ile 1984 arasında iki kez başbakanlık yapan Kanadalı liberal politikacı Pierre Elliott Trudeau (şimdiki başbakan Justin Trudeau’nun babası) sonraları ‘Sessiz Devrim’ diye de anılacak olan o günleri, “Yeni bir çağın işareti” olarak yorumlamıştı bir zamanlar. Trudeau’nun öngörüsünün kendi ideolojik yönelimi açısından isabetli olup olmadığı tartışılır ama kesin olan şey, 1949 Asbestos Grevi’nin Kanada işçi sınıfının tarihinde bir dönüm noktası olduğudur.

Ölümün habercisi: Asbest

Asbest denilen lanetli maddeyi uzun uzun anlatmaya gerek yok. Bugüne dek dünyada milyonlarca insanın canına okumuş bir madenden söz ediyoruz. İnşaat malzemelerinden yalıtıma kadar birçok alanda kullanılan asbestin birçok türü artık Avrupa’da ve başka ülkelerde tümüyle yasaklanmış durumda. Yine de İLO verilerine göre dünyada 125 milyon kişi hâlâ bin kişi asbest içeren çalışma ortamları yüzünden kanserden ölmekte. En büyük üreticiler olan Kanada ve Rusya’nın muhalefeti nedeniyle tüm dünyada yasaklanması bugün bile tam gerçekleşmiş değil ve hatta yasaklandığı ülkelerde bile 2030’a dek 500 bin kişinin kanserden yaşamını yitireceği tahmin ediliyor. Türkiye’yi ise boşverin! Türkiye, 2010’a kadar yüzlerce ton asbest ithal etmeye devam ediyordu! 1949 yılı itibarıyla dünyadaki asbest üretiminin yüzde 85’i Kanada’nın Quebec eyaletinde gerçekleştiriliyordu ve en büyük şirket de Amerikalı Johns-Manville Company idi. Üretiminin hatırı sayılır bölümünü yüklenen maden kasabası Asbestos’ta ise koşullar korkunçtu. Kanserden kırılan 5 binden fazla madencinin ücretleri komik düzeydeydi. Sonunda patladı işçiler. Kanada Katolik Çalışma Konfederasyonu (CTCC) o kadar matah bir sendika değildi aslında ama sınır aşılmıştı artık. İki ay süren müzakereler sonunda işçiler, uzlaşmayı reddedip 14 Şubat’ta grev dediler. Talepleri, ücretlerin artması, madenlerin yönetimine sendikanın katılımı, emeklilik ve kanserojen asbest tozunun sınırlanmasıydı. Barikatlar kuruldu ve grev şenliklerle başladı ilk gün. Aynı akşam çevre ilçeler de greve katıldı. Ertesi gün, Quebec milliyetçiliği kılıfı altında şirketlere hizmet eden despot Duplessis hükümeti grevi yasa dışı ilan etti ve polisi öne sürdü. İşçiler ise şirket binalarını işgal etti.

Herkes barikatlara!

Bu arada işçiler, komiteler kuruyor, disiplini sağlıyorlardı. Ama grevin birinci ayının sonunda kasaba patlamak üzereydi. Şirket, polis koruması altında grev kırıcıları madene indiriyor, hükümet ise grevi casusların ve kızıl komünistlerin yönettiğini yayıyordu. Öte yanda grev, eyaleti kutuplaştırmış ve hatta Duplessis rejiminin sadık müttefiki olan Katolik Kilisesi’ni bile bölmüştü. 2 Mayıs günü Montreal Katedrali’nde, Piskopos Joseph Charbonneau şaşırtıcı bir konuşma yaptı. “İşçi sınıfını kırmak için bir komplo olduğunda, müdahale etmek kilisenin görevidir. Sosyal barış istiyoruz, ama işçi sınıfının ezilmesini istemiyoruz. İnsana sermayeden daha fazla bağlıyız.” Charbonneau sürgüne gönderildi gerçi ama kilise çığırından çıkmıştı artık. Papazlar, kilise kapılarında onbinlerce dolar ve yiyecek toplayan kampanyalar yapıyorlardı. 5 Mayıs günü işler karıştı. Şafakla birlikte barikatlar kuran Asbestos ve Thetford madencileri, bir yandan grev kırıcıları ve şirket yöneticilerini pataklarken, diğer yandan polisle çatışıyordu. Düzinelerce polis dayak yedi o gün ve şirket binalarına sığındılar. Sendika önderleri artık işçileri durduramıyordu. Bu kez hükümet ateş açma emri vererek yüzlerce polisten oluşan bir orduyu kasabaya gönderdi. Artık işler katliama doğru gidiyordu ve işçiler bu güç dengesizliği karşısında geri çekildiler. Yine de polis 200 madenciyi tutukladı. 14 Mayıs’ta sendika liderleri de komplo suçlamalarıyla tutuklandı. Ama çatışmalar devam etti; uluslararası dayanışma da vardı artık.

Bir dönüm noktası

Sonunda, arabulucuların müzakereleriyle grev neredeyse 5 ay sonra, 1 Temmuz’da sona erdi. İşçiler aslında yenilmişlerdi. Ücretler kısmen yükselse de asbest önlemleri maddesi listede yoktu örneğin. Ama bu, öyle bir yenilgiydi ki, madenci tarihinde bir dönüm noktası oldu. Grev yenilgiyle sona ermesine rağmen, işçiler despotik rejimine ve patronların boyunduruğuna karşı mücadele etmenin mümkün olduğunu gösterdi. Böylece, bir yandan işçiler deneyim edinirken, diğer yandan despotik/kör milliyetçiliğe karşı yeni bir Quebec ruhu doğdu. Bu arada, Pierre Trudeau’nun yanı sıra grev sözcüsü Jean Marchand ve gazeteci Gerard Pelletier, 1960’larda ve 1970’lerdeki politik kariyerlerine oradan başladılar. Ve sınıfın belleği o günden sonra hiç silinmedi. Ta 2003 yılında bile Parlamento üyesi Andre Bachand, şunları söylüyordu: “Bugün hâlâ bir grev kırıcısı öldüğünde, cenaze evinde yalnızca rahip ve Katolik kardeşliğinden ancak birkaç kişi görürsünüz.”

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Boğaz varken neden Kanal İstanbul?

Sonraki Haber

Taşıma suyla değirmen dönmüyor

Sonraki Haber

Taşıma suyla değirmen dönmüyor

SON HABERLER

El Faşer 500 gündür kuşatma altında: 17 çocuk katledildi

El Faşer 500 gündür kuşatma altında: 17 çocuk katledildi

Yazar: Bedri Adanır
13 Ekim 2025

‘Barış için Şarm El-Şeyh Zirvesi’ için geri sayım başladı

‘Barış için Şarm El-Şeyh Zirvesi’ için geri sayım başladı

Yazar: Bedri Adanır
13 Ekim 2025

‘Tarihin artık kanla değil, barışla yazılmasına karar verenleri destekliyorum’

‘Tarihin artık kanla değil, barışla yazılmasına karar verenleri destekliyorum’

Yazar: Aziz Oruç
13 Ekim 2025

Komisyon kadın ve gençlik örgütlerini dinleyecek

Komisyon kadın ve gençlik örgütlerini dinleyecek

Yazar: Reyhan Hacıoğlu
13 Ekim 2025

Temelli: Komisyon partilerden oluşan bir heyetle İmralı’ya gitmeli

Temelli: Komisyon partilerden oluşan bir heyetle İmralı’ya gitmeli

Yazar: Aziz Oruç
13 Ekim 2025

QSD’den paramiliter grupların saldırılarına ilişkin açıklama

Entegrasyon görüşmeleri başlıyor: QSD heyeti Şam’da

Yazar: Bedri Adanır
13 Ekim 2025

Bülent Arınç: Risk alınmazsa başarı da gelmez, Öcalan doğrudan dinlenmeli

Bülent Arınç: Risk alınmazsa başarı da gelmez, Öcalan doğrudan dinlenmeli

Yazar: Heval Elçi
13 Ekim 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır