Tuzla Tersaneleri, işçiler için cehennem, işverenler için ise taşeron cenneti. Yüzlerce işçiye mezar olan tersaneler bölgesinde firmaların anlaşmalı olduğu hastaneler ‘iş kazalarını’ kayıtlara geçmiyor.
Türkiye’de gemi yapım, bakım ve onarım işlerinin büyük oranda yapıldığı Tuzla ve Yalova tersaneleri, işçiler için adeta cehennemi andırıyor. Tuzla tersanelerinde iş yapan 47 büyük firma var, irili ufaklı diğer firmalarla birlikte bu sayı 83’e kadar çıkıyor. Bu firmalara bağlı olarak çalışan toplam işçi sayısı ise yazın 20 bini, kışın ise 30 ile 35 bini bulabiliyor. Bu çalışanlardan “kalifiye” diye tabir edilen kaynak, montaj, boya ustası işçilerin sayısı 15 bin dolayında.
“Vasıfsız” olarak tabir edilen diğer işçiler ise, günlük 80 ila 120 TL arasında değişen yevmiyeler karşılığında daha çok getir götür, hamallık ve temizlik işlerinde çalışanlar. Vasıfsız işçilerin çoğu kışın çalıştırılıp, yazın işten çıkarılıyor. Nedeni de yaz aylarında tersanelerdeki iş yoğunluğunun düşmesi. MA’dan Erdoğan Alayumat ve Naci Kaya Tuzla tersanesinde yaşananları derledi
Taşeron sistemi her yerde
Tuzla tersanelerinde çalışan işçilerin büyük bir bölümü taşeron firmalara bağlı. Bu taşeron firmaların altında ise “götürücü” denilen sistemle çalışanlar var. Herhangi bir firmaya bağlı olmayan ustalar, beraberlerindeki işçilerle kendi hesabına çalışıyor. Bu ustaların çalıştığı işçilerin çoğu ise genelde kendi akrabalarından oluşuyor. Tersane işçileri çoğu zaman hangi firmaya çalıştığını dahi bilmiyor. Görüştüğümüz bazı işçilere “Nerede çalışıyorsun?” diye sorduğumuzda “Ahmet’e, Kemal’e çalışıyorum” yanıtını alıyoruz.
Yemekhaneler yok
Tuzla tersanelerinde kadrolu çalışan işçilerin dışında taşeron firmalarda çalışan işçiler yemeklerini derme çatma barakalarda, konteynırlar içinde ve gemi altlarında yemek zorunda kalıyor. İşçiler çayı ise kendi aralarında topladıkları parayla ocak, demlik ve çay satın alıp kendileri demleyerek içebiliyor.
Tersanede yaşanan iş cinayetleri
İş Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin (İSİG) verilerine göre, 2013 yılından 2019 yılına kadar toplam 179 tersane işçisi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi.
Tersanelerde iş güvenlik tedbirlerinin uygulanmamasından kaynaklı patlamalar ve yüksekten düşmeler en sık yaşanan kazalar arasında yer alırken verilere göre Gemi, Tersane, Deniz, Liman işkolunda 2013 yılında 18, 2014 yılında 37, 2015 yılında 25, 2016 yılında 23, 2017 yılında 16, 2018 yılında 16 ve 2019 yılında ise 44 işçi iş cinayetlerine kurban gitti.
Yaşanan iş cinayetlerinin çoğunun önlenebilir kazalardan kaynaklı olmasına rağmen tersane patronları ve taşeron firmalar gerekli önlemleri almadığı için iş kazaları ve ölümler kaçınılmaz oluyor. Bölgede en çok iş cinayetinin yaşandığı yıl ise 2008 yılı. Kayıtlara geçen bilgilere göre o yıl içerisinde 121 işçi yaşamını yitirdi.
2008 yılından bu yana tersanelerde kısmi değişiklikler olsa da çalışma koşullarında ciddi değişiklikler olmadı. Tuzla bölgesinde bulunan tersanelerin önemli bir bölümü son 10 yıl içinde Yalova’ya kaydırılıp, gemi yapım işinin büyük kısmı burada yapılıyor. Tuzla’da kalan tersanelerde ise daha çok gemi bakım ve onarım işleri yapılıyor.
Kayıt dışı kazalar
Tersanelerde neredeyse her gün iş kazaları yaşanıyor. Ölümlü kazalar eskiye oranla daha az yaşanırken, bu kazaların çoğu ise “iş kazası” olarak kayıtlara geçmiyor. İş kazası sonucu yaralanan çalışan, tersane firmalarıyla anlaşmalı özel hastanelerde tedavi altına alınıyor. İşçilerden aldığımız bilgilere göre, bu hastaneler ise kayıt alırken sıradan bir vaka olarak kayıt alıyor. ‘İş kazası’ olarak kayıt altına alınması tersanenin denetim altına alınması anlamına geliyor.
Ağır iş kolu olarak gözükmüyor
Yapılan iş çok tehlikeli olmasına rağmen tersane işkolu, İş Yasası’nda “ağır işkolu” olarak görülmüyor. Ağır işkolu olarak görünmesi durumunda maden işkolunda olduğu gibi 10 yıl tersanede çalışan bir işçi emeklilik hakkı kazanıyor. Yine düzenli bir maaş, sendikal örgütlüğün önündeki engellerin kaldırılması, taşeron işçilerin kadroya alınması, çift asgari ücret almaları ve sigorta primlerinin aldıkları maaş üzerinden yatırılması gibi haklara sahip olabiliyor. Ancak işçilerin bu hakları alması demek tersane işverenleri için maliyetlerin yükselmesi anlamına geliyor. Tersane işkolunun ağır işkolu kategorisine alınmamasının sebeplerinden birisi de büyük tersane sahiplerinin iktidara yakın olması hatta geçen dönemlerde bazı tersane sahiplerinin AKP’de milletvekili olması olarak gösteriliyor.
İşçilerin çoğu örgütsüz
Tuzla tersaneler bölgesinde çalışan işçilerin büyük kısmı örgütsüz ve sendikasız. Bölgede Türk İş’e bağlı Dok Gemi İş Sendikası, Hak İş’e bağlı Liman İş Sendikası ve DİSK’e bağlı Limter İş Sendikası örgütlenme faaliyetleri içerisinde. 20 bin tersane işçisinin çalıştığı Tuzla’da üç sendikanın Türkiye geneli üye sayısı toplam 8 bin 94’ü buluyor. Türk İş’e bağlı Dok Gemi İş Sendikası’nın Türkiye geneli toplam 3 bin 363 üyesi bulunurken, Hak İş’e bağlı Liman İş Sendikası’nın 4 bin 542, DİSK’e bağlı Limter İş Sendikası’nın ise 189 üyesi var.
Haklar kaybedili
İşçi sendikalarının örgütlenme noktasında çok yetersiz kaldığı bölgede işçiler zaman zaman kendi çabaları ile örgütlenmeye çalışsalar da her seferinde işverenlerin baskısına maruz kalıyor.
İşten çıkarılma ve işsiz kalma kaygısı işçiler üzerinde ciddi bir baskı aracına dönerken, tüm baskılara rağmen geçmiş yıllarda, işçiler sigorta primlerinin düzenli yatırılması, işçi sağlığı ve iş güvenliği koşullarının sağlanması, daha iyi soyunma odaları, ortak yemekhane ve çay ocakları ile dinlenme yerleri, her tersanede revir ve sağlık personeli, iş güvenliği uzmanı ve personeli bulundurulmasının yanı sıra işçi eğitimleri gibi talepler ile verdikleri mücadeleler sonucunda bu haklarını kısmi olarak elde etmeyi başardı. Ancak aradan geçen yılların ardından bölgede yeterince örgütlülüğün olmaması ve sendikaların yetersizliğinden kaynaklı kazanılan bu hakların bir kısmı kaybedildi.
HABER MERKEZİ