Dünyada 7.25 trilyon ton plastik atığın kara ve denizleri kirlettiği biliniyor. Plastik sanayicileri örgütü PAGEV’in, plastik sektörünün Avrupa’da ‘hayati öneme sahip sektör’ olarak tanımlandığını açıklaması dikkat çekti
Türk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV), Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde plastik sektörlerinin koronavirüs salgınından nasıl etkilendiğine yönelik yapılan bir çalışmada, birçok ülkede plastik sektörünün hükümetlerce “Hayati öneme sahip sektör” olarak tanımlandığı ifade edildi. PAGEV Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Eroğlu’nun da yönetim kurulunda yer aldığı Brüksel merkezli, Avrupa Birliği Plastik Derneği (EUPC) temelli çalışma, özellikle Avrupa’ya ihracat yapan Türk firmalarına durum analizi yapmaları ve olası fırsatları değerlendirmeleri bakımından ışık tutacağı belirtildi.
‘Hayati öneme sahip’
Plastik sanayicilerinin dünyada gözle görülen en kirletici olan plastiği şirin gösterme çabası dikkat çekti. Tek kullanımlık plastikler ve gıda ambalajlarının kullanımının arttığı Avrupa’da, kısıtlamaların gevşetilmeye başlaması ile birlikte plastik sektöründe talep artışı olduğu vurgulandı. Belçika’da plastik sektörünün tümü Fransa, Almanya, İtalya, Portekiz ve İspanya’da ise sektörün bazı kolları ‘hayati öneme sahip’ sektör olarak sınıflandırıldığı ve hükümetlerce yapılan bu tanımlamanın sektördeki üretimin devamı açısından plastiklere bakışın değişmesi anlamına geldiği iddia edildi. Avrupa genelinde plastik sektörlerinin Covid-19 ile mücadeleye destek veren adımlar attıkları ve özellikle sağlık çalışanları için üretimler gerçekleştirdikleri açıklamada yer alırken, salgın üzerinden kirli üretimlerine pay çıkarmaya çalıştıkları görüldü.
Ulaşmadığı nokta yok
Dünyada 7.25 trilyon ton plastik üretilirken, yarattığı kirlilik her yana dağılmış durumda. Yaşamın vazgeçilmezi haline getirilen plastikler, çevre kirliliğini arttırıyor. Denize ulaşan katı atıkların hem dünyada hem Türkiye’de yüzde 80’i plastiklerden oluşuyor. Türkiye’de günde kişi başına 1.77 kilo atık üretilirken, atıkların yüzde 12’si plastik. Plastik kirliliği, dünyanın en derin noktası olan Mariana Çukuru’ndan, dünyanın en yüksek zirvesi olan Everest Dağı’na kadar ulaştı. Plastiğin çevreyi kirlettiği, canlıları öldürdüğü yetmedi, çözünürken ortaya çıkardığı gazlar iklim değişimini etkiledi.
3 balıktan biri plastik içeriyor
Türk Deniz Araştırmaları Vakfı’na göre; deniz çöplerinin yüzde 60 ila 80’ini plastik çöpler oluşturuyor. Birleşmiş Milletler Çevre Programı’nın verilerine göre ise, açık denizlerde kilometrekare başına ortalama 13 bin plastik düşüyor. Akıntılarla tüm dünyaya yayılan bu çöpler, dünyanın ekolojik dengesinde büyük tahribatlara yol açıyor. Plastik kirliliği insan sağlığını yakından ilgilendiriyor. Örneğin; balık ya da diğer deniz canlılarının plastik tükettiği düşünüldüğünde, otomatikman onları yiyen kişi de plastik yemiş oluyor. Uzmanlara göre; insan tüketimi için yakalanan her üç balıktan yaklaşık biri plastik içeriyor. Plastik nedeniyle sular ve yiyecek kaynakları da kirleniyor.
Yedinci kıta!
Plastiğin çözünmesi sırasında açığa çıkan metan ve etilen gibi sera gazlarının küresel ısınmanın hızlanmasına yol açan en büyük etkilerden biri olduğu belirtiliyor. İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen 16. İstanbul Bienali’nin sloganı, ‘Yedinci Kıta’ olarak belirlenmişti. Bu sloganın çıkış noktası, küresel ısınmanın en gözle görünür sonuçlarından biri olan, Pasifik Okyanusu’nun ortasındaki devasa atık yığını. ‘Yedinci Kıta’, 3.4 milyon kilometrekare genişliğinde, 7 milyon ton ağırlığındaki bir plastik yığınından meydana geliyor. Plastik atıklar, okyanusun ortasında dünyada yeni bir kıta ortaya çıkarmış durumda.
EKOLOJİ SERVİSİ