Bugün tüm dünyada kadınlar, eşitsizliğe karşı sokaklarda olacak. Biz de Yeni Yaşam olarak 8 Mart vesilesi ile İstanbul’da birçok kadın ve erkeğe mikrofon uzattık. Çoğunluk konuşmak istemedi. Konuşanları sizin için derledik
Yadigar Aygün / İstanbul
Bugün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü. Dünyanın ve Türkiye’nin hemen her yerinde kadınlar alanlarda olacak. Kendilerine yönelik şiddeti, cinayetleri, ayrımcılığı protesto edecek, kazanımlarını savunup taleplerini dile getirecek. Kadınlar ne istediklerini ve ne istemediklerini çok iyi biliyor. Peki yurttaşlar biliyor mu ya da kadınlara kulak veriyor mu? İstanbullu yurttaşlara mikrofon uzattık ve 8 Mart’ı sorduk. Kadına yönelik şiddeti, kadınların taleplerini de. Cevap aldığımız kadın ve erkeklerin anlattıklarını derledik.
‘Kadın isyanı’
İlk mikrofon uzattığımız Sümeyye Aydoğan (23), işsiz olduğunu söyleyerek, şu cevabı paylaştı bizimle: “Dünyanın

dört bir yanında artan kadın cinayetlerine, tacize, tecavüze, şiddete, doğa talanına, sömürüye karşı kadınlar mücadele etmekten vazgeçmiyor. İsviçre’den Şili’ye, Ekvador’dan Lübnan’a, Meksika’dan İran’a kadınlar hayatın her alanında var olmaya, isyan bayrağını en önde çekmeye devam ediyor. Direnen tüm kadınlardan aldığımız güçle, katledilen bütün kadınların isyanıyla, tüm cüretimizle 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde sokaklarda olacağız.”
‘İşyerinde haksızlık var’
İsmini vermek istemeyen kadın diyetisyen (23), “İşyerinde çalışan kadınların haklarının daha fazla savunulmasını istiyorum” diyerek, şöyle devam ediyor konuşmasına: “Cinsiyetimiz yüzünden mobbinge maruz kalıyoruz. Mobbingin yaptırımı konusunda ve çalışma koşullarına baktığımızda cinsiyetin ön planda olduğunu görüyoruz. Ne kadar önemsiz desek de bekar mısın? Evli misin? Gebe kalma durumun var mı? İşveren gebelik, süt izni gibi şeyleri kafasında düşünerek kadınları işe alıyor. İnsanlar belki bunun çok farkında değil, beni kadın olduğum için işe almadı demiyorlar ama birebir gördüğüm işe alınmayan kadınlar var. İşyerinde birebir haksızlığa maruz kalan kadınlar var.”
Artık gerçek güç kadınlarda

Bir başka esnaf Billur Kuzubaşoğlu (57) ise “8 Mart’ı bir arkadaşım kutlamıştı. O gün bugün 8 Mart unutulmuyor. Kadınlar artık bir adım öteye gittiler. Artık o gerçek güç, para kadınlarda” diyerek ilginç bir cevap veriyor.
Önce kadınlar uyanır
Elektronik Teknikeri olan Murat Çakır (59) ise, “Bu coğrafyada kadın doğduğu andan itibaren sürekli ezilen, hakkı yenen bir noktada” cümlesiyle başlıyor konuşmasına. “Çalışan kadınlar açısından bakarsak işyerinde zorluklar, evde zorluklar kadının omuzunda” diyerek konuşmasını sürdüren Çakır, “Çocuğun gelişimi, evin diğer yaşam alanlarındaki çalışmalarıyla kadınlar ilgileniyor. Biz özgür düşünenler bile bazen evlerde ağalık yapabiliyoruz. 8 Mart yerleşik yöneticiler tarafından içi sürekli sulandırılarak boşaltılıyor. Türkiye’de en fazla sözü geçen kişiler, 7-9

Mart dışında tüm davranışlarını Türkiye’deki kadınlar üzerinde uyguluyor. Neler yapılabilir? Kadınlar kamuda veya özelde çalışsın belirli mesleklere verilen yıpranma payı kadınlara da verilmelidir. Dönem dönem 2-3 çocuğu olanlara şunlar verilecek deniyor ama somut atılan bir adım yok. Kadınlar hala 8 saatten fazla çalışıyor. Büyükşehirlerde bu saat 10-12 saat olabiliyor. Kadınların bir araya gelerek örgütlenmeleri gerekiyor. Yezidi atasözüyle tamamlamak istiyorum cümlelerimi ‘Önce kadınlar uyanır daha sonra güneşi doğururlar’ tüm kadınlara başarılar diliyorum” dedi.
Özgür yarınlar için..
Yine işsiz olduğunu öğrendiğimiz Mehmet Geyik (32) isimli yurttaş da şu sözleri sarf ediyor: “Yeni bir güne kadın

cinayetleri, çocuk istismarı haberi almadan başlamıyoruz. Ekonomik kriz, savaş politikalarının sonucunu ilk önce kadınlar ödüyor. Bu kimi zaman işten atılma, kimi zaman nefret cinayeti olabiliyor. Kadınlar çocuklarıyla göç yollarında bilinmeyen bir geleceksizlikle karşılaşıp mülteci olabiliyor. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde başta tüm emekçi kadınlar olmak üzere, kadınıyla, erkeğiyle eşit, özgür yarınlar için mücadele alanlarında olmamız gerekiyor.”
Emek sahnesi olmalıyız
İnsan hakları savunucusu ve yazar olan Rafel Sezer (48) isimli yurttaş da, “Kadının emek sahnesinde olması gerekiyor her şekilde. Gerek iş hayatında, gerek sosyal gönüllü işlerde kadın

bakış açısına çok ihtiyacımız var” diye konuştu.
Hiyerarşik düzen son bulacak
Rojin Arslan Direk (30) isimli yurttaş ise bir esnaf. Oldukça bilinçli ve kısa cevap veriyor sorularımıza: “Kadınlar eziyet ve baskı görüyor. Erkek egemen toplum ve hiyerarşinin olduğu bir düzen var. Bu sistemin son bulması gerekiyor. Jin Jiyan Azadi.”
‘Şiddet son bulsun’
Selman Gündüz (30) isimli yurttaş da, “8 Mart’ta öncelikle kadınlara yönelik şiddetin azalmasını istiyorum. Her sene kadınlara yönelik şiddetin azalmasını konuşuyoruz. Her sene kadına yönelik şiddet hukuki yollardan destek

sağlanıyor denilse de şiddet giderek daha çok artıyor. Bunun kalıcı bir çözüm haline gelmesi gerekiyor. Cezaların bana göre gözle görülebilecek şekilde, caydıracak şekilde yapılması gerekiyor. Umarım bu yıl 8 Mart daha güzel geçer. Umarım korona virüs kadına şiddet uygulayanları öldürür. Kadına yönelik şiddete çok üzülüyorum. Emekçi bir kadın arkadaşımız işyerinde taciz edilebiliyor. Kadınlarla ilgili sorunların çözülmesi gerekiyor” dedi.
‘Her gün kadın günüdür’

Çaycılık yapan Mustafa Kayacan (65) da, uzattığımız mikrofona konuşan yurttaşlardan biri oldu ve şunları söyledi: “8 Mart’ta neşe, sağlık, birlik, beraberlik, barış olsun diliyorum. Her gün kadınlar günüdür sadece 8 Mart değil, 365 gün kadınlar günüdür.”
‘Kadınlar eziliyor’

Kağıt toplayıcısı Sinan Çelik (32) “8 Mart denilince aklıma kadınlar geliyor” diyor ilk elden. Sonrasında şu ifadelerde bulunuyor: “Kadınlar Türkiye’de eziliyor ve her zaman ikinci sınıf muamelesi görüyor. 8 Mart Kadınlar Günü’nü kutluyorum.”