İdlib’de yaşanan gelişmelere ilişkin açıklama yapan aydınlar ve Sivil Toplum Kuruluşları çözümün ‘diyalog ve barış’ olduğunu söyledi
İdlib’de Türkiye’ye ait gözlem noktalarına yaptığı bombardımanda 33 askerin yaşamını yitirmesinin ardından AKP ve MHP başta olmak üzere bazı siyasi partilerden ve sosyal medya hesaplarından yapılan savaş çağrılarıyla had safhaya yükseldi. Endişe giderek artarken, sosyolog Ferhat Kentel, Barış Vakfı Genel Sekreteri Hakan Tahmaz, Prof. Dr. Gençay Gürsoy, ANAP eski Genel Başkanı Nesrin Nas, AKP eski milletvekili ve MAZLUMDER eski Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal, tarihçi yazar Erdoğan Aydın, Mezopotamya Ajansı’ndan İdris Sayılğan’a konuştu.
‘Temel neden Kürt oluşumu’
Türkiye’nin Suriye’de bulunmasının temel nedeninin Kuzey Suriye’de Kürt oluşumunu engellemeye dönük olduğunun altını çizen Ahmet Faruk Ünsal, “Bunu engellemek için bir taraftan NATO’yu karşısına alarak, Rus desteğiyle Afrin’e operasyon yaptı. Bir taraftan da İdlib’deki unsurlarla Afrin ve diğer bölgelerde Kürt oluşumu karşısında kullandığı selefi grupları korumak için NATO’nun desteğini almak üzere, bu kez İdlib için Amerika’nın kapısını çaldı. Türkiye özelikle Kuzey Suriye’de Kürt oluşumunu hazmedemedi ve barış içerisinde yaşamadı. Kürt meselesinin Türkiye’yi sürüklediği bataklığın ne kadar vahim ve kanlı olduğunu son İdlib saldırısında da gördük. Türkiye’nin Kuzey Suriye’deki Kürt oluşumuyla ilişki kurması lazım. Bunun için de Öcalan ile görüşmelerin başlaması gerekir. Barış ancak böyle sağlanır” dedi.
‘İnsanlık ölüyor’
Siyaset sosyoloğu, İstanbul Şehir Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ferhat Kentel, adalet ve barışın acil görev olduğunu belirterek, “Hep beraber ateşe atlamaya gerek yok. Ve bu olup bitenler ülke içinde oluşan bir takım şeyleri görünmez kılıyorken, dikkatlerin savaşa çekilip gerçeklerin ortadan kalkmasına sebep olan bir gidişat bu. İdlib’de canlarını kaybeden dünya kadar insan Türk askerleri, Suriye askerleri, o şehirlerde yaşayan insanlar var. Yani aslında orada sadece insanlar ölmüyor, insanlık ölüyor. İnsanlığı kurtarmak için biraz kuru hamasetten propagandanın dışına çıkıp adaleti düşünmek lazım” değerlendirmesi yaptı.
‘Tek çözüm diyalog’
İdlib’de yaşanan ölümlerin büyük bir acıya yol açtığını ifade eden Barış Vakfı Genel Sekreteri Hakan Tahmaz, yaşananların büyük bir acı olduğunu dile getirdi. Acılar üzerinden siyaset yaparak, toplumun duygularıyla oynamanın tehlikeli olduğunu söyleyen Tahmaz, “Uzun süredir, 2016’dan yana Suriye politikasındaki askeri güce dayalı sorun çözme yöntemlerini, bu anlamda askeri müdahaleleri, askeri operasyonları benimsemediğimizi, bunun çözüm yolu olmadığını defalarca ifade ettik. Tek çözümün diyalogla olması gerekir. Bu acının nedeni karşı çıktığımız politikaların yöntem ve sonucudur” diye konuştu. Siyasi parti ve sivil toplum kuruluşlarına çağrıda bulunan Tahmaz, “Yaşamı kutsayan, insan yaşamına değer veren çözüm yolları aramaktır. Bunun yolu da ülke içerisinde, parlamento zemininde ve parlamento dışında ortak aklın oluşturulmasıdır. Biz istediğimizi yaparız, biz güçlüyüz diyerek çözüm olmaz” diye belirtti.
‘Muhalefet harekete geçmeli’
Yıllarını barış mücadelesine veren Prof. Dr. Gençay Gürsoy, son saldırı sonrası yaratılan gerilim atmosferi için şunları söyledi: “Dün İdlib’de yaşananlardan dolayı derin acılar içerisindeyiz. İki süper gücün arasında kalan Türkiye büyük acılar yaşadı. Burada yapılması gereken şey, muhalefetin ciddi anlamda ateşkesin sağlanması için çaba sarf etmesidir. Muhalefet partileri barışın ve ateşkesin sağlanması için bir an önce harekete geçmelidir.”
‘Hemen derhal barış’
“Hemen, derhal barış” çağrısında bulunan siyasetçi Nesrin Nas, İdlib’de hedefin belirsiz olduğunu ifade ederek, “Suriye’de ne yazık ki geçmişin ihtişamını yakalayacağım diye Türkiye’nin geleceğini Suriye’nin bataklığına gömdü. Suriye’de bulunmamızın nedeni ne belli değil. Ve Türkiye ne yazık ki çok ağır bir bedel ödüyor ve kendi yurttaşlarına ödetiyor. Aklın akılsızlaştığı bir an diyorum buna. Hemen derhal barış. Barıştan başka bu bataklıktan çıkma şansımız yok” şeklinde konuştu.
‘Derhal geri adım atılmalı’
İdlib’de bu noktaya gelinmesinin Suriye’nin toprak bütünlüğüne müdahale etme isteğinin sonucu olduğuna işaret eden tarihçi Erdoğan Aydın, şöyle konuştu: “Bu müdahale 2011 yılında dünyanın emperyalist merkezleri tarafından başlatılmıştı. Fakat bu politika gidilecek yol olmadığı için geri adım atarken, Türkiye ısrarla bu politikasını ısrarla sürdürdü. Bütün müttefiklerini kaybetmiş Türkiye cihatçı güçlerle bu politikasında ısrar yüzünden müdahale çizgisini sürdürdü. Gelinen noktada bu politikanın ne kadar yanlış olduğu bir kez daha görüldü. Bu politikadan derhal geri adım atılmalıdır.”
‘Çatışma ve savaş politikalardan vazgeçilmeli’
Öte yandan, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Yürütme Kurulu, İdlib’de yaşanan gelişmelere ilişkin yazılı açıklama yaptı. Ortadoğu ve Suriye’de de çözümün emperyalist ülkelerin beslendiği savaş ve çatışma politikalarından, şiddetin tırmandırılmasından yana olmadığına dikkat çekilen açıklamada, “Barış ortamının tesis edilmesinden geçtiğini, dolayısıyla ülkemizi Ortadoğu bataklığına iten politikalardan kaçınılması gerektiğini vurguluyoruz. Buna rağmen iki emperyalist blok arasında birini diğerine karşı koz olarak kullanmaya dayalı politikada ısrar, ülkemizi daha büyük bir çıkmaza doğru sürüklemiş bulunmaktadır. Suriye’ye karşı ilan edilen ve Rusya ile İran’ı da karşısına alan çatışma ve savaş politikalarının emekçilere, insanlığa ve halklarımıza hiçbir yararı yoktur” denildi.
İHD: Barışçıl zemin ve diyalogla çözülmeli
İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Merkezi de İdlib’de yaşanan gelişmelere ilişkin yazılı açıklama yayımladı. Açıklamada, “Mart 2011’de başlayan Suriye iç savaşının geldiğimiz aşamada Türkiye-Suriye savaşına dönüşmesi oldukça ciddi ve kaygı verici bir durumdur. Bir kez daha belirtmek isteriz ki Türkiye ülke içindeki ve dışındaki Kürt Sorunu’nu demokratik ve barışçıl yollarla çözebilir, yeter ki bu konuda siyasi irade ortaya koyabilsin. Diğer ülkelerle olan sorunların barışçıl zemin ve diyalogla çözülmesi için uluslararası mekanizmaları sonuna kadar zorlaması gerekmektedir. Herkesin savaşa karşı çıkması gerektiğini bir kez daha ifade etmek isteriz” denildi.
İSTANBUL