Açıkladığı verilerin güvenilirliği tartışılan TÜİK’in bile verilerinde iş aramaktan umudunu kesenlerin sayısında rekor artış yaşandı. Öte yandan işsizlik nedeniyle intiharların arttığını söyledi
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Şubat, Mart ve Nisan aylarını içeren Mart dönemi işsizlik rakamlarına göre; işsiz sayısı geçen yılın aynı dönemine göre 573 bin kişi azalarak, 3 milyon 971 bin kişi oldu. İşsizlik oranı 0,9 puanlık azalış ile yüzde 13,2 seviyesinde gerçekleşti. Çalışan kişi sayısının 1,7 milyon oranında azalmasına karşın, TÜİK’e göre işsizliğin düşmesi tartışma yarattı. DİSK- AR ise Kovid-19 salgını sürecinde en az 6 milyon istihdam kaybı olduğunu ve salgının etkisiyle yenilenmiş geniş tanımlı işsizliğin 13 milyonu aştığı kaydedildi.
İş aramayı bırakanlar
TÜİK verilerinde dikkat çeken bir diğer veri ise çalışmak istediği halde iş bulamayan ve iş aramaktan umudunu kesenlerin sayısında yaşanan artış oldu. Buna göre Mart 2020’de iş bulmaktan umudunu kesenlerin sayısı 1 milyon 174 bin kişi oldu. Son 6 yıllık verilere göre de iş aramaktan umudunu kesenlerin sayısı, son 6 yıldan bu yana sürekli olarak yarım milyon seviyesinin üstünde seyretti. Öyle ki, 2014 yılı Mart ayında 654 olan bu sayı, sırasıyla 2015 Mart ayında 664 bin, 2016 Mart ayında 635 bin, 2017 Mart ayında 650 bin, 2018 Mart ayında 635 bin, 2019 Mart ayında 563 bin ve en son TÜİK’e göre 2020 yılı Mart ayıyla birlikte 1 milyon 174 bin gibi devasa bir rakama ulaştı.
Eğitimli insanlar için de artık bir sorun
Yaşanan bu durumu MA’dan Selman Güzelyüz’e değerlendiren Klinik Psikolog Elif Efsun Tatar, çalışmak istediği halde iş bulamayan ve iş aramaktan umudunu kesen bireylerin yaşadıkları psikolojik durumuna dair değerlendirmelerde bulundu. Tatar, artarak devam eden işsizlik sorunun ciddi boyutlara ulaştığını, eskiden eğitimsiz kesimlere reva görülen işsizliğin artık eğitimli kesimler için temel sorun haline geldiğini söyledi. Tatar, “Ülkedeki işsizlik sorunu, üretken olamama kavramının çok ötesinde; karnını doyuramama, barınma ihtiyacını karşılayamama, kışın ısınamama, kısacası temel insani gereksinimleri dahi giderememe noktasına geldi. İnsanlar vasıflarının altında işlere razı olduklarında bile iş bulmakta sorun yaşıyorlar” dedi.
İşsizler ordusu
İş arama sürecinin kendi başına zorlu bir süreç olduğuna değinerek, iş bulamamanın insanları umutsuzluğa sürüklediğini ifade eden Tatar, “Geçmişte tuzu kuru kesimin ‘iş beğenmiyorlar’ şeklinde ifade ettiği işsizlik, öyle boyutlara ulaştı ki artık istihdam halinde olan kişiler için de bir tehdit haline geldi. İş bulamayanların yaşadıkları çaresizliği çözmeye çalışmak yerine, çalışan kesimin ağzını açmasını önlemek için işsizler bir canavar gibi söz edilen korku unsuru olarak kullanılır oldu. ‘Kapıda bekleyen işsizler ordusu var, şikayet etmeyin’, ‘Buradan ayrılsa nerede iş bulacak ki, hiçbir şey yapamaz’ şeklindeki konuşmalara zaman zaman şahit oluyoruz” diye konuştu.
Umutsuzluk ve depresyon
Uzun süre işsiz kalan bireylerin bir noktada umutlarını kaybettiğine dikkat çeken Tatar, işsizliğin bireylerde sadece ekonomik olarak değil, aynı zamanda psikolojik sağlık açısından da düşürdüğünü söyledi. “Bir sürü insan, bundan sonra iş bulabileceğine dair inancını yitirmiş durumda” diyen Tatar, “Olumsuz sonuçlanan her iş arama girişimi, kişinin umutlarını ve benlik saygısını düşürüyor. İşsizliğin en yaygın psikolojik sonuçları umutsuzluk, depresyon ve kaygıdır.” ifadelerini kullandı.
İntiharlar artıyor
En büyük psikolojik sorunun işsizlik olduğunu vurgulayan Tatar, şunları söyledi:
“İşsiz olan bir insanın en temel ihtiyaçlarını bile karşılayamaması, kişiye bir anlamda ‘sen yaşama’ mesajı vermektedir. İşsizlik yüzünden intiharlar son yıllarda artmaktadır ve artmaya devam edecek gibi görünmektedir. Umudunu kaybeden bir insanın kaybedecek başka bir şeyi kalmamıştır ve hiçbir şeyi olmayan bir insan yaşamak için bir amaç bulmakta çok zorlanır. Kaldı ki, çevresindeki insanlar bile ona farklı gözle bakmaya başlarlar. Hatta günümüzde sosyal medya dilinde ‘işsizlik’ bir hakaret olarak kullanılmaktadır. İşsizlik kişinin birçok ihtiyacını karşılamasını önlediği gibi, sosyalleşme ihtiyacını karşılamasını da önlemektedir. Yeterince sosyalleşemeyen kişiler gittikçe yalnızlaşırlar, sosyal destekleri azalır. Yalnızlık ve sosyal destek kaynaklarının yetersizliği, kişinin yaşadığı umutsuzluğu, gelecek kaygısını ve depresyonu iyice derinleştirir. Ayrıca uzun süre iş bulamayan kişiler, sonraki iş arama girişimleri adına da umutsuz olurlar. Bir şeyi defalarca denemek ve sonuca ulaşamamak çok yıpratıcı bir süreçtir. Kimse her defasında olumsuz sonuçlanan bir şeyle ilgili umutlu ve hevesli olamaz. İş bulamama, vasıflarının ve insani şartların altında çalışma, kişinin kendine yönelik saygısını yerle bir etmekte ve hem bugününü hem de geleceğini olumsuz etkilemektedir.”
HABER MERKEZİ