Kendisini “Uluslararası savunma alanında danışmanlık ve askeri eğitim veren ilk ve tek şirket” olarak tanımlayan SADAT A. Ş. hakkında kurulduğu 2012 yılından bu yana farklı iddialar ortaya atılıyor.
SADAT kurucusu ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın geçtiğimiz haftalarda istifa eden askeri danışmanı Adnan Tanrıverdi’nin Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içinde Genelkurmay Başkanı Yaşar Güler’den daha nüfuzlu olduğu gibi suçlamalarla karşı karşıya kaldı. SADAT, kendisini kontr-gerilla eğitimi veren yapı olarak tarif ederken, Kürt illerinde sokağa çıkma yasaları döneminde kentlerdeki yıkımda aktif rol aldığı, Federe Kürdistan, Suriye, Libya başta olmak üzere birçok yerde çatışmalarda rol oynadığı iddia ediliyor. Deutsche Welle (DW) Türkçe’den Aram Ekin Duran, SADAT’la ildili iddiaları soruşturdu.
Silahlı eğitim kampları
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, iki yıl önce SADAT’ın Tokat ve Konya’da silahlı eğitim kampları olduğu iddiasını ortaya attı. SADAT’ın kurucusu olan ve yakın döneme kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın güvenlik danışmanı olan Adnan Tanrıverdi, tüm iddiaları kesin bir dille reddediyor. Bugüne kadar söz konusu iddialara yönelik herhangi bir hukuki soruşturma açılmadı. Şirket hakkında son yedi yılda meclise verilen soru önergelerine ise hükümet tarafından yanıt verilmedi.
Tam adıyla “SADAT Uluslararası Savunma Danışmanlık Şirketi”, 28 Şubat döneminde irtica suçlamasıyla TSK’den atılan 23 subay ve astsubay tarafından 28 Şubat 2012 tarihinde kuruldu. SADAT’ı kuran ekibin başında emekli tuğgeneral Adnan Tanrıverdi bulunuyor. Arapça “Seyitler” anlamına gelen SADAT’ın askeri alanda eğitim, donatım ve danışmanlık faaliyeti göstereceği ülkeler, Türkiye’nin dış politikasına uygun şekilde seçiliyor. Şirketin Türkiye’nin silah ihracatı konusunda ‘pazarlamacı’ olarak görev yaptığı öne sürülüyor. İnternet sitesinde şirket merkezi olarak İstanbul-Beylikdüzü gösteriliyor.
SADAT bünyesinde kaç kişinin çalıştığı, bu kişilerden kaçının asker kökenli olduğu ise bilinmiyor. Suriye ve Libya Şirketin faaliyet alanı başta Türkiye’nin yakın coğrafyası olmak üzere, tüm İslam ülkeleri ve Müslüman nüfusun yüksek olduğu ülkeler olarak gösteriliyor. SADAT’ın bugüne kadar Yemen, Libya ve Suriye’de bazı görüşmeler yürüttüğü iddia ediliyor. Ancak bu görüşmelerin içeriği bilinmiyor. Şirket 2013 yılında Libya ordusu ile askeri spor tesisi ve zırhlı araç bakım-onarım merkezi kurmak için iki adet İyi Niyet Protokolü imzalamıştı. Ancak Ağustos 2013’de eski Tümgeneral Halife Hafter’in başlattığı isyan sonrasında, bu anlaşmalar hayata geçirilemedi. O tarihten beri SADAT’ın Libya’da Hafter’e karşı savaşan güçlere destek verdiği iddiaları öne sürülüyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Libya konusunda “Bizim orada farklı ekiplerimiz olacak” demişti. Putin yönetimine yakınlığıyla bilinen Federal Haber Ajansı, Özgür Suriye Ordusu militanlarının SADAT ekipleri tarafından Libya’ya götürüldüğünü iddia etmişti. DW Türkçe olarak şirketin Suriye’deki faaliyetlerine yönelik iddiaları sormak için SADAT’ın merkezine telefonla ulaştık. Ancak Adnan Tanrıverdi ile görüşme talebimiz kabul edilmedi.
Tanrıverdi Kimdir?
SADAT’ın kurucusu Adnan Tanrıverdi, Genelkurmay Özel Harp Daire Başkanlığı görevinde bulunmuş eski bir asker. Kara Harp Akademisi’nde dersler de veren Tanrıverdi’nin öğrencisi olan isimler arasında 15 Temmuz’da Genelkurmay Başkanı olan şimdiki Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar da var. 1992 yılında tuğgeneralliğe yükseltilen Tanrıverdi, 28 Şubat döneminde “kadrosuzluk” gerekçesiyle emekli edildi. Tanrıverdi geçtiğimiz haftalarda, “İslam Birliği olacak mı olacak. Nasıl olacak Mehdi Hz. geldiği zaman.
Peki Mehdi ne zaman gelecek? Allah bilir. Peki bizim bir işimiz yok mu, ortamı hazırlamamız gerekmez mi?” açıklaması yapmıştı. Tanrıverdi’nin yönetim kurulu bakanı olduğu ASSAM ise amacını İslam Devletleri Birliği olarak açıklarken, başkent İstanbul gösteriliyor. Hedef olarak ise şeriat belirtiliyor. Tanrıverdi ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tanışıklığı 1994 yılına dayanıyor. Tanrıverdi, Erdoğan’ın güvenlik konularında Başdanışmanı olarak görev yapmaya başladı. Devletin en tepesindeki güvenlik zirvelerine katılmaya başladı. Tanrıverdi, mehdi açıklamasına gelen tepkiler üzerine 8 Ocak 2020’de hem başdanışmanlık hem de Güvenlik ve Dış Politika Kurul Üyeliği görevlerinden istifa etti