Nusaybin davasına ilişkin mahkemenin 39 kişi hakkında ağırlaştırılmış müebbet vererek, sadece belediye eşbaşkanlarının aleyhine ifade veren Berna Ayverdi’ye az bir ceza vermesine değinen Av.Erdal Kuzu, ‘Mahkeme bu kararı ile tam bir çelişki içine düşmüştür’ dedi
Mardin’in Nusaybin ilçesinde sokağa çıkma yasakları sırasında 26 Mayıs 2016’da kentten tahliye edilen 17’si çocuk 70 kişi hakkında açılan davada bugüne kadar 40 kişi hakkında karar çıktı. Yargılanan kişilerden 39’u hakkında ağırlaştırılmış müebbet ve toplamda yüzlerce yıla varan hapis cezaları veren mahkeme, sadece Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Adnan Selçuk Mızraklı ve Kayapınar Belediyesi Eşbaşkanı Keziban Yılmaz’ın aleyhine ifade verdirtilen Hicran Berna Ayverdi hakkında 3 yıl 4 ay hapis cezası verdi.
Gerekçe pişmanlıkmış!
Mahkeme, Ayverdi hakkında indirim yapma gerekçesini “yakalandıktan sonra pişmanlık göstererek, terör örgütünün yapısı ve faaliyetleri çerçevesinde başkaca kişilerle ilgili soruşturma konusu olacak bilgiler vermesi” ifadeleriyle sıraladı. Ancak deliller ve hakkında verilen ifadeler ile ifadeleri veren kişiler aynı kişiler olmasına rağmen 39 kişiye ağır cezalar vermeyi uygun gören mahkeme, Ayverdi için ise, aynı deliller hakkında “kesin ve inandırıcı delil elde edilememesi” gerekçesini öne sürdü. Dosyada bugüne kadar “ağırlaştırılmış müebbet” hapis cezasına gerekçe yapılan tüm deliller Ayverdi için ise, “Yapılan yargılamada toplanan deliller ve alınan beyanlara göre sanığın eyleminin bir bütün halinde silahlı terör örgütüne üye olma suçunu oluşturduğu” ifadeleriyle reddedildi.
‘Mahkeme kendisiyle çelişiyor’
Mahkemenin Ayverdi hakkındaki kararı ile bugüne kadar ceza verilen diğer isimler hakkındaki kararlarını karşılaştırarak değerlendiren Nusaybin Davası avukatlarından Erdal Kuzu, Mezopotamya Ajansı’a değerlendirmelerede bulunarak, mahkemenin kendisiyle çeliştiğini söyledi. Mahkemeye başından beri dosyada yer alan deliller ile müvekkillerine ceza verilemeyeceğini anlatmaya çalıştıklarını dile getiren Kuzu, “Mahkeme dosyada başından bu yana Nusaybin’den tahliye edilenlerin sadece şehirde bulunmalarını TCK’nin 302’nci Maddesinde yer alan ‘devletin birliği ve ülke bütünlüğünü bozmak’ suçlamasına yeterli görüyor. Ama Hicran Berna Ayverdi davasında verilen kararla birlikte mahkeme bu tutumundan vazgeçerek farklı bir karar vermiştir.
‘Aynı karar herkes için uygulanmalı’
Mahkemenin Ayverdi kararında Nusaybin’de bulunmayı TCK’nin 302’nci maddesinden ceza verilmesi yönünde değerlendirmediğini dile getiren Kuzu, şöyle devam etti: Yargılanan diğer kişilerle ilgili de benzer yönde kararlar verilmesi gerekmektedir. Mahkeme şu an bu kararı ile tam bir çelişki içine düşmüş bulunmaktadır. Bu saatten sonra yapılması gereken, benim ve diğer avukat arkadaşların müvekkilleriyle ilgili de hukuki durumunun net olarak takip edilmesi için ilgili kolluk birimlerine yazı yazılarak alındıkları alanda vahim nitelikte bir eylemin gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespit edilmesidir.
Kendi müvekkili olan İbrahim Halil Karataş ile Ayverdi’nin Yenişehir Mahallesi’nden tahliye edilenler arasında olduğunu vurgulayan Kuzu, şunları söyledi: “Ayrıca ceza verilen onlarca kişi de aynı mahalleden Ayverdi ile birlikte tahliye edilmiştir. Bu durumda Ayverdi hakkında bu karar verilebiliyorsa demek ki, diğer herkes için bu karar verilebilir. Dosya kapsamında yer alan genel kolluk tutanağında tek bir kişinin bile ne şekilde hangi araçlarla vahim nitelikte eylem gerçekleştirdiği belirtilmemiştir. Deliller hepsinde aynı delillerdir. Bu nedenle mahkemenin kararının Nusaybin’de çatışma sürecinde tahliye edilen herkes için uygulanmasını adil yargılama ilkesinin gereği olacaktır.”